Ya Uzaylılar Gelmezse?
Hep gelecekleri senaryoya hazırlanıyoruz, hayal ediyoruz. Geleceklerini nereden biliyoruz?
İnsanoğlu kafasını kaldırıp yıldızlara baktığından beri kendinden başka bir yaşam formunun olup olmadığını merak etmektedir. Herkes nerede
sorusunun hayatımıza girmesinin temel nedeni olan devasa boşlukta, bizim gibi düşünen canlılar var mı bilemiyoruz. Ancak bildiğimiz devasa uzay, bildiğimiz milyarlarca galaksinin yanında bilmediklerimizin çok daha şaşırtıcı olmasını beklemiyor olabilirsiniz. Akıllı yaşam var mı, yüksek ihtimalle evet ama ya uzaylılar gelmezse?
Uzaylıların günün birinde dünyamıza geleceğine, hayatımıza gireceklerine olan inancımız aslında medeniyetimizi özel ve güçlü görmemizden kaynaklanıyor. Yanılsamanın temelinde yine, evet yine, egomuz var. Uzaylıların gelişmiş olabileceğini, gelişememiş olabileceğini düşünüyor ve hayaller kuruyoruz. Ancak kurduğumuz hayallerin tamamının aslında insansı düşler olduğunu unutuyoruz. Tıpkı nefes alan bir köpeği gülümsüyor sanmamız gibi.
Uzaylıların bizler gibi araştırmaya karşı istekli, keşfetmeye karşı cesur, fetihe karşı talepkar olmama ihtimalini yok sayıyor. İnsan, meraklı ve sosyal bir akıllı yaşam örneği. Benzer veya çok farklı bir yaşam formunun dışarıya tamamen kapalı, yeniliklere karşı negatif olma ihtimali uzaylılarla karşılaşma ihtimalimizi büyük oranda azaltıyor. Yani bir yerlerde gerçekten dünyamıza gelebilecek kadar gelişmiş medeniyetler varsa bile, onları hiç ama hiç alakadar etmiyor olabiliriz.