Rüyalarımızın Gizemi
Rüyalarımızın Gizemi Hakkında
Rüya kavramı; çeşitli teorilerle açıklanmaya çalışılmışsa da, her zaman için insanların dikkatini çeken ve çözümlemek istediği gizemli bir kavram olmuştur. Rüyalarımız, bizlerin gözünde merak yaratan bir mesaj etkisi oluşturur. Gördüğümüz rüyalar; uyandığımız ilk dakikalardaki, belki de daha uzun bir süreçteki ruh halimizi önemli ölçüde etkilerler. Peki tam olarak nedir bu ''rüya'' kavramı?
Rüya, uykunun belirli aşamalarında genellikle istemsiz olarak zihinde oluşan bir dizi görüntü, fikir, duygu ve duyumdur. (''Dream''. The American Heritage Dictionary of the English Language, Fourth Edition. 2000. Retrieved 7 May 2009.)
REM uykusu (hızlı göz hareketi) esnasında, beyin sapı aktif haldedir ve rüya görürüz. Neden rüya gördüğümüz konusunda ise tam bilinememekle birlikte birçok yorum vardır. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: dürtülerimiz, bilinçaltımız, gelecekten bir mesaj inancı, zihin boşaltımı, nörolojik beyin uyarıları(anlamsızlık). Bu yorumları kısaca açıklamamız gerekirse; bazı evrimsel psikologlar rüyaların gerçek hayatta karşılaşabileceğimiz tehdit ve olayları bize yansıtarak bizi bu duruma hazırladığını söylerken, bazıları da rüyaların sinirsel gelişimin bir parçası olduğunu ve bir amacı olmadığını söylüyorlar.
Peki, rüyalarımızın bir anlamı var mıdır?
Freud'un Topografik Kuramı'na göre bilinç üç düzeyden oluşur ve Freud bu düzeyleri bir buz dağı örneğiyle taçlandırır.
Bilinç, buz dağının görünen kısmıdır. İstek, dürtü ve duygularımızı yansıtır. Farkındalık bulunur ve başımızdan geçen şeyleri yansıtır. Freud'un rüya teorisine göre rüyalar bilinçaltında yer alır. Rüyalar iki kısma ayrılır. İlk kısım rüyamızda ne gördüğümüzdür. (Asıl İçerik)
İkinci kısım ise (Düşünsel İçerik) bu rüyanın alt metninde yatan anlamı ifade eder.
Freud'a göre rüyalarımız, farkında olmadığımız çelişkileri çözmemize yardımcı olur.
Freud der ki: ''Rüyalar bilinçaltına giden bir kral yoludur.'' Freud'un bu cümlesini kısaca açıklayacak olursak; rüyalar insanın iç dünyasını ve bilinçaltını yansıtır. Hedeflerimiz, duygu ve düşüncelerimiz, geçmiş yaşanmışlıklarımız bizim rüyalarımıza yansır. Kimi zaman günlük yaşantımızda cevap bulamadığımız soru ve sorunlarımızı rüyalarımızda da görmeye devam ederiz. Bu durum bir nevi, bilinçdışımızın baskı altında tuttuğu duygu durumlarını yansıtış biçimidir. Bir örneklendirme yapmamız gerekirse: yaşanılan bir travma sonrası rüyalarımızın, yaşanan durum ya da olay etrafında şekillenmesi çok olası bir durumdur. Bu durumu korku ve kaygının neden olduğu bir tür duygu boşaltımı olarak görebilsek de rüya, kişisel ve karmaşık bir kavram olduğu için gizemini koruyan bir bilinmezliktir ve herkeste farklı çalışır.
Sonuç olarak, ''rüya kavramı'' herkes tarafından farklı anlamlar içeren, kişisel bir kavramdır. Çok fazla sayıda Araştırmacı Psikolojik Teoriler ve Nöropsikolojik açıklamalar olsa dahi tam anlamıyla tek bir yanıta ulaşamayız. Örneğin: Adler için çocukluk rüyaları ve sık tekrar eden rüyalar önemliydi. Aile ve ilk anıların, rüyaların şekillenmesinde oldukça önemli olduğunu düşünüyordu. Bu rüyaların, kişinin gelişimine katkıda bulunduğunu ifade ediyordu. Jung için ise semboller önemliydi. Bu yüzden hastalardan rüyalarını hatırladıkları kadarıyla not etmeleri istenmişti. Hepimizin tanıdığı, psikoloji bilimine önemli katkılarda bulunmuş psikiyatrların bile konuya birçok farklı bakış açılarından bakmalarını buna örnek gösterebiliriz.
Kaynakça:
Youtube: KhanAcademyTurkce, NA Psikoloji Bilim.
Görsel Kaynakça: Pinterest, pdrbirimi.com