Türk Hatunları Destanı: Tahtın Sessiz Hükümdarları
Tarih, sadece hükümdarları yazar; ama gerçek gücü, tahtın ardındaki sessiz hükümdarlar taşır: Türk hatunları!
Adları tarihin duvarlarına sessizce kazınmış hatunlarımız… Ama sessizlikleri, yalnızca zamanın perdesinin ardına gizlenmelerindendir. Türk hatunları işte böyleydi: Kimi kılıcını kuşanıp savaş meydanına yürüdü, kimi aklıyla saray entrikalarını aştı, kimi ise bir milletin kaderini değiştirdi. Onlar sadece eş ya da anne değildi; devletin yüreğiydi.
Kanla Yazılmış Bir Başlangıç: Tomris Hatun
Tomris Hatun… Adı anıldığında, bir kadının gücüne inanmakta zorlananları bile susturan bir hikâye gelir akla. Pers Kralı Kiros, onun topraklarını almak istedi. Ama Tomris, toprak değil, düşmanın kanını almaya geldi. Oğlunu hileyle öldüren Kiros’a meydan okudu, savaş açtı ve Pers ordusunu paramparça etti. O, Türk tarihinin ilk kadın hükümdarıydı. Bir kadının devlet yönetebileceğini dünyaya gösteren ilk isimlerden biri oldu.
Göktürkler ve Uygurların Demir Kadınları: İlbilge Hatun & Kutluğ Bilge Hatun
Göktürk Devleti’nde, Bilge Kağan’ın eşi İlbilge Hatun yalnızca bir hakanın yanında oturan biri değildi. Orhun Yazıtları’na adı kazınmış nadir Türk kadınlarından biriydi. Devlet işlerinde söz sahibiydi, halkını düşündü, adını sadece bir hanedan soyunda değil, taşlarda da ölümsüz kıldı.
Uygurların Kutluğ Bilge Hatun’u ise sadece bir kraliçe değil, bir dönüşümün mimarıydı. Türklerin yerleşik hayata geçişinde önemli bir rol oynadı. O da tıpkı diğer hatunlar gibi devleti yalnız bırakmadı, yanında yürüdü, gerektiğinde de yönetti.
Selçuklu’da Gücün Adı: Terken Hatun ve Türkan Hatun
Selçuklu saraylarında kadınlar, sadece tahtın süsü değildi. Bazen tahtın kendisi oldular.
Terken Hatun, Oğlu Mahmud’u tahta geçirmek için devleti yönlendirdi, hatta Halife’ye baskı yaptı. Ama bazen fazla güç, insanı tüketir. Onun da hikâyesi, güç savaşlarının içinde kayboldu. Selçuklu Devleti'nin tarihinde bir kadın, tahtı sallayabilecek kadar etkili olduğunu kanıtlamıştı.
Kirman Selçukluları’nda ise Türkan Hatun bizzat hükümdar oldu. O, sadece bir sultanın eşi değil, sultanın ta kendisiydi. Para bastırdı, devleti yönetti. Onun adı, erkek egemen bir dünyada tahtta oturan kadınlardan biri olarak tarihe geçti.
Altın Orda’dan Kazan’a: Börü Hatun & Süyümbike Hatun
Altın Orda’da Börü Hatun, devlet işlerinde en az erkek hükümdarlar kadar etkiliydi. Kadının yönetime dâhil olduğu bir devlet, daha sağlam temellere oturdu. Bunu bildi, bunu yaptı.
Kazan Hanlığı’nın son kadın hükümdarı Süyümbike Hatun, Rus istilasına karşı dimdik durdu. İhanete uğradı, tahtından edildi ve sürgüne gönderildi. Bugün Kazan'da yükselen Süyümbike Kulesi, onun anısına hâlâ gökyüzüne uzanıyor. O kaybolmadı, tarihi inşa edenlerden biri oldu.
Akkoyunlular ve Babürler’in Güçlü Kadınları: Zahide Hatun & Rabia Sultan Begüm
Zahide Hatun, Akkoyunlular’da devlet yönetiminde etkili bir isimdi. Zekâsıyla sadece sarayda değil, dış dünyada da güçlüydü. O bir sultandı, bir diplomat, bir akıl hocasıydı.
Babürlüler de ise Rabia Sultan Begüm, sadece bir eş olarak değil devletin sanata ve mimariye yön veren liderlerinden biri oldu. Güçlü bir kadın, sadece savaş meydanında değil, kültürle de iz bıraktı.
Türk Hatunları: Devletin Yüreği, Tahtın Sahipleri
Tarih, genellikle hükümdar erkekleri yazar. Ama gerçek şu ki, güçlü erkeklerin yanında ya da ardında değil, onlarla birlikte yürüyen güçlü kadınlar da vardı.
Tomris Hatun kanla yazdı, Terken Hatun tahtı yönetmeye cesaret etti, Süyümbike Hatun vatanı için savaştı, İlbilge Hatun adını taşlara kazıdı. Onlar, yalnızca bir sultanın eşi değil, tahtın bizzat kendisiydi.
Türk kadını, yalnızca bir eş ya da anne değil, bir milletin kaderini omuzlayan savaşçı ve bilge bir ruhtur. Tarihin en zorlu anlarında ya kılıcını kuşanıp ön saflara yürüdü ya da aklıyla devleti ayakta tuttu. Onlara saygı duymak, yalnızca geçmişi değil, varoluşumuzu da onurlandırmaktır.