Yerel Yönetimlerin İklim Değişimi ile Mücadelede Önemi

İki ağaç dikmek yeterli midir?

Birleşmiş Milletler çatısı altında imzalanmış Paris İklim Anlaşması, dünyamızın geleceği için büyük önem arz eder. Zira anlaşmada taraf olan devletler, sera gazı emisyonunun %95'inden sorumludur. Doğanın korunmasında herkese elbette pay düşer ve dünya hükümetlerinin bu amaç için bir araya gelmesi önemlidir. Kararların uygulanması ise ancak yerel yönetimlerin katkısı ile mümkün olur. Bilhassa şehir yönetimleri, oluşan kirlilikle ve iklim değişimi ile mücadelede ön saflarda yer alır.

Sonuç olarak şehir planlaması ve yönetimi; doğa dostu, sürdürülebilir gelecek için son derece büyük önem arz eder. Nitekim, günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşamaktadır. Şehirlerin durmadan göç aldığını da hesaba katarsak, şehir yönetimlerinin hem bugünü hem de yarını düşünerek iklim değişimi üzerine eğilmeleri gerekir.

Bu konuda alınması gereken ilk önlem şehirlerdeki sera gazı emisyon miktarıdır. Örneğin, Türkiye'nin en büyük şehri olan İstanbul, yıllık 58,9 milyon ton CO2 emisyonuna neden olmaktadır. Artan nüfus ile beraber emisyonun da artması kaçınılmaz hale gelir.

Ne yapılabilir sorusuna iyi cevap veren birçok akıllı şehir vardır. Mesela Münih bu şehirlerden bir tanesidir. Zira Münih hayvanat bahçesi, elektriğini fil dışkısından elde eder. Almanya'nın ilk "Sıfır Atık” ünvanını taşıyan Kiel'de ise, berberlerden alınan atık saçların su filtresi yapıldığını görürüz. Şehir yönetimlerinin bunlar gibi yaratıcı eylemleri ile hem kent hayatı olumsuz etkilenmemekte hem de doğayı korumak için gerekli adımlar atılmaktadır.

Şehir planlamasında iklim eylemi, ağaçlandırma yapmakla sınırlı olmamalıdır. Büyük şehirler, durmaksızın artan bir oranla CO2 emisyonuna neden olmakta. Yerel yönetimler, şehirlerin emisyon miktarını azaltmak için gerekli önlemleri almadığı taktirde, gelecek için olumlu şeyler söylemek hiç mümkün olmayacaktır.