'Zeytin Ağacı' İncelemesi

Netflix'te bulunan, 2 sezonluk Türk dizisi Zeytin Ağacı'nın yorumlaması

Başrollerinde Murat Boz, Tuba Büyüküstün, Seda Bakan, Rıza Kocaoğlu, Fırat Tanış ve Füsun Demirel'in oynadığı bu Netflix filmi, atalardan gelen karmanın, ya da yaşanmışlıkların, şu anki yaşamımızı etkilemesini anlatıyor.

Bu karakterlerin, aile dizilimini yapan Zamanla (Fırat Tanış) tanışmasına sebep olan kanser hastası Sevgi'dir (Boncuk Yılmaz).

Onlarca kemoterapi ve ilaçların etkisiz olması onu Zaman'la tanışmaya iter.

Ve mistik spiritüel bir yolculuk başlar..

Sevgi, kanserini yenmek üzere İstanbul'dan Ayvalığa gider, Zaman onu geçmişiyle yüzleştirir. Küçük yaşta gözünün önünde babasının öldürülmesi onda büyük yaralar açmıştır ve bu seansta ortaya çıkar. Bu travma yüzünden annesinin yıllarca kocası rolünü üstlendiği fark eder.

Seansı bitiren Sevgi, doktor arkadaşı Ada'nın (Tuba Büyüküstün) ısrarıyla İstanbul'a kontrole gider. Sonuçlarının temiz olduğunu VE kanseri atlattığı görürler. Sevgi'nin ısrarıyla Leyla ve Ada da ayvalığa gidip seansa girer. Sadece bilime inanan asi doktor Ada, ilk başta saçma bir tiyatro olduğunu düşünür ama geçmek bilmeyen el titremesi onu tedavi olmaya iter.

Ayvalık'a geldiklerinde aslında geçmişin kokularının burda olduğunu fark eder.

10 yıl önce mazileri olan unutamadığı üniversite aşkı Toprak ile karşılaşması birçok şeyi de beraberinde getirir.

Toprak'ı görünce aklı karışan Ada'nın evliliğinde de olaylar olur ve sarsılır.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Filmi yukarıda özetledim şimdi bu verilmek istenen tema hakkında yorumlar yapacağım.

İster inanalım ister inanmayalım geçmişten kopamayız.

Annemizin anneannemizin hatta daha eski atalarımızın yaşadığı çevre ve olaylar, maruz kaldığı durumlar bizi bir şekilde etkiliyor.

En basitinden realistik bir örnek vereyim. Annesinden sevgi ve destek göremeyen bir kadın anneliğin, dişil enerjinin ve bereketin ne olduğunu bilmediği ve öğrenemediği için doğan kızına da bu gereksinimleri gösteremeyip annelik yapamıyor.

Sonuçta birini bilmediği şey hakkında suçlayamayız ama bu demek olmuyor annelik yapılmak zorunda değil diye tabii ki bu yanlıştır.

Burada bahsettiğim şey yaşanılan olayların, kişilerin karakterini ve yaşamını etkiliyor olmasıdır.

Şimdi size bir soru; şu an yaşadığımız kötü olaylar, boşluk hissi ya da mutsuzluk durumunu ya bizden önceki atalarımız yaşamışsa ve biz de günümüzdeki onların aynası ya da dejavusu isek?