Sen Bir Faşist Değilsin
Bu yazımda yaygınlaşmış faşi(zm)st kavramının içinin boşaltılmasından yakınıyor ve şiddetle ayrımını açıklamaya çalışıyorum. İyi okumalar :)
Şu anın Türkiye’sinde ve dünya genelinde de artış gösteren sağ tabanın, milliyetçiliğin ve göçmen krizlerinin de etkisiyle kiminin gururlanarak bir marifetmiş gibi addettiği (çoğunlukla faşizmin radikalleşmiş bir fonksiyonu olan ırkçılık ile de karıştırılmakta olduğunu tahmin ediyorum ve gözlemliyorum), kimininse karşı tarafı bir nevi suçlamak ve aşağılamak için kullandığı, çoğunlukla karşıdakinin kendisiyle aynı fikri paylaşmadığı için, kullanılan içi boşaltılmış bir kavram haline gelmiş faşizmden ve bu kavramın şiddetle ayrımından bahsetmek istiyorum. Hem bundan rahatsız olan bir vatandaş olarak hem de bir siyaset bilimi öğrencisi olarak.
Bu bağlamda, şiddet ve faşizmin politik ve sosyal anlamda ayrımı oldukça ciddi bir önem taşıyor. Arasındaki en bariz fark ise faşizmin sistemleşmiş yani, askeri ve ordu gibi militarist örgütlenme (Alman faşizmindeki yaklaşık 3.5-4 milyonluk SS ve SA ordularının yanı sıra Alman ordusu, örneğin), bürokrasi, büyük kapital gruplar ve kilise gibi büyük oluşumlardan faydalanarak sistemleşmiş ve eklektikliğini sürdüren bir sözde ‘ideoloji’ olarak karşımıza çıkmaktadır.
Askeri ve ordu kısmında ise faşist rejimlerle askeri diktatörlükler karıştırılmamalı. Çünkü Yunanistan gibi askeri diktatörlük çerçevesinde gelişen ama bir kitle edinememiş ülkelerde faşizm’den bahsetmek, sayın Okyayuz Hocam’ın da bahsettiği gibi, bir anlam kargaşası yaratabilmektedir. Ki faşizmin başladığı topraklar olan İtalya bile Alman faşistler tarafından eleştirilmiş, tam olarak kabul görmemiş ve ‘duygusal Akdenizliler olarak da neredeyse küçümsenmiştir.
Bu nedenle anlam karışıklıklarına yol açmamak ve bu denli bir kavramın içini boşaltmamak için bu kavramı tanımlamaya çalışırken ya da günlük hayatta bizimle aynı fikirde olmasını dilediğimiz ama bizden farklı düşüncelere sahip bireyleri bu sıfatla yaftalamaktan vazgeçmeliyiz. Çünkü unutulmamalıdır ki her şeyin önemli olduğu bir yerde hiçbir şey gerçekten önemli değildir. O yüzden söylemlerden ziyade bireysel nefret davranışları dahi o kişiyi faşist yapmaz; cahil, öfkeli veya aptal yapabilir en fazla. Bu nedenle şiddet vs., faşizm için en yüzeysel örnek olabilir bu noktada ama daha net açıklayacağını düşündüğüm için bu basit örnekle açıklamak istedim diyor ve sonraki yazımda görüşürüz diyerek bitiriyorum.