Yazı Yazmak Üzerine Bir Yazı
"Duyan, hisseden ve düşünen hiçbir beyin bu tutkudan kendini alamaz."
Eğer bir blogta yazı yazmaya başlayacaksam ilk konumun ne üzerine olacağına dair fazla düşünmeme gerek yoktu aslında. İlk konum elbette "yazmak" üzerine olmalıydı. Yazı yazmanın hayatımızda neden önemli bir rolü var? Bazı insanları yazı yazmaya iten sebepler nelerdir? Bunlar üzerine kısaca biraz düşünelim istedim. Elbette ki "yazı yazmak üzerine bir yazı"nın kısaca olması biraz zor bir durum olacak fakat elimden geldiğince yazmanın yukarıdaki sorular ışığında benim için ne ifade ettiğini anlatmak isterim.
İlk olarak yazı yazmanın zihin sağlığını desteklediğine yönelik çeşitli argümanlar mevcut durumda. Bunlara katılmamak benim için elde değil. Ben de çok stresli, çok mutsuz veya mutlu hissettiğimde elimde kalem, defter kendimi bir şeyler yazmak için otururken buluyorum. Kimi zaman bir olayı, kimi zaman ise bir kişi hakkındaki düşüncelerimi yazıyorum. Bu bir şeyler yazmak olarak ifade ettiğim aslında ne hissettiğimizi anlatmakla da ilişkili. İşte bu yüzden de çok kıymetli çünkü yazma eylemi, hem düşüncelerimizi hem de hislerimizi muhafaza etmemizi sağlayan oldukça önemli bir araç. Dolayısıyla da bugün baktığımda günlük tutmanın benim hayatımda çok önemli bir yere sahip olduğunun farkına varıyorum.
Ortaokuldan beri sürekli bir şeyler yazıyorum. Günlük tutma maceram da tam o zamanlarda doğuyor. Mesela ortaokuldayken aşkından öldüğüm bir çocuğu sayfalarca yazmışım. Geçmişe dair muhafaza ettiğim duygu ve düşüncelerim şu an elimde. O sayfaları okuyunca bile o zaman nasıl bir duygu yaşadığımı hissedebiliyorum. Ancak garip olan, şu an o yaşanan durumun bugün için hiçbir anlamının olmaması. O zaman anlamlıydı fakat şu anda öyle değil. Yani demek istediğim aslında yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi yazıya dökmek zamanla bizi ileride karşılaşacağımız olaylara ya da durumlara karşı daha güçlü bir hale getiriyor çünkü hayatın içerisinde her zaman zorluklar ve güzellikler meydana geliyor. Yeniden aşık olacağım, yeniden seveceğim. Belki şu an çok üzülüyorsam, yarın çok sevineceğim. Bazen yaşadığımız ana çok takılı kalıp geçmişi ve geleceği unutuyoruz. Yazı yazmak unuttuğumuz her şeyi bize hatırlatıyor. Zamanın ve mekanın ötesinde hissettiriyor.
Farklı farklı yazı türleri olduğunu biliyoruz. Bu yazıda deneme, makale, hikaye, roman vb. yazı çeşitlerinden bahsetmek istemedim. Genel olarak, sadece yazı yazmanın nasıl büyülü bir eylem olarak hayatımızda var olabileceğini göstermek istedim. "Duyan, hisseden ve düşünen hiçbir beyin bu tutkudan kendini alamaz." Kendinize mutlaka zaman ayırın ve kafanızdan geçenleri yazın. İnanın ki yaşamınızı kaliteli bir hale getirmek için önemli bir adım atmış olacaksınız.