Uygarlıkların Grameri: Kara Kıta

F. Braudel: Uygarlıktan söz etmek, mekanlardan, topraklardan, engebelerden, hazır veya kazanılmış avantajlardan söz etmek olacaktır.

"Keşke mümkün olsaydı da,bir doğru parçasını,bir üçgeni,kimyasal bir cismi tanımladığımız gibi,uygarlık kelimesini de açık ve basit bir şekilde tanımlayabilseydik"

Braudel,uygarlıkların grameri eserine başlarken yukarıdaki tanımla giriş yapar ve devamında uygarlık kavramının tanımı üzerinde durur. Uygarlık,esnek bir kavramdır. 18.yy'a kadar kullanılmamakla birlikte ilk olarak 1752 yılında Turgot'un kaleminden çıkmıştır. Daha çok ceza hukuku terimi olarak kullanılan bu kavramı sonraları Mirabeau'da görürüz.

Nitekim uygarlığın ikili olduğunu belirten Braudel,uygarlığın maddi ve manevi değerlere işaret ettiğini ifade eder. 

"İslamiyet ve islam dünyası"ndan başlayarak "1917'den bugüne SSCB" başlıklarını eserinde ele alan Braudel, "Kara Kıta" başlığıyla Afrika uygarlığını da ele almıştır. 

Peki kara kıta tam olarak neyi ifade eder,ne için kullanılır? Bu ifade, 19. yüzyılda Afrika'nın batı dünyası tarafından büyük ölçüde bilinmediği ve keşfedilmediği dönemlerde ortaya çıkmıştır. Ayrıca, kıtanın tarihsel olarak sömürgecilik ve sömürü ile ilişkili karanlık geçmişine de atıfta bulunur. Günümüzde ise bu terim, Afrika'nın zengin kültürel, tarihi ve doğal çeşitliliğine rağmen, hala bazı yanlış anlamalar ve önyargılarla anılması bağlamında ele alınmaktadır. Adın doğrudan bir kökeni olmasa da, çoğu kişi yaygın kullanımını, her ikisi de Afrika’ya “karanlık” olarak atıfta bulunan iki kitap yazan İngiliz Kaşif Henry Morton Stanley’e atfediyor: Karanlık Kıtadan Geçiyor (1878) ve En Karanlık Afrika’da (1890). 

"Kara dünyanın anlaşılması konusunda,coğrafya tarihin önüne geçmektedir.Coğrafi çerçeve,tek başına yeterli değilse de,gene de daha anlamlıdır."

Kuzeyinde ilk medeniyetin çıktığı uygarlık,Afrika.Dış dünyaya eksik ve geç olarak açılsa da doğanın hükmediciliğine karşın tarihin de elbette söyleyecekleri vardır.Kara afrika olarak ifade edilen yer,Sahra'nın güney kısmıdır.Sahra,kendini Kara Kıtanın bir karakteristik özelliği olarak dayatmaktadır.

Braudel'in tarihsel arızalar olarak ifade ettiği bazı olaylar,Kara Afrika'nın güney bölgelerindeki genişlemeyi durdurmuştur.17.yy'da Hollandalılar Hind yolu üzerinde bir menzil kurmak ister ve kıtanın güney ucunda neredeyse boş bir ülkeye yerleşirler.İngilizler bu noktayı ele geçirirler,bundan kısa süre sonra da Hollandalı göçmenler kuzeye giderek Veld denilen yaylalara ulaşır ve burada bir hayvancılık ekonomisi kurarlar.Böylelikle kıtanın kuzeyinde olduğu gibi güneyinde de beyaz bir Afrika oluşmaya başlar.

Coğrafi anlamda iklim şartlarına sosyal morfolojik olarak baktığımızda ,tropikal bölgeye geçişi,uzun yağış alması,sıcaklığın çöl bölgeleri hinterlandında yüksek oranda olması Afrika'da geleceği tetikliyordu.Afrika'da kıtanın farklı bölgelerinde çok çeşitli iklim tipleri görülmektedir. Afrika'nın iklim tipleri genel olarak şu şekilde sınıflandırılabilir:

Tropikal İklim: Ekvator çevresinde, özellikle Orta Afrika'da yaygındır. Yüksek sıcaklıklar ve bol yağış ile karakterizedir.

