SANMA ŞAHIM

Yavuz Sultan Selim'in garip şiirinin hikayesini biliyor muydunuz?

Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur

Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur

Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur

Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur

 

Osmanlı Devleti’nde, Türk edebiyatında I. Selim döneminin tarihini anlatan; "Selimname" adı verilen şiir ve nesir eserleri hazırlanmıştır. Selimnamelerin bazıları bu padişahın doğumundan ölümüne hayatını anlatmakta, diğerleri ise sınırlı olarak hayatının belirlenmiş bir dönemini anlatmaktadırlar. Selimnameler Türkçe, Arapça ve Farsça olarak yazılmışlardır. Bunların içinde padişahın şiirleri de bulunur. Yavuz Sultan Selim’in en önemli yanlarından biri de şair olmasıdır.

Gelelim bu şiirin anlamına ve özelliklerine. Yavuz Sultan Selim’in yazdığı bu şiirin özelliği; soldan sağa ve yukarıdan aşağı okunduğunda mısralarının aynı olmasıdır. Ayrıca divan edebiyatında vezni aher tarzında yazılan ilk beyit olduğu söylenmektedir.

Biraz da bu şiirin hikayesinden bahsedelim: Yavuz Sultan Selim’in şehzadelik yıllarına kadar dayanan bu hikayede Şehzade Selim satranca çok ilgi duymuş ve kendini geliştirmiştir. Satrancın İran’da da bir hayli ünlü olduğunu fark eden şehzade, Şah İsmail’in bu oyunda ziyadesiyle  iyi olduğunu duyunca onunla karşılaşmayı ve ondan faydalanmayı düşünmüştür. Şehzade, gezgin bir abdal kılığında İran’a gider ve buradaki satranç ustalarını tek tek yener. Bu şekilde ün kazanan Şehzade Selim’in başarısı Şah İsmail’in kulağına kadar gider. Tabii Şah da bu ünlü satranç ustası dervişi huzuruna çağırıp satranç oynamak ister ve bu şekilde düelloları başlar. İlk oyunda Şah’ın oyun tarzını öğrenmek isteyen derviş kılığındaki Şehzade Selim kısa bir sürede yenilir. Şah ise bu ünlü satranç ustasının hemen yenilmesinin nedenini anlayamaz ve bir oyun daha ister. İkinci oyunda ise Selim kısa bir sürede Şah’ı mat eder. Mat olan Şah İsmail sinirlenir ve:

-Bre derviş! Hiç şahlar mat edilir mi? der.

Şehzade ise cevaplar:

-Şahların mat edilmeyeceği danışıklı dövüşünü bilseydim, elbette benim de tavrım ona göre olurdu.

Bunun üzerine Şah İsmail iyice sinirlenir ve Şehzade Selim’e bir tokat atar. Karşısındakinin yarım akıllı bir derviş olduğunu düşünerek bir kese altın verip yollanmasını emreder. Tam o sırada da Şehzade Selim’in bu şiiri söylediği rivayet edilir. Bu arada Şah İsmail, Şehzade Selim olduğunu anlamamıştır. Selim, yediği tokadın acısını unutmaz. Birkaç sene sonra Çaldıran’da Şah İsmail’i yener ve ona bir mektup gönderir. Mektupta o günkü tokadın acısını aldığını söyler ve ilave eder, “Atacaksan tokadı, böyle atacaksın. “ Aslında Yavuz Sultan Selim bütün olanları şiirinde Şah’a anlatmış ancak Şah anlamamıştır. Herkesin dost olmayacağını bir gün böyle kişilerin karşısına serdar olarak da çıkabileceğini söylemiştir.