2000'ler Estetiğinin Geri Dönüşü

Yakın zamanda yükselişe geçen 2000'ler estetiğinin içeriğini ve popülerliğinin sebeplerini inceliyoruz.


Dünya çapında, yakın tarihimizin en çalkantılı zamanlarını yaşıyoruz. Ekonomi, sağlık, politika ve benzeri alanlarda genç kuşaklar geleceğin her zamankinden daha belirsiz olduğunu düşünüyor ki haklı olduklarını görmek de zor değil. Bütün bu keşmekeşin arasında çocukluğumuzun basitliğine ve tanıdıklığına dönmeye çalışmamız şaşırtıcı sayılabilir mi?

Kültür, halihazırda dairesel bir trend döngüsünü takip eder. Örneğin modada yirmi yılda bir aynı trendlerin yükselişe girdiği görülür, 2010'lu yıllarda 90'ların grunge etkilerini gördüğümüz gibi. Müzik daimi bir şekilde geçmişe atıfta bulunmakta, günümüz müziğinde sıkça 70 ve 80'lerden etkiler görürüz. Sinemanın daha akışkan olduğu söylenebilir, filmler genel bir trendi takip etmiyor olsa da sektörün belirli kısımlarında baskın olan temalar ayırt edilebilir. Fakat bunların hiçbiri günümüzde görülmekte olan 2000'ler dönüşü kadar yoğun olmamıştır, zira bu dönüş tek bir alanda değil kültür sanatın her köşesinde görülmektedir. Gilmore Girls gibi diziler izlenme listelerinin demirbaşı olmaya başlamakla birlikte, düşük bel pantolonlar da tekrar dolaplarımıza girmeye başladı. 2000'lerin modası, film ve dizileri, müzik ve edebiyatında aynı anda görülen yükseliş, özenilen kısmın aslında bu sanat dallarının içeriğinin değil, o eşsiz zaman dilimi olduğu sonucunu çıkartır.

Biraz da ''Neden özellikle 2000ler?'' sorusuna odaklanalım. İlk ve en basit neden, şu an bu trendin aktif katılımcılarının o zamanlarda çocuk olmaları dolayısıyla hissettikleri nostalji faktörüdür. Günümüzün ne kadar stresli ve bilinmez olduğu göz önüne alındığında hangimiz çocukluğumuzun cehaletinin getirdiği rahatlığa dönmek istemez ki? İkinci faktör de 2000 trendlerinin basitliği ve minimalizmi. Çoğunlukla geçmişe dönüp baktığımızda yirmi yıl önce giyilen en renkli ve gösterişli kıyafetleri, en alışılagelmişin dışındaki müzik videolarını hatırlarız ancak anekdotsal bir şekilde bile olsa zamanın trendlerinin günlük hayatı çok yakından taklit ettiğini biliriz. Basite indirgenmiş ve yalın dil dönemin popüler film ve kitaplarında da görülür. Alacakaranlık ve Harry Potter gibi kitap serileri doğaüstü yüzeylerinin altında aslında tema ve konu olarak oldukça alışılagelmiş formülleri takip eder. Sıradan gibi görünen ama bir gün hayatı tam tersine dönen karakter dönemin yetişkinlere yönelik birçok filminde de görülür.

Bunların yanı sıra unutmamamız gereken çok önemli bir diğer medya türü de elbette ki sosyal medya. Günümüzün sosyal medyası ne kadar aşırı doygun ve toksik ise, 2000'lerde sosyal medya yeni yeni çıkıyor olması nedeniyle bir o kadar umut doluydu. MySpace'in yükselişi ve düşüşü, Facebook ve Youtube gibi devlerin ilk adımlarının atılışı hep gözlerimizin önünde gerçekleşti. Eşit derecede korkutucuydu bir yandan da; internetin tam anlamıyla anlayamadığımız bir şey olmasının getirdiği huşu hissi bu yeni medya türüne balıklama dalmamızı sağladı. Günümüzde, sosyal medya açısından da daha eski medya türlerinde gördüğümüz döngüyü tecrübe etmeye başladık. Sosyal medya siteleri popülerleştikçe ve yaşça daha büyük kullanıcılar tarafından da kullanılmaya başlandıkça, gençler bir sonraki uygulamanın veya web sitesinin peşine düşüyor. Facebook şu an babaannelerimizin kullandığı bir uygulama gibi düşünülüyor. Bir zamanlar yeni ve havalı olan Instagram'da artık annelerimizin de hesabı var. TikTok en yeni ve en gözde sosyal medya olmasına rağmen, onun raf ömrü ne kadar olacak diye düşünmeden edemiyorum.

Kısaca, yirmi yıl öncesinin Z jenerasyonu içindeki popülerliği kimseyi çok şaşırtmamalı. Gerek hissettirdiği nostalji gerek çocuksu renkleri ile gürümüzün stresli hayatına derman olan bir estetikten bahsediyoruz. Tabii ki sorunlarımıza gerçek anlamda çözüm olmaz, bir pop punk albümünün küresel ısınmayı durdurmasını bekleyemeyiz ancak günlük yaşantımızda daha iyi hissedebilmek için gerekli olan sıcaklık hissini sağlar.