8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün tarihçesine kısa bir bakış ve kendime ait düşünceler.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün tarihçesi 1857'lere dayanıyor. 8 Mart 1857'de Amerika'daki bir teksil fabrikasında 40.000 kadın dokuma işçisinin grevi sonucu polis eylem yapanlara müdehale etti. Polislerin işçileri fabrikaya kitlemesi,ve fabrikada çıkan yangın sonucu 129 kadın işçi hayatını kaybetti. [1] Bu olayın anısına Kadınlar Günü ilk kez 1909 yılında kutlandı. 26-27 Ağustos 1910 yılında düzenlenen konferansta Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması önerisini getirdi. Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1975 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kutlanılmaya başlandı ve Birleşmiş Milletlerin 1977'de aldığı karar doğrultusunda üye ülkeler yıl kendi geleneklerine uygun bir günü Uluslararası Kadın Hakları ve Uluslararası Barış günü ilan etmeye davet edildi. Türkiye'de Dünya Emekçi Kadınlar Günü 1921 yılından beri kutlanmaktadır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, tüm kadınları toplumda konulan çalışan, anne, ev hanımı vb. sıfatlardan arındırarak kadınların, hayata kattıkları türlü türlü emeklerini, sosyal, siyasi ve ekonomik alanlardaki başarılarını , sahip oldukları hakları ve özgürlükleri kutladıkları özel ve anlamlı birgün. Kadınların tarihboyunca insan haklarının getirdiklerinden uzak yaşayışlarında eşitlik, özgürlük ve adalet arayışlarına şahit oluyoruz. Bu durumun hala günümüzde de süregelen bir mücadele olduğunu düşünüyorum çünkü hala belirli kalıplarla sınırlandırılan bir kadın figürü yansıtılıyor. Geçmişte ve günümüzde de bazı ülkelerde kız çocuklarının eğitim haklarının sınırlandırılması, kadınların çalışma alanının dar olması gibi ekonomi ve eğitim alanlarından tutun özgürce dışarı çıkma, evlenme vb. sosyal konular da olmak üzere birçok alanda kadınlar ayrımcılık ve zorbalık görmüş durumda. Günümüzde bu ayrımcılık ve zorbalık çeşitli yasalarla sınırlandılmış olsa da hala önem taşıyan bir problem.
Birçok konuda toplum tarafından ezilen kadının, çalışan olup iş yerinde yersiz mobinge uğraması, ev hanımı olarak nitelendirilen bir kadının 'Sen bu ev için ne yapıyorsun ki?' sorusuyla karşılaşması ya da çalışan bir annenin 'Çocukları dışında her şeyle ilgileniyor.' dedikodularına mağruz kalması ve toplumda türlü türlü sıfatlarla nitelendirilen kadınlar için ayrımcı sözler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi her türlü emeğin değerli olduğunu hatırlatan bir günün ne kadar önemli olduğunun farkına vardırıyor. Tarihçesine baktığımızda kadın işçilere yapılan ayrımcılıklar ve şiddet sonrası çıkan bu günde yılın tek bir günün değil herhangi bir anda da her kadının verdiği emeğin değerinin ve kadınların değerlerinin takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir ülkenin kendini geliştirebilmesi için her kesime her cinsiyete insan hakları çerçevesinde aynı değerin verilmesi gerektiğini düşünüyorum bu bilinçle yaşayan toplumda; ekonomik olarak özgür olabilen, kendini sınırlandırmadan, belirli kalıplara sokmadan, toplumdan dışlanmış hissetmeden ve şiddetten korkmadan toplum içinde varolabilen kadınların olması toplumun kendini geliştirebilmesi için çok önemli.