Yapay Zekâ ve İnsanın Düşünme Süreçleri

Yapay zeka düşünsel tembelliğe neden olabilir.


Yapay zekânın yükselişiyle birlikte “Makineler düşünebilir mi?” sorusu, günümüzde sıkça tartışılan konulardan biri hâline geldi. Bu soru ilk olarak yaklaşık 70 yıl önce Alan Turing tarafından sorulmuş ve adını taşıyan Turing Testi ile bu durumun ispatlanmaya çalışıldığı bir dönem yaşanmıştı. O günden bugüne bu testi geçen birçok yapay zekâ oldu. Bugün ise tartışmalar "Yapay zekâ düşünebilir mi?" sorusundan çok "Ne kadar insan gibi düşünebilir?" ve "Bu düşünmenin niteliği nedir?" sorularına odaklanmış durumda.

Yapay zekâların insan zekâsının altında olduğunu söylemek mümkün. Zekâ, bir problemi veya durumu analiz edebilme ve çözüm üretebilme yeteneğidir. Evet, yapay zekâ bir durumu bizden çok daha hızlı analiz edebiliyor, ancak bu onun bizden daha zeki olduğunu göstermez. Yapay zekâ, yaptığı şeylerin ne anlama geldiğini kavrayamaz. İnsanların verdiği veriler ve talepler doğrultusunda çıktı üretir; yani insan zekâsının gölgesinde varlık gösterir. Öte yandan, insan sadece zeki bir varlık değil, aynı zamanda farkındalık, bilinç, üstbiliş, duygu ve sezgisel düşünme gibi özelliklere de sahiptir. Yapay zekânın şu an için bu yetilere sahip olmadığını, bir bilinçten çok uzak olduğunu söylemek mümkün. Ancak her geçen gün yapay zekâ tarafından üretilen çıktılar gelişmekte ve iyileşmektedir.

Bu yazıda, yapay zekânın insan düşüncesiyle rekabet edip edemeyeceğinden ziyade, mevcut “dar yapay zekâ” düzeyinin, yani bugünkü hâlinin, insan düşüncesini pratiklik ve yaratıcılık açısından nasıl etkileyeceğini ele alacağım. Yapay zekâ, düşünme yeteneklerimizi geliştirecek mi, yoksa bizi düşünsel tembelliğe mi sürükleyecek?


Yapay Zekâ Çağı: İnsanlık İçin Yeni Bir Devrim mi?

Neolitik Devrim, insanı avcı-toplayıcı bir hayat tarzından çıkarıp yerleşik hayata geçirmiş ve tarım toplumunu ortaya çıkarmıştı. Bu, insanlık tarihindeki en büyük devrimlerden biriydi. Ardından gelen Sanayi Devrimi, insanlığı tarım toplumundan sanayi toplumuna taşıdı. Buharlı makinelerin icadıyla birlikte seri üretime geçilmiş, kol gücüne dayanan işler makineler tarafından çok daha hızlı yapılmaya başlanmıştı. Şimdi ise benzer bir devrim yapay zekâ çağıyla kapımızda. Yapay zekâ, insan hayatını ne yönde değiştirecek?

Sanayi Devrimi’nin bir sonucu olarak insanlar kentlere göç etmiş ve beden gücüne olan ihtiyaç azalmıştı. Bu süreçte insan bedeninin tembelleştiği ve fiziksel dayanıklılığın azaldığı bir döneme girildi. Buna karşılık zihinsel süreçlerin önemi artmış, zihnini daha etkin kullanan kişiler daha kalifiye hâle gelmişti. Bugün yapay zekâ çağıyla benzer bir dönüşümün zihinsel süreçler üzerinde yaşanacağı konuşuluyor. Tıpkı makinelerin insan bedenini tembelleştirdiği gibi, yapay zekâ da insan zihnini tembelleştirebilir mi? Sonuçta zekâ, düşündükçe ve çalıştıkça gelişir. Yapay zekâ, insanın zihinsel eforunu azaltacağı için düşünsel tembelliğe neden olabilir.

Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkardığı hareketsiz yaşam, spor ve egzersizi önemli hâle getirdi ve bu alanda yeni bir sektör doğurdu. Benzer şekilde yapay zekâ çağı, zihinsel egzersiz ve zekâ oyunları gibi alanları da daha fazla öne çıkaracaktır. Şimdiden var olan bu sektörün, gelecekte daha da büyüyeceğini söylemek yanlış olmaz.


Zamanı Verimli Kullanmak: Yapay Zekâ’nın Vaadi

Tarih boyunca bilim, sanat ve felsefe gibi alanlar, çalışmak zorunda olmayan aristokrat sınıfın üyeleri tarafından geliştirildi. Sanayi Devrimi’yle birlikte eğitim yaygınlaştı ve bilim, teknoloji, edebiyat gibi alanlarda üreten insan sayısı arttı. Bugün yapay zekânın birer kişisel asistan gibi kullanıldığını görüyoruz. Yapay zekâ, işlerimizi çok daha hızlı yapmamızı sağlayarak bize zaman kazandırıyor. Peki, bu zamanı nasıl kullanacağız?

Yapay zekânın sağladığı bu zaman avantajı, özellikle geçim derdiyle çalışan insanlar için çok değerli. İşleri daha hızlı tamamlayıp geriye kalan zamanı kendimize ayırmak harika olmaz mı? Ancak burada kritik bir soru ortaya çıkıyor: Toplumun tamamı bu zamanı bilim, sanat ve felsefeyle mi değerlendirecek?

Toplumun büyük bir kısmının bu alanlarla ilgileneceğini söylemek güç. Meraklı ve üretken insanlar için yapay zekâ büyük bir fırsat sunarken, geri kalan çoğunluk kazandıkları zamanı eğlenceye, sosyal medyaya ve tüketim odaklı aktivitelere harcayacaktır. Yapay zekâ, bu kesim için düşünsel tembelliği artırabilir. Öte yandan, meraklı ve sorgulayan insanlar için yapay zekâ, daha fazla düşünmek ve üretmek adına büyük bir fırsat yaratacaktır.


Sonuç: İnsan ve Yapay Zekâ’nın Geleceği

Yapay zekâ, diğer devrimler gibi insan hayatını büyük oranda değiştirecek. Bu dönüşümün nereye varacağını tam olarak bilemesek de, insanın düşünme yetisi, duyguları ve hayal gücü üzerinde nasıl bir etki bırakacağını ancak zaman gösterecek. Şimdilik yapay zekâ, kimi insanlar için bir tembellik aracı olurken, kimi insanlar içinse düşünce süreçlerini geliştiren bir destek sistemi olarak hayatımıza dahil oluyor.

Bu yeni çağda, insan zihninin tembelleşmesi mi yoksa gelişmesi mi ön plana çıkacak, işte bu sorunun cevabını bizler ve sonraki nesiller birlikte keşfedeceğiz.