Psikopati ve Sosyopati Aynı Şey Mi?
Neredeyse her zaman karıştırılan bu psikolojik terimlere bir bakış.
Birçok kişinin ve uzmanların bile hâlâ kafasını karıştıran kişilik bozuklukları: psikopati ve sosyopati.
Benim de alanım olmamasına rağmen her zaman ilgimi çeken bir konudur. İkisi de Antisosyal Kişilik Bozukluğu adı altında incelenir fakat bazı yönleriyle birbirinden ayrılırlar ve tespit edilmesi en zor rahatsızlıklardandır. Bu yazıyı da tamamen araştırmalarıma dayanarak yazıyorum.
İlk olarak psikopati sözlük tanımıyla bir suç oluşturmamakla beraber toplum düzenine aykırı davranışlarla beliren kişilik bozukluğu anlamına geliyor. Tanı koymak için bireyin en az 18 yaşında olması ve psikopati belirtilerini ortalama 15 yaşından beri taşıması gerekir. Psikopati belirtileri genel olarak şunlardır:
- Empati yoksunu olmak.
- Yasaları çiğnemek.
- Şiddete eğilimli olmak ve rahatsız edici olaylara tepkisizce yaklaşmak.
- Pişmanlık duymamak, aşırı manipülatif olmak.
- Fazla zeki olup kendini toplumdan aşırı soyutlamak.
- İlk kez tanıştığı birine kendini çok önemli biriymiş gibi tanıtmak, hastalık derecesinde benmerkezci olmak gibi.
Küçük yaştan beri süregelen hayvanlara zarar verme, kelebeğin kanatlarını koparma, kuşlara sert cisimler fırlatıp öldürmeye çalışma gibi davranışlar söz konusudur. Ebeveyn ilgisizliği, aile içi şiddet, küçük yaşta fiziksel, ruhsal ve cinsel şiddete uğrama gibi etkenler de bu bozukluğu besler.
"Psikopat" kelimesine filmlerden aşina olduğumuz için bu konuda herkesin az çok fikri vardır. Özellikle psikopatiye sahip gerçek hayattaki seri katillerin belgesellerinin, dizilerinin ve filmlerinin yapılmış olması da hepimizin ilgisini çekmiştir. (Bkz. Bir Katilin İfadeleri: Ted Bundy, Kuzuların Sessizliği.)
Sosyopatiye gelecek olursak, psikopati ile hemen hemen aynıdır. Onlar da manipülatiftir, suç işlemeye yatkınlardır. Empati yoksunluğu ve olaylardan ders almamak (ders almak istememek), ilişkilerde ve duygularda stabil olamamak, fevri olmak, öfke kontrolü olmamak ve saldırganlık gibi davranışlar ön plana çıkar. Büyüdüğü evdeki ortamın travma yaratması bir kişilik bozukluğunun oluşmasına kadar gidebilir. Çok zor olsa bile düşük ihtimal duygusal ilişki kurabilirler.
Her sosyopat bir psikopat olamaz ama her psikopat birer sosyopat olabilir deniliyor. Psikopatların çok zeki bireyler olup hatta başarılı oldukları gözlemlenirken sosyopatların bu konuda duygu durumları çok değişken olduğu için ve bu değişkenliği dışlarına istemsizce yansıttıkları için pek iyi oldukları söylenemez.
Psikopatide kişiler, planlı, içten pazarlıklı ve soğukkanlı hareket ederler. Karşıdaki kişiye duygularını yansıtmazlar. İlişkileri sahtedir, bir anlam ifade etmez. Sosyopatide ise duyguları açıkça ifade ederler, saklamazlar. Davranışlar dürtüsel olduğundan dolayı hata yapma ve yakalanma olasılıkları fazladır. Bu yüzden çoğu zaman başarılı konumda değillerdir. Psikopatlar siyaset ve ticaret gibi alanlarda yüksek konumlarda olabilirler. Üst düzey manipülasyon ve soğukkanlılıkla bu konumlarda epeyce bir süre kalabilirler.
Psikopatinin genetik olarak aktarıldığı bilgisi yaygındır. Kişi doğuştan psikopattır. Psikopat olunmaz doğulur, sözü yaygındır. Sosyopati çoğunlukla sonradan oluşur, travmatik olaylarla gelişir. İşte bu noktada psikopatiyle sosyopati ayrılmaktadır. Her ne kadar ikisine de Antisosyal Kişilik Bozukluğu dense de bazı noktalarda farklılık göstermektedirler. Psikopatide her zaman şiddet görülmez. Her Antisosyal Kişilik Bozukluğu olan insana da psikopat denmez.
Psikoloji hâlâ gelişmekte olan bir sosyal bilim olduğu için bu alandaki çoğu konu tartışmalıdır. Sosyopati ve psikopati terimlerinin varlığı da halen tartışılmaktadır. Bu kişilik bozukluklarına sahip bireylerin genelini kapsayacak şekilde bilgilere rastlamaktayız. Her kişide farklı gözlemlendiği için kişilik bozukluklarının da gün geçtikçe artma olasılığı elbette vardır.