Agatha'yı Türkiye'ye Tanıtan Çevirmen: Gönül Suveren
Ömrünü çeviriye adamış başarılı çevirmen Gönül Suvereni ve kendisinin Agatha Christie çevirilerini beraber tanıyalım.
Agatha Christie polisiye türünde yazdığı romanlarıyla dünyaca üne kavuşmuş bir yazardır. Öyle ki Christie’nin kaleme aldığı dedektif “Hercule Poirot” üzerinden birçok dizi ve film yapılmış, Christie için fan sayfaları ve Christie’nin kitaplarını tartışmak üzere bloglar kurulmuştur. İşte bu başarılı yazarın dünyaya ün salmış romanlarını Türk kültürü ile tanıştıran çevirmen de Gönül Suveren olmuştur. Gönül Suveren ülkemizde adı en çok bilinen ve en üretken kadın çevirmenlerden biri. Kendisi önce Ankara TED Koleji'nde ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi bölümünde eğitim görmüştür. Kız kardeşi Gülten Suveren de kendisi ile aynı eğitimleri almış başarılı ve üretken bir çevirmendir. Gönül ve Gülten Suveren kardeşler 50’li yıllardan itibaren çeviri dünyasında aktif rol oynamışlardır.
Gönül Suveren’in yaptığı ilk Agatha Christie çevirisi 1962 yılında Akba Yayınevi'nden çıkan Briç Masası Cinayeti (Cards on the Table) adlı romandır. 1966 yılına kadar çeşitli yayınevlerinde Gönül Suveren’e ait dört Agatha Christie çevirisi daha yayınlanmıştır. 1966 yılında Suveren’in Ölüm Oyunu (Evil Under The Sun) çevirisi ilk defa Altın Kitaplar yayınevinde basılmış ve bundan sonra Christie’nin bütün Gönül Suveren çevirileri Altın Kitaplar'dan çıkmıştır. Tabii ki günümüzde Christie çevirisi yapan başka çevirmenler var hatta Gönül Suveren’in çevirdiği kitapların birçoğu tekrar çevrildi. Fakat Türk okuyucu Agatha Christie’nin eserlerinin hepsini ilk defa Gönül Suveren çevirileriyle tanımış oldu.
Gönül Suveren’in çevirileri birçok açıdan ilginç ögeler içerir. Örneğin Suveren’in herhangi bir Christie çevirisinin ilk kısmına bakacak olursanız üç başlık görürsünüz; karakter tanıtımı, romandaki dedektifin cevaplaması gereken sorular ve ipuçları. Bu şemayı aslında Gönül Suveren kendisi eklemiştir ve bu şema orijinal (erek) metinde bulunmaz. Ayrıca dikkatli bakılacak olursa Suveren çevirileri erek metne kıyasla gözle görülür şekilde daha kısadır. Kitapların çoğunda kısaltmalar ve tıraşlamalar vardır. Bunun haricinde eserlerin ismi çevrilirken orijinal isimden büyük ölçüde uzaklaştığı görülür.
Bunlardan bahsediyorum çünkü Gönül Suveren’in çeviri yaptığı zamanlardaki çeviri ortamına ve bu ortamda yaşadıklarına değinmek istiyorum. Örneğin kısaltma ve tıraşlama olaylarına bakacak olursak bunun temel sebeplerinden biri kâğıt kıtlığı. Kâğıt pahalı olduğu için yayınevleri çevirilerin forma sayısını azaltıyor. Çeviriler için telif hakkı meselesi olmaması da forma azaltmalarını kolaylaştırıyor. Gönül Suveren de romanın ana gidişatına zarar vermeden çevirisini yapıp Türk okuyucusuna sunuyor. Hatta bu kısaltma ve tıraşlamalar yüzünden Roger Ackroyd Cinayeti kitabının çevirisi ağır bir şekilde eleştiriliyor ve bu eleştirinin sonucunda kitaplar toplatılıp tekrar çevriliyor. Suveren’in kendi eklemiş olduğu şema ve kitap isimlerine bakacak olursak da aslında bu çevirilerin o zamanların Türk okuyucusunun isteklerine ve ilgilerine hitap edecek şekilde yapılmış olduğunu görebiliyoruz.
Bugün farklı yayınlardan ve farklı çevirmenlerin elinden Agatha Christie çevirileri sürekli basılmaktadır. Tabii ki bu yeni çevirilerin sebebi dilin ve kültürün, bununla birlikte okuyucu beklentisinin sürekli değişmesidir.
Yazımı bitirmeden önce Gönül Suveren’e bize bıraktığı çeviriler için teşekkür ederim. Ayrıca Gönül Suveren ile ilgili bu kadar çok bilgi edinmemi sağlayan Şehnaz Tahir Gürçağlar’ın derlemiş olduğu Kelimelerin Kıyısında: Türkiye’de Kadın Çevirmenler kitabını da herkese tavsiye ederim.