YORUMA AÇIK: JIBARO

Hazinenin zorla alınması, rızanın zorla alınması ya da ataerkillik altında kadınlara yapılan muameleyi ürkütücü bir şekilde hatırlatıyor.

Love Death + Robots üç sezondan oluşan ve her bölümde farklı bir temaya değinen bir antoloji serisi. Eğer izlemediyseniz hemen başlayın, zaten bir kere başladıktan sonra başından kalkmadan bitireceksiniz bence. Ben bugün dizinin final bölümünden bahsedeceğim. Yönetmen ne anlatmak istemiş, ben ne hissettim izlerken…

Yönetmen Alberto Mielgo daha önce The Windshield Wiper adlı kısa animasyon filmiyle de Oscar kazanmış bir isim. Bölümün adı Jibaro. Bölümün incelemelerini okurken internette “Jibaro”nun Porto Rico’da kendi kendilerini idame ettirmek için toprağa ihtiyaç duyan (karşılıklı bir ilişkiden bahsediyoruz burada) çiftçi bir kabilenin adı olduğunu öğrendim.

Bu kısa filmde başrollerimiz sesiyle insanları çılgına çeviren ve vücudunun tamamı mücevherlerle kaplı bir siren ve sağır bir asker. Siren yaşadığı gölün çevresinde orduyu görünce sesiyle ve dans ederek tüm askerleri “deli ediyor” ve herkes sirene doğru koşarken birbirlerini öldürüyorlar, bir kişi hariç: sağır asker. Siren askerin hala yerinde durduğunu ve çığlıklarına rağmen deli olmadığını görünce “etkileniyor” ve askere yaklaşmaya çalışıyor. Yaklaştığında ise askerin sireni bayılttıktan sonra üzerindeki tüm mücevherleri aldığı ve sirenin bedenini suya bıraktığını görüyoruz. Sonrasındaysa asker lanetleniyor ve duymaya başlıyor. Tüm mücevherlerini ve dans etme yeteneğini kaybeden siren korkmuş ve çaresiz halde çığlık atmaya çalışıyor. Belki eskisi kadar güçlü değil ama askeri öylesine yok etmek istiyor ki son bir kez haykırıyor. Artık duyabilen asker de sirene doğru koşarken kendisini öldürüyor.

Yönetmen yaptığı bir röportajda sirenin yaratılışında Hindistan, Kuzey Afrika başta olmak üzere birçok kültürden faydalandığını söylemiş. Aklındaki fikir ise tamamen altın ve mücevherle kaplı bir kadın bedeni olması, arkasında ne olduğunu bilmeyecek hatta merak etmeyecek kadar kör edici bir güzellik yaratmakmış. Ve yönetmen bu animasyonu yaratırken toksik ilişkilerin bir metaforu halinde yapmaya çalışmış anladığım kadarıyla. Birbirine tamamen kendi bencil duyguları yüzünden çekim duyan ve eninde sonunda hem kendilerine hem de karşıdaki insana zarar veren ilişkiler…

Ancak bence bu 17 dakikalık kısa filmden çok daha fazlası çıkarılabilir ve anladığım kadarıyla birçok insan da öyle düşünmüş.

Letterboxd’da kullanıcılardan biri filmi “İspanyol Engizisyonu ve konkistadorlar bilinmeyen bir ülkeyi (muhtemelen başlıktan ve anlamından yola çıkarak Porto Riko) istila ederken, dünyadışı bir şeyle karşılaşırlar. Bir gölün derinliklerinden yükselen büyülü bir tanrıça, evini savunmak için yalnızca sesi ve dansıyla istilacıları katlederek onları durdurur” diye tanımlamış.

Bir diğer kullanıcı da “Bir anda 16. yüzyılda Filipinler'in İspanyollar tarafından kolonileştirildiğini öğrendiğimiz ortaokul günlerine geri döndüm. Bana hatırlattığı şey buydu – yabancı bir kolonizasyonun metaforu; ‘zayıf’ ülkeleri avlayarak, kendi açgözlülükleri ve kazançları için onların hazinelerini ve kültürlerini ellerinden almak. Kan Nehri ise devrimi, yani kolonize edilmiş ülkenin aslında kendisine ait olanı geri almak için ayağa kalkmasını temsil ediyor.”

Sadece bir toksik ilişki portresi olmanın ötesinde Jibaro emperyalizm ve koloniyalizm için de metafor bence de. İnsanlığın doymak bilmez açgözlülüğünün bir tasviri. Ancak bana hatırlattığı bir başka şey de kadın bedeninin (ve genelde kadınla çokça ilişkilendirilen) doğanın sömürüsü oldu. İzlerken başka bir şey düşünemediğimi hatırlıyorum. Sirenin sahip olduğu hazine ve gücün sirenin asker tarafından zorla bayıltılarak alınması, rızanın (consent) zorla alınması ya da alınmaması ve ataerkillik altında kadınlara yapılan muameleyi ürkütücü bir şekilde hatırlatıyor.

Sanatı bu yüzden seviyorum. Bir kısa film milyonlarca insana milyonlarca şey çağrıştırabilir. Dünyaya dair, olup bitene dair bir şeyler söyleme şansı veriyor bize. Hem politik hem estetik. Jibaro (ve dizinin geri kalan bölümleri de) tam böyle bir şey!