Tekinsiz Vadi Teorisi
Robotlardan neden rahatsızlık duyulur?
Robotik profesörü Masahiro Mori tarafından 1970 yılında ortaya koyulan Tekinsiz Vadi Teorisi, bir nesnenin insana olan benzerliğinin derecesi ile o nesneye verilen duygusal tepki arasındaki ilişkiyi ifade eder. Teoriye göre bir nesnenin insana benzerliği arttıkça insanların nesneye karşı beslediği pozitif duygular da belirli bir düzeye kadar artış gösterir ancak nesne, görünüş bakımından gerçek bir insandan ayırt edilemeyecek hale geldiği noktada olumlu duygular yerini korku ve tiksinme gibi duygulara bırakır. Mori'nin teorinin daha iyi anlaşılması için çizdiği grafikte, insana benzerliğin en fazla olduğu haldeki duygu durumunu gösteren bölgede derin bir çukur görülür. Teori, ismini grafikte oluşan bu çukur görünümünden alır.
Teoriye dair 2011 yılında Doç. Dr. Ayşe Pınar Saygın tarafından gerçekleştirilen bir deneyde, yaşı 20 ila 36 arasında değişen, daha önce robotlarla hiçbir alakası olmamış 20 denekle çalışılır. Deneyde bir insan, bir insansı robot ve bir metalik robot kullanılır. Deneyi yürüten araştırmacılar, insanın ve birbirinden farklı görünen iki robotun el sallamak, su içmek gibi temel faaliyetleri yaparken videolarını kaydeder ardından bu videolar deneklere izletilir. Denekler, bir insana ve mekanik bir sistemden oluştuğu açıkça ortada olan robota ait videoları izlerken beyinleri beklenenden aykırı bir tepki göstermez. Buna karşın uzaktan gerçek bir insandan ayırt edilemeyecek bir görünüşe sahip olan insansı robotun videosunu izlerken, beyinlerinin sıra dışı bölgelerinde hareketler gözlemlenir.
Yapılan bu deneyden elde edilen sonuçlara göre; insanın insan ve robotun robot gibi hareket ettiği durumlarda beyin hareketlerinde bir sıra dışılık gözlemlenmez çünkü görüntü ve hareketler uyum içerisindedir. Buna karşılık denekler, görünüş itibariyle gerçek bir insandan neredeyse ayırt edilemeyen robotu izlerken beyin, robotun insansı görünümü ile hareketlerinin mekanikliğindeki uyumsuzluğu işlemekte zorlanır. Yani, görüntü ve hareketlerin birbiriyle uyum içinde olmadığı durumlarda insanda rahatsızlık ve tiksinme hissi uyanır.
Hanson Robotics adlı şirket tarafından 2016 yılında geliştirilen meşhur Robot Sophia, bu duruma güzel bir örnektir. Sophia'yı izlerken insanlarda rahatsızlık ve korku gibi olumsuz duygular uyanması muhtemeldir. Bunun sebebi ise Saygın ve ekibinin deneylerinde ortaya koydukları üzere kişilerin, insansı görünümünden dolayı bu robottan gerçek bir insan gibi davranışlar sergilemesini beklemesidir. Bu beklentiye rağmen mekanik hareketlerle karşı karşıya kalan kişi, görüntü ve hareketin uyumsuzluğundan dolayı rahatsızlık ve tiksinti duyar.
Teorinin Çizgi Filmlere Yansıması
Yediden yetmişe keyifle izlenen çizgi filmlerde çok sevilen karakterlerin çoğunun bir ortak özelliği öne çıkar: dört parmaklı olmaları. Elbette bunun birden fazla sebebi var: dört parmak çizmenin daha kolay olması, çizere zaman kazandırması ve animasyon stüdyolarının masrafını azaltması. Tabii bunlar teknolojinin günümüzdeki kadar gelişmediği ve çizerlerin karakterleri elleriyle çizdiği dönemler için geçerli olan nedenler. Bugün hâlâ karakterlerin dört parmaklı çizilmesi daha çok estetik kaygılara ve tabii Tekinsiz Vadi Teorisi ile ilgili sebeplere bağlıdır.
Çizgi film karakterleri genelde insan olmamalarına rağmen insana benzer şekillerde resmedilir. Teorinin de ortaya koyduğu üzere bu benzerlik arttıkça bir noktadan sonra karakterler göze ürpertici gözükeceği ve rahatsızlık yaratacağı için bazı eksiklikler veya fazlalıklarla oluşturulur böylece karakterlerin daha hayali ve sevimli gözükmeleri sağlanır. Sonuç olarak bu abartılı ayrıntılar, seyirci ve karakter arasında daha rahat bir şekilde bağ kurulmasına yardımcı olarak daha eğlenceli bir deneyim sunar.