Rusya Neden Yolda Kaldı?
Rusya'nın gün yüzüne çıkan lojistik zayıflıklarına beraber bakalım!
Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı Ukrayna işgali öncesinde, çoğu uzman ve kamuoyu ortak bir görüşe sahipti, Rusya’nın saldırması halinde Ukrayna’nın dış yardım olmadan Rus ordusunun kuvvetine direnmesi mümkün değildi. İşgal öncesi gerilim ortamında dile getirilen bu tahminlerin işgal başladıktan sonra doğru çıkmadığını gördük. Rus ordusunun şimdiye kadarki başarısızlığının çeşitli nedenleri olsa da bugün bu başarısızlıkta lojistiğin rolünden bahsedeceğim.
Öncelikle Rusya’nın bu işgale nasıl hazırlandığına bakmamız gerekiyor. Toplam uzunluk açısından dünya üzerindeki üçüncü en uzun demiryolu sistemine sahip olan Rusya, askeri teçhizatın nakli için de bu demiryollarından büyük oranda faydalanıyor. Demiryolları ve lokomotiflerin de büyük oranda devlet kontrolünde olması askeri nakilleri çok daha kolay hale getiriyor. Bu devasa ikmal ağı sayesinde de Ukrayna sınırının hem Belarus hem de Rusya tarafına çok büyük ölçekte bir askeri malzeme yığınağı yapıldı. Fakat aslında sorun da burada başlıyor, Rusya’nın sahip olduğu bu demiryolu avantajı düşman topraklara adım atıldığı anda ortadan kayboluyor.
Rusya ve Belarus üzerinden Ukrayna’ya giren demiryolu hatlarının Ukrayna tarafından tahrip edilmesi Rus ilerleyişini büyük bir oranda sekteye uğrattı. Demiryolları her ne kadar çok verimli bir ulaşım sağlasalar da rotalarının belli olması ve hattın üzerinde kritik bir noktaları tahrip etmenin hattın işleyişini durdurması gibi sebeplerden dolayı işgal sırasında Rusya demiryollarından ihtiyaç duyduğu verimi alamadı. Demiryolları denklemden çıktığında ise geriye en önemli iki yol kalıyor, hava ve karayolu.
İşgalin ilk günlerinde Rus ordusunun Kiev yakınlarında ve Ukrayna’nın iç kısımlarındaki hava üslerini ele geçirmeye çalıştığını gördük. Bu girişimler ilk başta başarılı olsa da Rus güçleri sonrasında Ukrayna güçleri tarafından püskürtüldü ya da esir alındı. Bu girişimler başarılı olsaydı, Rusya’nın amacı bu üsler aracılığıyla bir hava ikmal koridoru oluşturmaktı, fakat henüz bu plan başarılı olmuş değil.
Demiryolu hatlarının yokluğunda, Rus ordusu karadan ilerlemek için tek alternatif olarak askeri konvoyları kullanmak durumunda. Kilometrelerce uzanan Rus askeri konvoylarının görüntülerine sıklıkla tanık oluyoruz, bu konvoyların hareket etmeleri kadar hareket etmemeleri de gündeme geliyor. Bir bütünün sadece en zayıf halkası kadar güçlü olduğunun bir örneğini burada görebiliyoruz, zira bütün bu askeri araçların hareket etmesi için gerekli olan en önemli unsur yakıt. Bu konvoylarda yakıt taşımakla yükümlü olan yakıt tankerleri ise bu konvoyları durdurmak için kilit nokta. Özellikle insansız hava araçlarıyla kolayca hedeflenen bu zırhsız tankerlerin kaybı, kara yoluyla ilerlemeyi de çok zor hale getiriyor. Yakıtı bittiği için Ruslar tarafından yol kenarında terk edilen yüzbinlerce dolar değerindeki zırhlı askeri araçları ya da yakıt ve erzak için benzin istasyonlarından masumca yardım isteyip yakalanan Rus askerlerini görmemizin en büyük nedenlerinden biri kara yoluyla ikmal konusunda Rus ordusunun sınıfta kalması.
Bu konuda değinebileceğimiz son nokta ise işgalin planlama aşamasındaki yanlış tahminler. Başta da belirttiğimiz gibi hem dünya kamuoyu hem de Rus istihbaratı bu operasyona karşı Ukrayna tarafından bu kadar dişli bir direniş beklemiyordu. Kesin olarak kanıtlayamasak da şu anki durumdan çıkarabileceğimiz bir sonuç Rusların bütün hazırlıklarını çok daha kısa sürecek bir operasyon için yaptığı oluyor. Burada da Rus askeri doktrinini çoğu Batı ordusundan ayıran bir noktayı açıklamak gerekiyor. Günümüzde özellikle Amerikan ordusu gibi modern Batı orduları, sahadaki duruma ve koşulların gereklerine göre ihtiyaç olan ikmal ürünlerinin sahadaki unsurlar tarafından gerçek zamanlı olarak talep edilmesi ilkesine göre işliyor. Rus ordusu ise bunun aksine, operasyon gerçekleşmeden önce ihtiyaçların belirli bir zaman dilimine göre belirlenmesi ve planlanması ilkesini takip ediyor. Her iki yaklaşımın kendine göre faydaları olsa da özellikle Ukrayna operasyonunda gördüğümüz gibi beklenmeyen koşullar altında yeterli esnekliğe sahip olamayan bir Rus ordusu, operasyonun beklenenden çok daha uzun sürmesi ve çok daha büyük kayıplar verilmesi tehlikesi ile karşı karşıya.
Bu yazıyı Amerikalı General John Pershing'in bir sözü ile bitirmek isterim:
"Piyadeler muharabeleri, lojistik ise savaşları kazanır."