Super Size Me Belgesel Yorumlaması

30 gün boyunca, günün her öğününde McDonalds yiyebilir misiniz? Bu meydan okumanın sonuçları Morgan Spurlog'ta.

Super Size Me 2004 yılında Morgan Spurlog tarafından yönetilen ve başrolünü kendisi oynadığı bir belgeseldir. Belgeselin temelinde, Amerika'da yaygın ve dengesiz fast food tüketimine bağlı olarak yaygınlaşan obezite yer almaktadır. Sadece Amerika değil fast food şirketlerinin globalleşmesiyle birlikte obezite ve diğer sağlık sorunları tüm dünyada görülmektedir.

İngiltere'de obezitesi olan iki genç kız hastalıklarından fast food sektörünün lideri McDonalds'ı sorumlu tutmuş ve dava açmışlardır. Bunun üzerine belgeselin yönetmen ve deneği Morgan Spurlog şunu sorar: 30 gün boyunca, günün tüm öğünlerinde McDonalds yenilirse obezite veya diğer sağlık sorunlarıyla karşılaşılır mı? Bu fikrin ortaya çıkmasıyla birlikte 30 günlük deney başlar.

Deney başlamadan önce Morgan bazı sağlık testlerinden geçer ve 3 doktorla birlikte bu süreci gözlemlerler. Deneyin başlamasıyla birlikte 30 gün içerisinde Morgan'ın kolesterol ve şekerinde bariz değişmeler görülür. Bunun yanı sıra Morgan kontrolsüz bir şekilde kilo almaya ve kas kütlesini kaybetmeye başlar. Sadece günde 3 öğün fast food tüketmek değil, egzersiz yapmamak ve günde maksimum 5000 adım atmak da bu süreçte yapması gereken şeylerdir. Böylelikle obeziteyi tetikleyen temel faktörleri 30 günlük sürece dahil etmiş olacaktır.

Belgeselde Morgan'ın meydan okumasını izlerken bir yandan da fast food sektörünün Amerika'da ne kadar yaygın olduğunu ve insanların fast food hakkında neler düşündüklerini izlemekteyiz. Amerika'da obezitenin en yaygın olduğu Houston, Chicago gibi şehirlere baktığımızda sayısız Mcdonald's olduğunu ve ortalama olarak fast food tüketen beş kişiden beşinin de süper boy istediğini görüyoruz. Bu süper boy patates ve kolanın kalori değerlerine baktığımızda toplam 1400 kaloriye denk gelmektedir. Bu da ortalama bir insanın günlük alması gereken kalori miktarının yarısından fazladır.

Belgeselde fast food firmalarının reklam için ayırdıkları bütçelere de değinilmiştir. Özellikle yapılan reklamların çocuklara hitap ettiğini ve bu sağlıksız markaların reklamlarla kendilerini daha sempatik göstermeye çalıştıklarını görmekteyiz. Okullarda gelişme çağındaki çocuklara verilen 36 öğünde sadece 6 kez yemekler ev yapımı pişirilmekte ve genellikle konserve, hazır gıda gibi dondurulmuş sadece ısıtmayı gerektiren, besin değerleri düşük gıdalar verilmektedir. Belgesel fast food tüketimine bağlı olarak toplumun sağlığını tehdit eden unsurların çoğuna geniş bir perspektiften bakmıştır.