Prima Facie- Aksi İspat Edilene Dek Yüzyıllık Masumiyet

Aksi İspat Edilene Dek Yüzyıllık Masumiyet

"Aksi ispat edilinceye kadar herkes masumdur". Peki ya gerçekten suçluysa ve her şey için çok geç kalınılmışsa!

Prima Facie, bir diğer adıyla 'İlk görünüşte'.

Suzie Miller, Avustralyalı/İngiliz bir senarist ve aynı zamanda liberalisttir. National Institute of Dramatic Arts mezunu Miller, hukuk ve tiyatro yüksek lisanlarını başarı ile tamamlar. Oyun yazmaya başlamadan hemen öncesinde tanıklık ettiği olaylar sayesinde dünyaca ses getiren ve sahneye uyarlanan Prima Facie oyununu meydana getirir. Miller'ın Prima Facie oyununu yazmaktaki en büyük unsuru; insan haklarının temeli olarak düşündüğü, "Suçluluğu ispat edilinceye kadar herkes masumdur." fikrinin, yaşanan her olay bakımından uygulanmasının adeletsizliğe yol açacağı fikridir. Cinsel taciz davalarını ise bunun en büyük örneği olarak açıklar.

suziemillerwriter.com

#MeToo hareketi temelindeki Prima Facie'nin prömiyeri, ilk olarak 2019 yılında Griffin Tiyatrosunda daha sonra West End Tiyatrosunda sahnelenerek İngiliz aktrist Jodie Comer'ın oyunculuğu ile buluşur. Oyun boyunca, seyirciyi hiçbir zaman odağından ayırmayan ve sürekli merak duygusunu pekiştiren Comer, performansı sayesinde eleştirmenlerin radarları karşısında büyük bir başarıyla zaferi elde eder. Tüm bu olaylar ışığında; Prima Facie, En İyi Oyun Ödülüne ve Jodie Comer ise En İyi Kadın Oyuncu Ödülüne layık görülür. Ödüllü oyunun, Broadway'deki gösterim planı, ünlü oyuncu Comer'in ,"Prima Facie'yi Broadway'e götürme fırsatına sahip olmak bir rüyanın gerçekleşmesi gibi." açıklamlarıyla kesinlik kazanır.

Arts Hub

Çeşitli yerlerde sahnelenen oyunu, Türkiye'de Eksi On Altı Tiyatrosu ve Olcay Yusufoğlu'nun eşsiz yorumuyla izlemek mümkün. Yusufoğlu'nun performansı ise gösteriş ve kalabalıktan uzak, seyircinin ilgisini dağıtmayacak biçimde tamamen baş kahramanın yaşadıklarına ve onun iç dünyasına dikkat çekmektedir. Oyun boyu sahne tavanından yere uzanan perdelerin nerede nasıl kullanılacağı merak konusudur. Perdelere yansıtılan Tessa'nın silüetleri ise iç çatışmanın perde arkasını seyirciye taşır. Bu oldukça güçlü yorum ve başarılı performans, kaçırılmaması gereken tiyatro oyunları arasındadır.

Ya Kazanacaksın Ya Da Kaybedeceksin!

Tessa, ceza hukuku alanının tüm kurallarına hakim ve şimdiye kadar elindeki tüm davaları kazanmış başarılı bir avukattır. Karşısına biri çıktığı vakit, onu ezip geçerek, karşısındakinin kim olduğu ve ne yaşadığı ile ilglilenmeyen Tessa, kazanma hırsının vücut bulmuş halidir.

İşçi kökenli bir aileden gelen baş kahraman, alt katmandan üst katmana çıkarken kendini ataerkil hegemonyasının altında ezilmemeye odaklar. Erkek figürü karşısında kazanmaktan başka bir şey düşünemeyen Tessa, cinsel taciz davalarında suç işleme ihtimali bulunan kişinin avukatı olarak yer almaktadır. Sanığı bile parmağında oynatmayı hedef alarak birnevi erkek figürünü alaşağı ettiğini düşünür ve bu ona haz vermektedir. İnsanların sanık avukatı olmasına karşı tepkilerine ise Tessa, "Ben işimi yapıyorum tıpkı bir taksi şöförü gibi, şöfor de müşterilerini seçemez ki." sözleriyle cevap verir.

Mahkemeyi bir yarış olarak gören Tessa, olayın gerçekliği ile ilgilenmez ve olay içiresindeki şüpheli noktaları gün yüzüne çıkararak mağduru kendinden şüphe duymaya sürükler. Çapraz sorgusunun her sorusu onun için bir mermi niteliği taşır. Karşı tarafı tuzağa düşürür, onu sıkıştırır ve çelişkileri ortaya çıkarır. Tessa, oyunu kurallarına göre oynamalıdır. Düşünmeye ve yoruma mahal vermek onun için zayıflıktan başka bir şey değildir. Yalnızca sanığını aklamaya dikkat çeker.

Kaybedenler Dünyasının Karanlığı..

Erkekler dünyasındaki yeri, her geçen gün elde ettiği başarı ve kendine duyduğu güven duygusu; Tessa'nın "Ya sanık gerçekten suçluysa" gibi başkalarının sorularına olan tavrını dalga geçmekten öteye taşıyamaz. O kadar kazanmaya odaklanmıştır ki sorgulama esnasında karşı tarafın asli tanığının; "...Ben yalnızca diğer kadınları bu adamdan korumaya çalışıyorum." sözlerine kulak asmaz.

Bugünün Kazananı Yarının Kaybedeni Olabilir.

Tessa'yı bekleyen korkunç şey ise kendiyle yüzleşme ihtimalidir. Travmatik bir olay sonucu tacize uğrayan Tessa'nın karakter dönüşümü, onu bir hayli bozguna uğratır. Tessa olayların tam tersi işleyişinin nasıl olacağını bilmemektedir. Şimdi o, çapraz sorgunun namlusu altındadır. Çaresizliğin derin dalgaları içerinde boğulan Tessa, başta savunduğu görüşün aksine ceza hukukunun, özellikle taciz ve tecavüz davalarının sorgularında, bir şeylerin yolunda gitmediğinin ve bunun yanlış ilerdiğinin vurgusunu yapar.

Muhteşem bir olay ekseninde kurgulanan Prima Facie, kişide merak duygusunu eksik etmemekle beraber kişiye kendi hayatını sorgulatır. Tessa, günümüz insanından başka bir şey değildir. Tessa, yaşamak için kazanmaya inanan biridir. Bu talihsizlik ise onun, kazanırken kaybetmesine neden olduğu hayatları fark etmesine yol açar.