2008 Mortgage Krizi|Küresel Ekonomik Kriz
Dünyada böyle büyük çaplı sadece bir tane buhran mı yaşanmıştır?
1929 Büyük Buhranı, dünyadaki en büyük ekonomik kriz olarak karşımıza çıkar. Peki, dünyada böyle büyük çaplı sadece bir tane buhran mı yaşanmıştır? Elbette birçok ekonomik kriz yaşanmıştır. Ancak 1929 Buhranı'nı takip eden en büyük krizlerden biri olarak 2008 Mortgage Krizi'ni göstermek yanlış olmaz.Bu yazımda gelin sizinle sürekli kulaklara çalınan yakın tarihte yaşanan 2008 ekonomik krizini konuşalım.Kriz, Amerika Birleşik Devletleri'nde başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan bir süreç izledi. Bu süreç, "teğet geçti" denilen ülkeleri bile etkileyerek ekonomik anlamda daralttı. Peki, kriz nereden çıktı? Nasıl gelişti? Nedenleri ne oldu? Sonuçları ve etkileri nelerdi? Şimdi bunlara bakalım.
Amerika Birleşik Devletleri'nde bankalar, kredi notu düşük olan, geçimini sağlamakta zorlanan ve krediyi geri ödeme kapasitesi belirsiz olan kişilere yüksek faiz oranlarıyla mortgage kredileri vermeye başladılar ve bu krediler ülke genelinde hızla yayılmaya başladı. Bankalar, 2000'lerin başında başlayan konut değerinin yükselmesine karşı, konut değerlerinin her yıl artacağına inanıyordu. Bununla birlikte hem kendileri hem de yatırımcılar, riskli yatırımlara yönelmeye başladılar. Bankalar, konut fiyatlarının sürekli artacağına olan inançla mortgage kredilerini vermekte bir sakınca görmediler. Özellikle krediyi geri ödeme kapasitesi düşük olan kişilere bu kredileri dağıtmak oldukça riskli olmasına rağmen, bankalar buna devam ettiler. Çünkü bankalar, ev fiyatlarının sürekli artacağına inandıkları için, krediyi alan insanlar ödeyememeleri durumunda evi satıp kredilerini ödeyebileceklerini düşündüler.Bankalar hızlarını alamayıp, verdikleri mortgage kredilerini menkul kıymetlere dönüştürerek likit bir varlık haline getirdiler ve bu varlıkları piyasada satışa sundular. Piyasada satışa sunulan bu menkul kıymetlerin yatırımcı çekmesi için, insanların veya diğer kuruluşların, şirketlerin ya da yatırımcıların bu varlıklar hakkında olumlu yorumlar yapması gerekiyordu. Piyasada bir anda büyük bir güç haline gelen bu bankalar, haklı olarak yeterince denetlenmediler. Bazı derecelendirme kuruluşları, örneğin Moody’s, Standard & Poor’s ve Fitch,gerçekte taşıdığı riskleri tam olarak yansıtmayan bu menkul kıymetler "haksız şekilde yüksek notlar" vererek, yatırımcıların bu ürünlere güvenmesini sağladılar. Bunun sonucunda bu menkul kıymetler, dünya genelinde yüksek notlarla ve olumlu yorumlarla finansal kuruluşlar ve yatırımcılar tarafından yoğun şekilde alınıp satıldı. Bu menkul kıymetlerin değeri, kredi ödemelerinin riskine bağlıydı. Krediler geri ödenmeliydi ki risk ortadan kalksın.
