Stuart Hall ve Üç Okuma Biçimi

Hall'e göre anlamlar izleyiciye ya da tüketiciye verilmez, kültürel ürünlerde anlamı izleyici kendisi üretir.

Stuart Hall, İngiliz kültürel çalışmaların önemli isimlerinden biridir. İngiliz kültürel çalışmalarına Birmingham Okulu’da denebilir. İkinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere’de endüstri, kültür, demokrasi, medya, popüler kültür ve edebi metinleri inceleyen bir okul olarak kurulduğu söylenebilir. Kültürel incelemeler akımı okulda Richard Hoggart tarafından kurulur. Bu akım kültürel ürünlerin toplumsal farklılıklar içinde deneyim, yaş, cinsiyet gibi unsurlara göre nasıl biçimlendiği üzerinde durur.

İngiliz Kültürel Okulu, aynı Frankfurt Okulu gibi kitle kültürüne bir eleştiri sunar. Hoggart yaptığı ilk çalışmalarında kültürün yönlendirici olduğunu savunurken Raymond Williams toplumsal etkinliğe önem vererek kültürü yaşam biçiminin tümü olarak tanımlar. 

Kültürel çalışmalar merkezinin yaklaşımı, kapitalizmin sonuçlarının kaygısını taşır ve kapitalizm eleştirisini yapar. Aynı zamanda kültür ve iktidar ilişkisini inceler. Bunu ortaya koymak için farklı disiplinlerle ilişki içindedir. Göstergebilim, feminizim, Marksizim, tarih, felsefe, edebiyat, medya unsurları gibi.

Kültürel çalışmalar farklı disiplinlerle ilişki içerisinde, anlamın nasıl üretildiğini, yayıldığını inceler. Alt kültürlerin, işçi sınıfının veya azınlıkların maruz kaldıkları kültürü eleştirerek azınlık gruplarla özdeşleştirdikleri popüler kültürün varlığını savunur. Yani kapitalist topluma uyum sağlaması için azınlık grubun ya da işçi sınıfının kitle kültürüne maruz kalması gerektiği sonucuna ulaşmıştır. 

Kültürel Çalışmalar yaklaşımı etken izleyici ve çoklu okuma kavramlarını ortaya atar. Bu kavramlar medya metinleri ve kültürel ürünlerle ilgilidir. 

Stuart Hall’ a göre popüler kültür halkın yaptığı her şeydir. Hakim kültür ise popüler kültürü zaman zaman bozup kendine göre şekillendirdiği ya da yeniden inşa ettiği kültürdür. Bu yüzden Hall popüler kültürün dinamik olduğunu ve kendi içinde hem değişimi hem de stabilliği barındırdığını söyler. 

Hall, iletişimin gönderenden alıcıya olmasının dışında farklı bir yaklaşım oluşturur. İletişim süreci doğrusal değil daireseldir. Yani gönderenden alıcıya ve alıcıdan gönderene gibi. Anlam, gönderenin kodladığı şekilde anlaşılabileceği düşünülse bile aslında kodlandığından çok daha farklı anlamlar çıkarılabileceğini savunur. Bu anlatımı kodlama ve kodaçımlama modeliyle yapar. Buna göre Hall’ün söylediği üç şekilde okuma şekli vardır:

  1. Egemen Okuma: Kültürel ürünlerin alıcı tarafından üretenlerin kodladığı şekliyle anlaması ve anlamlandırması demektir.
  2. Tartışmalı Okuma: Kültürel ürünlerin ya da medya metinlerinin üretenin kodladığı halinden farklı şekilde açmasıdır. Kendi tecrübe ve deneyimine göre kültürel ürünün içeriğini değiştirme isteği oluşturabilir.
  3. Karşıt Okuma: Kültürel ürünlerin kodladığı halinden tamamen farklı şekilde karşıt bakış açısıyla anlamladırıldığı okuma şeklidir. 

Hall’ün düşüncesinde anlamın izleyici tarafından üretilmesi bir göstergeler alanıdır. Anlamlar izleyiciye ya da tüketiciye verilmez, kültürel ürünlerde anlamı izleyici kendisi üretir. 

Althusser

Hall medya iletilerinin ya da kültürel ürünlerin güç sahipleri tarafından kodlanmasının üzerinde de durur. Ona göre medya, hakim iktidar ile eşit olmayan ilişkileri yeniden inşa eder. Hall’ün bu görüşü Althusser ile bağlantılıdır. Çünkü Althusser'e göre medya kapitalizmin yeniden üretimini sağlayan bir kurumdur. Bunun yanında Hall’un kültürel ürünler hakkındaki analizi Gramsci’nin hegemonya ve karşı hegemonya kavramlarına da dayanır. Medya ve kültür, hakim hegemonyanın kurulumasını ve karşı hegemonyanın da inşa edilmesini sağlar. 

Hall’ün tartışmalı ve karşıt okuma biçimleri karşı hegemonya ve iktidara yönelik direnç kavramları baz alınarak oluşur.