Sahte Duygular

Merdiven altı duygular.

Bazen her şeyi iki kelimelik bir başlık özetleyebiliyor. “Sahte Duygular” gibi.

Öncelikle kısa bir duygu kavramının tanımıyla başlayalım. Duygu kısaca; bir olay, kimse ya da nesnenin insanın iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, etki, tepki, izlenim olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yani bizler insan olarak her zaman bir duygu durumu hâlindeyiz ve bu sürekli farkındalığı içinde olduğumuz bir durum olmuyor veya olamıyor. Çünkü günlük yaşantımızda birçok olay, durum yaşıyoruz, bir sürü insanla karşılaşıp iletişim kurmak zorunda kalıyoruz. Bu yüzden ister istemez bazı duyguları yaşayıp, yansıtıyoruz. Bizim verdiğimiz, yansıttığımız bu tepki ve duygular çoğu zaman o an karşımızda olan insanın üzerinde de tesirler yaratıyor. Bunlar olumlu yahut olumsuz etkiler olabilir. Bu durumda ise önemli olan sonradan pişmanlık duymayacağımız şekilde hareket etmeye çalışmak aslında.

Kendi psikolojik durumumuza bağlı olarak sevdiğimiz insanlarla bir aradayken, rahat ve konforlu bir ortamda bulunduğumuzu hissettiğimiz zaman genelde en içten ve en samimi duygularımızı karşımızdakilerle paylaşırız. İçimizden nasıl davranmak geliyorsa o şekilde davranıyoruz. Gülerek, kahkahalar atarak bazense ağlayarak. Rahat olduğumuz ortamlarda, tanıdığımız insanların yanında kendimizi ifade edebilmek hep daha kolay olmuştur. Bu yazılı olmayan bir kuraldır. Tabii ki istisnaları mevcuttur. Bunu kocaman bir genelleme yaparak değil de kendi şahsi fikrimi yansıttığı için yazıyorum.


Bir de bunun aksi durumlar mevcuttur. Çok iyi bir hâlde olmadığımız zaman ama iyiymiş gibi görünmek zorunda kaldığımız anlar yaşayabiliyoruz. Bu tarz durumlarda içimizde yaşadığımız, hissettiğimiz duyguları değil de o an o ortam için hangisi daha uygun olacaksa o duygunun maskesini, kılıfını yüzümüze, jest ve mimiklerimize uydurmak zorunda kalıyoruz.

Sizin için berbat bir gün olsun mesela, o gün çok önemli bir işiniz olmazsa evde oturup belki saatlerce ağlayacaksınız ama işte o berbat günde işiniz için çok önemli bir sunum yapmanız gerekiyor. İşte o anda tam olarak o esnada içinizde kopan fırtınaları dindiremeseniz dahi kulaklarınızı o sese tıkayarak, yüzünüze ciddi ve hafif gülümseyen bir ifade takınmak zorunda kalmanız gerekiyor.

İlla önemli bir işimizin olmasına gerek yok aslında. Bazen karşımızdaki insana dert anlatmak istemeyiz, konuştukça çoğalacak gibi gelir. O zaman da yine bir maske geçiririz yüzümüze, sahte birkaç kahkaha atarız, hayatımızda her şey yolundaymış izlenimi veririz ve böylece bile isteye merak edilmemeyi başarırız.

Çünkü bazen gerçek duygularımız kendimize bile ağır gelebilir. Başkalarına anlatmaya hazır olmadığımız duygularla belki biz bile henüz yüzleşememişizdir. Yani insan bazen sadece başkalarına karşı değil kendisine karşı dahi sahte duygular takınabilir.

Kendimizi kandırdığımız zaman sanki her şeyin yolundaymış gibi gelir. Gerçek hislerimizi halı altına süpürdüğümüzü unutarak.