Vedaların Ardındaki Gerçek: Sonlar ve Başlangıçlar
Her veda bir başlangıç mıdır?
Her başlangıcın bir sonu ve hayatımızdaki her insanın bir vedası vardır. Bazıları hayatımızda uzun süre var olur bazıları ise bir selam kondurup çıkar dünyamızdan. Öyle vedalar vardır ki geri dönmek üzere yapılır ama bir daha dönülmez geriye. Kimi derin acılar bırakırken kimi de iyi ki dedirtir insana.
Vedalar sadece iki insan arasında da değildir. Vedalar sadece iki insan arasında yaşanmaz. Hayatta yeni yollar açılsın istiyorsak, bulunduğumuz konuma veda etmemiz gerekir. Bizi iyi veya kötü olan o yola götürecek tek şey veda edebilmektir.
Vedalara hep kötü olarak bakarız. Bizi üzen, bizi değiştiren bir olay olarak görürüz. Aslında bizi üzen, gidenin geride bıraktığı geçmiştir. Ama bilmeliyiz ki geçmişin gelecekte yeri yoktur. Her şey o anda güzel ve anlamlı olmalı; geçmişe güzel bir anı olarak bakıp yola devam etmeliyiz. Bu çok kolay yapılacak bir durum olarak görülmez çünkü sevdiğimiz ve mutlu olduğumuz anları, kişileri bırakmak istemeyiz. Ancak, fark etmemiz gereken bir şey var: O kişiler ve anlar artık geçmişte kaldı.
Olaylara bu şekilde bakmak, bizi bağlanmaktan kaçınan ve her an bir şeye veda etmeye hazır biri mi yapar? Bu ince çizgiyi nasıl korumalıyız? Nasıl kendimizi hem bu duruma hazırlıklı hem de anın içinde tutabiliriz?
Korktuğumuz her olayın bizi daha çok özgüvensiz yaptığını da unutmamak gerekir. Vedalar bizi üzse de o acıyla bağ kurmadan ayağa kalmak bizim elimizdedir. Her başlangıcın bir sonu vardır; ama unutmamalıyız ki her son da yeni bir başlangıçtır. Vedaların ardında ise her zaman bir merhaba saklıdır.