Çöl İklimi: Kuzey Afrika'daki Sahra Çölü gibi bölgelerde görülür. Çok az yağış alır ve sıcaklıklar oldukça yüksektir.

Savan İklimi: Tropikal bölgelerin dışında, özellikle kıtanın bazı kenarlarında, sıcak ve kuru sezonlar ile yağışlı sezonlar arasındaki geçiş ile tanımlanır.

Akdeniz İklimi: Kuzeybatı Afrika'da, özellikle Fas, Cezayir ve Tunus gibi ülkelerde bulunur. Yazlar sıcak ve kuru, kışlar ise ılımandır.

Dağ İklimi: Afrika'nın yüksek bölgelerinde, özellikle Atlas Dağları ve Doğu Afrika'daki dağlarda, farklı iklim özellikleri gözlemlenir. Yüksek irtifalarda sıcaklık düşer ve iklim soğuk olabilir.

Kıtadaki bu büyük ayrım,iki kırsal hayat tipi arasında meydana gelmektedir.Kuzey ve doğu yönünde hayvancılık yapan dış alan,zorunlu olarak en zengin ve en fazla açılmış alandır. Tarihin büyük sahneside burada kurulur. Batı neden kendisinin üstün olduğunu ve Afrika'nın ise geri kalmışlığını açıklarken,Afrika'nın iklim ölçeği ve yapısından dolayı tarıma geçemeyişinin onu geri bıraktığını ifade eder. Sürdürülebilir tarıma geçişin mahiyeti şudur: Bir yeri sürekli ekip biçilir hale getirirsek nüfüsü besleyecek gıdaya sahip oluruz. Bu da nüfüsün ekonomik işgücüne katılımını arttırır.

Dışa açılamamak büyük bir handikaptır. Çünkü gelişim ve ilerleme ancak diğer uygarlıklarla iletişimle mümkündür.Dış etkiler Sahra'nın güneyindeki Afrika'nın içine ancak küçük ölçekte sızabilmiştir.Fakat gelişme dönemleri de elbette olmuştur.Bronz ve fildişi işlerinde,bitkisel liflerden yapılan kumaşlarda,metalurjiyi(metal bilimi) erken uygulamasında bunları görebiliriz.

İlk sürekli ilişkiler 7.yy'da ilk İslam yayılması sırasında kurulmuştur.İslam uygarlığı Afrikadan değerli ürünleri alıp,kölelikle birlikte ticaret yapıyordu.Araplarla birlikte İslam uygarlığı öncesi olmak üzere doğu Afrikada canlı bir ticaret hayatından söz edebiliriz.

Köle ticarei kuşkusuz bu bölümün önemli bir konusu ve başlığıdır. Braudel zenci köle ticaretinden bahsederken bunun Avrupa'nın şeytani bir icadı olmadığını ,bunu büyük çapta ilk uygulayanın İslamiyet olduğunu belirtmiştir.İslamiyetin zenci köle ticatine başvurma nedeni ile Avrupanın daha da ilerleyen zamanlarda buna katılma sebebiyle aynıdır:kol gücü açığı.

Atlantik köle ticareti Afrika'nın can damarını kesmiştir.İnsan gücü elinden alınmıştır,batı ise bunu iklim ve bitki ötrüsü kısmında bırakır. Fakat Braudel konuyu farklı bir biçimde ele alır:Avrupa'nın Afrika'daki sömürgeciliğini yargılamak yerine sadece bu sömürgeciliğin,tıpkı bütün uygarlık şoklarından kaynaklanan olgular gibi,kültürel bir aktifle ilişkilendirmek söz konusudur.

Kaynak: Uygarlıkların Grameri-Fernand Braudel-Çeviri:Mehmet Ali Kılıçbay-İmge kitabevi-2001-2.basım-Ankara

https://www.kartal24.com/135528-afrika-kara-kita

Görsel:https://tr.pinterest.com/pin/34058540917831075/

      https://reshontheway.com/nijer-gezi-rehberi/