Yapay Zeka ve Kapitalist Toplum
Yapay zeka ve kapitalizm ilişkisini metropolis filmi üzerinden okuma
Yapay zeka teknolojilerinin gelişimi ve kapitalizm arasında doğrudan pozitif bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Teknolojik değişim beraberinde toplumsal yapıda değişimleri getirir. Yeni gelen her yeni teknoloji üretim, büyüme ve dolayısıyla rekabet gücüne sebep oluyor. Yapay zeka teknolojileri sayesinde birçok yeni ürün çıkmaktadır. Yeni ürün kapitalizm için daha fazla kar demektir. Kapitalist sistem meta üretimine dayandığı için toplumsal süreçlerin metalaşmasına sebep oluyor. Örneğin günümüzde sağlık, eğitim ve eğlence bir meta haline gelmiş bulunmakta. Kapitalizm ihtiyaçları doğrudan belirleyemese de onları şekillendirme gücüne sahiptir. Eğlence dünyasında yapay zekâ teknolojilerinin en yaygın kullanıma VR’da rastlamaktayız. VR teknolojinin getirdiği eğlence anlayışı ile eğlence artık alınıp satılan bilen bir meta olabiliyor. Kapitalizm için yeni ürün daha fazla kar demektir. Şirketlerin VR teknolojisini daha fazla üretmeleri ve geliştirmeleri toplumun eğlenmesine katkı sağlama fikrinin ötesinde üreten şirketlerin karının maksimize edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Kapitalizm girdiği krizlerden genişleyerek ya da derinleşme ile çıkmaktadır. Teknolojinin getirdiği yeni ürünlerin sağladığı kar derinleşmeye neden olur. Sermaye birikimi daha fazla üretebilmek demektir. Yapay zeka teknolojinin gelişimi bu süreçte önemlidir. Yapay zeka ile üretim maaliyetlerini düşürebilecek yeni yollar bulunur. Maliyeti azaltan üretimi arttıran bu fayda kapitalist sisteme can katmaktadır.
Kapitalist sistemin olmazsa olmazı özel mülkiyet anlayışı ve bu durumun beraberinde getirdiği sınıfsal farklılıklar yapay zeka teknolojileri sayesinde derinleşebilir. Kapitalist bir sistem için bu sistemin yıkılması distopik bir fikidir dolayısıyla toplumun üst sınıfları onlara fayda sağlayacak yapay zeka teknolojilerine daha kısa sürede ulaşma imkanı bularak bu teknolojileri kapitalizme olası bir tehdit durumunda kendi lehlerine kullanabilirler. Fritz Lang’ın 1927 yapımı Metropolis filmine baktığımız zaman üst ve alt sınıf asla bir araya gelemeyeceği şekilde tasarlanmış bir dünya görmekteyiz.
Yukarı dünyada sınıfın başında ve elit yönetici sınıfına mensup olan Joh Fredersen’i görmekteyiz. Filmin açılış sahnesinde aşağıdaki dünyada yaşayan işçilerin birer karınca gibi uyum halinde fabrikadan çıkarken görmekteyiz. Aşağıdaki dünyaya ve işçi sınıfının umudu olan olan Maria, Joh gibi kapitalist için büyük bir tehdit unsuru olmaktadır. Bu noktada Joh ve bilim insanı olan Rotwang gücü ellerinde tutmak için yapay zekayı nasıl kullanacaklarının bilincindedirler.
Maria'nın yukarı dünyaya ait olan kişilerin çıkarlarına hizmet edecek bir robota dönüştürülmesi zenginlerin alt sınıfa ait kişileri itibarsızlaştırabileceği tehlikeli bir geleceği temsil etmektedir. Yapay zekanın gelişiminden önce yöneticilerin kendilerini meşru göstermek ve yalan bilgilerini yaymak için matbaayı kullanması, ilerde yerini yapay zeka teknolojilerine bırakabilir. Robotlar kapitalistlerin bir süre sonra sahip olacağı güce dair fütürist bir uyarı olabilirler.