Soluk Mavi Nokta: Dünya Gerçekten Özel Mi?

Tanıdığımız herkes, yaşadığımız her şey bu küçük soluk mavi noktada. Peki, Dünya gerçekten özel mi?

Dünyanın yüzeyinde değil de içerisinde yaşadığımızı düşündüğümüz yaşlardan itibaren birçok masal dinledik. Pinokyo, Uyuyan Güzel, Kırmızı Başlıklı Kız ve Soluk Mavi Nokta... Evet, Dünya. Sadece kendimizin değil, yaşadığımız gezegenin de herkesten ve her şeyden özel olduğuna inandırıldık. Peki, Dünya gerçekten özel mi?

Dünya Ne Kadar Özel?

İnsanoğlunun hiçbir neden yokken özel bir gezegende yaşadığına inandığını söylemek doğru olmaz. Nedenleri teker teker inceleyerek ne kadar sıradışı bir gezegende olduğumuz hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Gece ve gündüz döngüsü, sıcaklık, mevsimler, atmosfer, çekirdek... Hayata tutunmamızı, uygarlığımızı kurmamızı sağlayan, dünyamızı özel kılan verileri ele alalım.

  • Güneşe olan uzaklık
  • Dönüş hızı
  • Açı
  • Ay
  • Yer çekimi
  • Manyetik alan
  • Atmosferik özellikler
  • Su
  • Çekirdek

Fazla zorlamaya gerek kalmadan listeyi uzatmak mümkün ancak temel eğitimlerde, kulaktan dolma bilgilerde bize dünyamızı özel hissettiren özelliklerin çoğu yukarıdaki gibidir. Özellikle her Türk öğrencisinin en azından bir kez duymuş olacağı dünya bir santim güneşe yaklaşsa yanar, bir santim uzaklaşsa donardık söylemi ne kadar bıçak sırtı, ne kadar özel bir konumda olduğumuzun kanıtı niteliğindedir, değil mi? Tıpkı Uyuyan Güzel'in sadece beyaz atlı prens tarafından uyandırılacak olması gibi...

Soluk Mavi Nokta: Dünya Gerçekten Özel Mi?

Dünya gerçekten özel mi sorusuna yanıt vermeden önce dünyamızın aslında sanıldığı kadar stabil bir yapı olmadığını kabul etmemiz gerekir. Dünya, yıl içerisinde defalarca güneşe yaklaşır ve uzaklaşır. Salınım yapar, manyetik alanı değişim geçirir, atmosferinde farklılıklar meydana gelir... Dünya tıpkı canlı bir organizma gibi şartlara uyum sağlar. Ancak bu durum özel olmadığımızı da göstermez.

Bilinen evrende 100 milyar galaksi olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda sadece Samanyolumuzda 300 milyar yıldız bulunmaktadır. Basit bir matematik hesabıyla tüm galaksileri hesaba katarak ortalama 70 seksilyon yıldız olduğunu söyleyebiliriz. Sadece tek yıldızlı sistemleri ve yine sadece kendi güneş sistemimiz gibi 8 gezegenli sistemleri geçerli saysak bile insan aklının almayacağı kadar çok potansiyel dünya hesaplayabiliriz.

Auckland Üniversitesi gökbilimcileri tarafından yapılan son araştırmaya göre bilinen evrende dünyamıza benzer 50 sekstilyon (50.000.000.000.000.000.000.000.000.000), sadece Samanyolu'nda ise 100 milyar dünya benzer gezegen bulunduğu varsayılıyor. Sıradışı olduğuna inandığımız, özel sandığımız evimizin hayal edebileceğimizden çok daha sıradan olması her insana farklı duygular hissettiriyor olmalı. Carl Sagan'ın soluk mavi noktası her şeye rağmen çok özel ama matematik öyle demiyor.

Kendimizi Fazla Mı Önemsiyoruz?

İnsan beyni binli sayıları bile anlamakta zorlanırken milyon, milyar hatta sekstilyon gibi ifadeleri kullanarak bazı çıkarımlar yapmak pek mümkün değil. Bilimsel gerçekliğin ışında kabul etmemiz gereken dünyanın özel olmadığı değil, dünyanın ve dünya benzeri sayısız gezegenin bize ait olmadığıdır. Özel olmadığımızı anlamak için sandığımızdan çok daha az vaktimiz var.

Soluk mavi noktada ilk ateşi yaktık, savaştık, aşık olduk, Ay'a gittik... Tüm bunları yaparken 4.5 milyar yaşındaki dünyanın 300.000 yılına tanıklık etmiş biz insanlara ait olduğuna inanabilir, yokoluşumuzu bekleyebiliriz. Kendimizi fazla önemsediğimden mi bilmiyorum ama biz beklerken yine aramızdan birilerinin çıkıp özel olmadığımızı göstereceklerini tahmin ediyorum.