Yoko Ono Nefreti Hak Ediyor Mu?
Sanatçı Yoko Ono'nun hayatı ve insanların ona olan nefreti üzerine bir yazı.
Hayatı
Yoko ono, 18 Şubat 1933 yılında Tokyo'da dünyaya geldi. İkinci Dünya Savaşı sırasında ailesiyle Japonya'dan New York'a göç etti. Küçükken piyano ve şan dersleri aldı. New York'ta sanat kariyeri elde eden Ono, 1951 yılında Tokyo'da Gakushuin Üniversitesi'nin felsefe bölümüne kayıt olan ilk kadın oldu ancak eğitimini yarım bıraktı. Daha sonra New York'a geri döndü. 1960'larda performans sanatında öne çıkan isimlerden biri haline geldi.
1952 yılında Sarah Lowrence Koleji'ne kaydoldu. Orada Andre Singer ile müzik üzerine çalıştı. 1956 yılında Tokyo'nun deneysel topluluğundan Japon besteci Toshi Ichiyanagi ile kaçtı. Ono, 1960'ların başında George Maciunas tarafından kurulan ve avangart sanatçılardan oluşan grup Fluxus ile anıldı. Maciunas sanat yolunda Yoko'yu destekledi. Yoko bu sayede 1961 yılında New York'ta ilk solo sergisini verdi. Aynı yıl Yoko Carneige Resital Salonu'nda ilk büyük performansını sergiledi. Bu gösteride deneysel müzik ve performanslar yer aldı.
Ono ve Ichiyanagi 1962 yılında boşanma kararı aldılar. Daha sonra depresyon nedeniyle Japonya'da akıl hastanesine yatırıldı. Aynı yıl Yoko akıl hastanesinden kurtulmasına yardımcı olan Amerikalı film yapımcısı ve sanat tanıtımcısı Anthony Cox ile evlendi. 8 Ağustos 1963'te çiftin kızı Kyoto Chan Cox dünyaya geldi. Çiftin arası erken bozuldu ancak kariyerleri için çift beraber çalışmaya devam ettiler.
Evliliğin ilk yıllarında Anthony Cox Kyoko'nun ebeveynlik yükünün çoğunu üstlendi. Yoko ise kyoko'nun sanatı ile ilgilendi. Ono, 1965 yılında Carneige Resital Salonu'nda ikinci etkinliğini sergiledi ve Cut Piece'i seslendirdi. Eylül 1966'da sanatçı Gustav Metzger'in Sanatta Yıkım Sempozyum'u ile tanışmak için Londra'ya gitti. Kendi etkinliklerini gerçekleştirmek için seçilen tek kadın sanatçıydı ve konuşmak için davet edilen iki kadından biriydi. 1967 yılında İngiltere Liverpool'da Bluecoat Sanat Topluluğu'nun bir konseri sırasında The Fog Machine'i ilk defa seslendirdi
John Lennon
Yoko Ono ve John Lennon ilk defa 7 Kasım 1966 yılında Ono'nun resim ve heykel hakkındaki kavramsal sanat sergisi olan Unfinished Paintings'i hazırladığı Londra'daki Indica Galerisi'nde tanıştılar. Galerinin sahibi John Dunbar tarafından tanıştırıldılar. John Lennon Ono'nun bir eserlerini iyi bir şekilde inceledi. Yoko, Lennon ile ilk karşılaştığında The Beatles'i bilmiyormuş gibi davrandı. Ono bu karşılaşmadan sonra Lennon'a yazmaya ve sanat eserlerini göndermeye başladı. Lennon cevap verince ikili karşılıklı şekilde yazmaya başladılar. Bu olaylar yaşanırken ikisi de evliydi.
Zaman geçtikçe ilişkileri ilerledi ve birbirlerine aşık oldular. Lennon, Yoko için şarkılar yazmaya başladı. İkili zaman geçtikçe birbirlerinden hiç ayrılmamaya, hep beraber vakit geçirmeye başladılar.
Nefretin Nedenleri
The Beatles, 1970 yılında dağıldı. Bu dağılmanın nedeni Yoko Ono olarak görüldü çünkü John Lennon Ono'dan ayrı kalmıyor, stüdyoya sıklıkla Ono'yu getiriyor ve grubun işlerine karışmasını sağlıyor, grup da bundan fazlasıyla rahatsızlık duyuyordu. Bunun yanında Lennon ile Ono evlendikten sonra Lennon grubu bırakmaya karar verdi ve bu kararın arkasındaki nedenin Yoko Ono olduğu düşünüldü. Ancak The Beatles'in dağılmasında onlarca neden vardı ve bu nedenlerden en kuvvetlisi grubu bir arada tutan menajerleri Brian Epstein'in 1967 yılındaki ölümüydü.
Yoko Ono, Lennon ile ilişkileri başladıktan sonra Lennon ile Julian'ın görüşmesini istemedi ve onlara engel oldu. Lennon bunu kabul etti. Ono ve Lennon'ın 9 Ekim 1975 yılında Sean adında bir oğulları oldu ve bu olaydan sonra Lennon oğlu Julian'dan tamamen koptu.
Lennon'ın vefatının ardından Ono, mirasta hak sahibi olan Julian'ın mirastan yararlanmasını istemedi. Ono ve Julian davalık oldular. Julian mirastan hak ettiği miktarın çok azını alabildi. Bunun yanında Ono Lennon'ın hiçbir eşyasını Julian'a vermedi. Julian babasının eşyalarını açık artırmada parayla satın almak zorunda kaldı.
The Beatles'in dağılması konusunda tamamen Yoko Ono'nun suçlanması tamamen saçmalık olsa da Julian'a olan acımasız tavrı nedeniyle olumsuz eleştirileri hak ediyor. Ancak yine de dünyanın en nefret edilen kadınları arasında yer almayı hak etmiyor. Nefret edilecek isim bir kadın olduğunda insanların nefret için fazla nedene ihtiyaçları olmuyor.