Yargı Etiği ve Bangalore İlkeleri
Adil ve güvenilir bir yargı sistemi mümkün müdür?
Adil ve güvenilir bir yargı sistemi sadece bir ütopyadan mı ibaret? Yoksa çeşitli ilkelerle ideal yargı düzenini sağlamamız mümkün müdür? Gelin modern dünyanın yargı etiğine sizlerle birlikte bir göz atalım.
Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" 'tan türeyerek günümüze gelmiştir. Etik, bir felsefi düşünce olarak karşımıza çıksa da günümüzde daha çok bu kavramı meslek etiği ile birleştirmiş durumdayız. Mesleki eylemlerimizin çoğu, değer felsefesi ile ilgili olarak estetik ve etik dallarına ayrılmış, etik çerçevesiyle de doğruluk ve yanlışlık kavramları irdelenmeye başlamıştır. Estetik ve etiğin birbirinden bağımsız olmadığını ve etiğin aslında estetiğin bir alt dalı olduğunu savunan yazarlar da vardır. Aslında ahlaken yargıladığımız şeyleri estetik olarakta çirkin buluruz gibi bir örneklendirme yapabiliriz. Yargı etiği ise bu kavramlar arasında etiğin bir alt dalı olarak karşımıza çıkıyor. Sadece yargı kavramı değil, ekonomi, siyaset gibi temel sorunlarında etiğe konu olabileceğini unutmamalıyız. Ancak konumuz gereği yargı etiğinden devam edelim.
Mevcut gözetilen yargı sistemleri, bir ülkedeki hukukun üstünlüğüne ve insan haklarının korunmasına bağlıdır. Bu nedenle, yargıçların bağımsızlığı, tarafsızlığı, dürüstlüğü, objektifliği ve mesleki yeteneklerinin korunmasına odaklanan yargı etiği, yargı sisteminin temel prensiplerindendir. Yargı etiği, yargıçların mesleki etik ilkelerine uymasını sağlamak için tasarlanmıştır. Bu kurallar, yargıçların davranışlarını düzenleyerek yargı sisteminin adil ve güvenilir olmasını sağlamayı amaçlıyor. Ancak yargı etiği ile ilgili düzenlemeler hukuki bir bağlayıcılık taşımamaktadır buna karşın hukuka aykırı bir eylem, etiğe aykırı olabilmektedir. Yaptırıma tabi olmayan bu kavram için evrensel bir belge düzenlenmiş ve bazı ilkelerle etik kavramının sınırı çizilmeye çalışılmıştır.
Bu kapsamda 2002 yılında ortaya çıkan Bangalore İlkeleri, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen, yargıçların görevlerini yerine getirirken insan haklarını koruma ve desteklemeye odaklanan bir dizi ilke ve kurallardan oluşan uluslararası bir belge niteliğindedir. Belge, altı adet temel etik ilkeden bahsederek, bu normların incelenmesi ve maddeler halinde açıklanmasından oluşuyor. Bağımsızlık,tarafsızlık, doğruluk, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat (bir bütün olarak tek madde içerisinde yer almış) incelenen etik normlardır. Türkiye'de de Yargıtay'ın ve Hakimler Savcılar Kurulu'nun kabul ettiği birtakım bildirgeler vardır. Bunlar oluşturulurken de Bargalor İlkeleri esas alınmıştır. Tabii ki bunlar yasal düzenlemeler anlamına gelmiyor. Eğer bu anlama gelseydi günümüzde etik sınırları aşan hakim veya savcıların hatta avukat ve diğer yargı personellerinin karşılacağı büyük sorunları haberlerden takip edebiliyor olurduk. Bu ilkeler sadece yargı standarlarına çizilen bir çerçeve olarak tamamlayıcı görev üstleniyor. Peki yargıya güven duymak için yargı etiğinin kanunlaştırılması mı gerek yoksa bu belgelerle yargıya olan güvenimizi sağlam tutabiliyor muyuz? Ülkemizde yargı etiğinin yeri nedir?
Fikrimce yargıya güven duyulmadıkça etiğe verilen değerin herhangi bir önemi yoktur. Yargıya olan güvenin sağlanması için de birtakım yaptırımların varlığı caydırıcı olacaktır. Aynı zamanda yargı ve mahkemelerin bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin temelidir. Yoksa konformist bir hakim/savcı kimliği, salla başı al maaşı sistemine dönerek, yargıya olan güveni zedelemekte ve halkı umutsuzluğa sürüklemektedir. Ayrıca kuvvetler ayrılığı ilkesini de bu durum zaman zaman ihlal etmektedir. Belgelerde belirtilen, hukuki düzenleme niteliği bile olmayan bu normlardan ziyade etik değerlerin felsefi bilgisine dayanan, felsefi bir eğitime ve caydırıcı hükümlere ihtiyaç vardır. Nitekim hukuk fakültesini bitirmek hukukçu olmak için yeterli değildir öncelikle içinizdeki adalet duygusundan yoksun olmamalısınız. İnanç, bilinç ve vicdan isteyen bu meslek dallarının kötü insanların ve çeşitli modern burjuva kesimin tekeline geçmemesi dileğiyle.