Yaz Kış Demeden...

Siz bir mevsim olsaydınız hangi mevsim olurdunuz?

Siz sıcak insanı mısınızdır yoksa soğuk insanı mı? Ben soğuk insanıyım, yani kışı daha çok seviyorum galiba. Soğuk, püfür püfür esen rüzgar ve tabii ki kar... Kim kartopu oynamayı, kardan adam yapmayı, karda kaymayı, bembeyaz karda yere yatıp şekiller çıkarmayı sevmez ki? Değil mi? Kar yağarken sıcak sıcak kahveni, sıcak çikolatanı veya salebini yudumlamak ve bir yandan da afiyetle pişirdiğin kestaneleri yemek... Kim istemez? Bir de bunların hepsini sevdiklerinle beraber yapıyorsan... Bu arada kar demişken o da eskisi kadar uğramaz oldu artık. Neyse...

Yazın da ayrı bir güzelliği var tabii, onu da görmezden gelemeyiz. Ama şöyle bir gerçek var ki yazın güzelliğinin tadı paran varsa çıkıyor. Yani paran varsa deniz, kum, güneş; yani tatil var. Paran yoksa sadece beynini eriten bir sıcak var. Ya... Nereden nereye geldik değil mi? Kavurucu yaz sıcaklarından daha da bunaltıcı olan ekonomik inflamasyonlara... İnflamasyon demek istiyorum çünkü ekonomik sorunlar iltihaplı bir hal almaya başladı. Neyse... Konumuz bu değildi. Ne diyorduk biz en son? Yaz diyorduk. Sıcak diyorduk. Evet!

Yaz aylarının sevmediğim bir başka özelliği de beni terletiyor olması ve ben hiç sıcağa gelemeyen birisiyim. Yani terlediğim zaman daha sinirli ve çekilmez bir insan olabiliyorum. Benim odam, evin en çok ve uzun saatler boyunca güneş alan yeri. Bu sebepten, yaz ayları benim gibi insanlar için çekilmez bir çile halini alıyor. Hatta, ben sırf bu yüzden -yani sıcak ve beni terletiyor diye- çayı bile çok içmiyorum. Gerisini siz düşünün artık!