Bankaların ve yatırımcıların sahip oldukları varlıkların değeri arttıkça, yüzlerinde gülen bir ifade vardı. Ancak 2007'de konut fiyatlarının aniden düşmesiyle bu yüzler hızla soldu. Düşen konut fiyatları karşısında mortgage sahipleri borçlarını ödeyemez hale geldiler. Başlangıçta, kredilerini ödeyemeyen kişilerin evlerini satarak borçlarını ödeyebileceği düşünülmüştü. Ancak ev fiyatlarının düşmesiyle, alınan evlerin değeri kredilerin altında kalmaya başladı. Bu durumda, borç sahipleri evlerini satarak kredilerini ödeyemediler, çünkü konut fiyatları, kredi miktarını karşılayamıyordu. Bu sebeple, mortgage sahipleri, borçlarını ödemek yerine evlerini terk etmeye başladılar. Sonuç olarak, piyasada hem düşük fiyatlı konutlar hem de ödenmeyen borçlar kaldı.Mortgage kredilerinden türetilen finansal araçlar dünya genelinde yatırımcılar arasında hızla yayıldığı için, bu kredilerin ödenmemesi büyük bir domino etkisi yarattı. Kredilerin geri ödenmemesi, finansal kurumların mali yapısını sarstı ve dünya genelinde yatırımcıların büyük kayıplar yaşamasına neden oldu. Amerika Birleşik Devletlerinde krizin sonucu olarak birçok büyük Amerikan bankası, mortgage kredileri ve bu kredilerden türetilen menkul kıymetlerin değer kaybetmesi nedeniyle büyük finansal kayıplara uğradı. Lehman Brothers iflas etti (2008), Bear Stearns ve Merrill Lynch gibi bankalar ise başka büyük finansal kurumlar tarafından satın alındı. Bu durum, devletin büyük bir müdahalesini gerektirdi. ABD hükümeti, TARP (Troubled Asset Relief Program) gibi kurtarma paketleri hazırlayarak bankaları ve diğer finansal kurumları kurtarmaya çalıştı.
Mortgage ödemelerinin artması ve konut piyasasındaki çöküş, pek çok Amerikalının evlerinden olmasına ve büyük bir işsizlik dalgasına yol açtı. Konut sektöründeki daralma, inşaat sektöründen bağlı diğer iş kollarını da olumsuz etkiledi. 2008'de ABD işsizlik oranı %10’a kadar yükseldi ve ekonomik büyüme uzun süre zayıf kaldı.ABD’nin ekonomisindeki daralma, dünya ekonomisini de olumsuz etkiledi. Küresel ticaret daraldı, yatırımcı güveni azaldı ve pek çok ülke ekonomik durgunluk yaşadı. 2008 ve 2009 yıllarında, birçok gelişmiş ülke resesyon ile karşı karşıya kaldı.Özellikle İrlanda ve İspanya’da, bankaların büyük zararlara uğraması ve konut balonlarının patlaması, borç krizlerine yol açtı. Yunanistan'da ise devlet borçlarının artması, büyük bir mali krize neden oldu. Avrupa Merkez Bankası ve IMF, bu ülkelerin ekonomik istikrarını sağlamak için çeşitli kurtarma programları uygulamak zorunda kaldı.Küresel ekonomik durgunluk, ticaret hacmini ciddi şekilde daralttı. Küresel tedarik zincirlerinde aksamalar yaşandı ve gelişen ülkelerdeki birçok ihracatçı, talep azalması nedeniyle ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kaldı.
Krizin ardından finansal sistemin daha şeffaf ve düzenli olmasını sağlamak amacıyla pek çok ülke yeni düzenlemeler getirdi. ABD’de, Dodd-Frank Wall Street Reform and Consumer Protection Act gibi yasalar çıkarıldı. Bu düzenlemeler, büyük bankaların daha fazla denetim altına alınmasını ve daha sıkı sermaye gereksinimlerinin getirilmesini içeriyordu.Krizden sonra, finansal ürünlerin ve türev araçların (örneğin mortgage destekli menkul kıymetler) daha dikkatli bir şekilde değerlendirilmeye başlanması gerektiği anlaşıldı. Derecelendirme kuruluşlarının, riskleri tam olarak yansıtmayan derecelendirmeler yapmasının etkisiyle finansal sistemdeki güven kaybı büyük oldu. Bu nedenle finansal ürünler daha dikkatli denetlenmeye başlandı. Bu kriz Türkiye'yi teğet geçmesine rağmen 2009 yılında Türkiye ekonomisi bile %4 daraldı. Bu ekonomik kriz küresel bir şekilde tüm ülkeleri etkiledi ve piyasaları darmaduman etti.
Umarım bu yazımda kulağımıza çalınan bu krizin ne olduğu konusunda bilgi verebilmişimdir. Değerli Haydar Hocama da beni bu kriz hakkında bilgilendirmelerinden ve öğretilerinden dolayı teşekkürlerimi iletiyorum.