Ahlaki Düşünce Deneyleri: Tren Rayı Problemi ve Ötesi

Etik, vermesi zor kararlar, Tren Rayı Problemi (Trolley Problem) ve The Good Place'de konunun nasıl ele alındığına bakalım.

Etik, insan davranışlarının doğru ve yanlış yönlerini inceleyen bir felsefe dalıdır. Bu alandaki tartışmalar, özellikle zor kararlar karşısında daha belirgin hale gelir. Bu tür tartışmaların en bilinen örneklerinden biri "Tren Rayı Problemi"dir. Bu problem, bireylerin ahlaki kararlarını ve bu kararların arkasındaki gerekçeleri anlamak için kullanılır.

Tren Rayı Problemi Nedir?

Tren Rayı Problemi (Trolley Problem), ilk kez İngiliz filozof Philippa Foot tarafından 1967'de ortaya atılmıştır. Problem şöyle özetlenebilir: Kontrolden çıkmış bir tren, üzerinde beş işçinin çalıştığı bir raya doğru hızla ilerlemektedir. Yanınızda bir makas kolu var ve bu kolu çekerseniz tren başka bir raya yönelir. Ancak bu diğer rayda tek bir işçi çalışmaktadır. Şimdi, kolu çekip treni yönlendirirseniz bir kişiyi öldüreceksiniz, ama beş kişinin hayatını kurtaracaksınız. Çekmezseniz, beş kişi ölecek ama bir kişi hayatta kalacak.

Faydacı bir kişi, en fazla sayıda insan için en büyük mutluluğu sağlamayı amaçlar. Bu bakış açısına göre, beş kişinin hayatını kurtarmak için bir kişiyi feda etmek doğru bir eylem olarak görülebilir. Faydacılar için toplam fayda maksimizasyonu esastır, bu nedenle bu senaryoda kolu çekmek en doğru karar olarak değerlendirilebilir.

Deontoloji, eylemlerin sonuçlarından ziyade, eylemin kendisinin ahlaki doğru veya yanlış olup olmadığını değerlendirir. Alman filozof Immanuel Kant’ın teorilerine dayanan bu yaklaşımda, bir kişiyi bile bile öldürmek yanlış bir eylemdir. Bu nedenle, kolu çekmek ahlaksız olarak değerlendirilebilir. Deontologlar için ahlaki kurallar ve görevler, sonuçlardan daha önemlidir. Bu durumda, kolu çekmemek daha doğru bir karar olarak görülebilir.

Aristoteles’in geliştirdiği erdem etiği  perspektifinden bakıldığında, dürüstlük, cesaret, adalet gibi erdemlerin nasıl dengeleneceği önem kazanır. Kişi, bu erdemleri göz önünde bulundurarak en doğru kararı vermeye çalışır.

The Good Place Dizisinde Tren Rayı Probleminin İşlenişi

"The Good Place", Michael Schur tarafından yaratılan ve etik, ahlak ve felsefi sorular üzerine yoğunlaşan bir komedi dizisidir. Dizinin birçok bölümünde, çeşitli etik problemler ve teoriler ele alınır. Tren Rayı Problemi de bu temalardan biridir ve dizide önemli bir yer tutar.


Dizinin 2. sezonunda, ana karakterlerden Michael (bir iblis), insan ahlakı hakkında daha fazla bilgi edinmek için etik dersleri almaya başlar. Bu süreçte, Chidi Anagonye (bir etik profesörü) ona çeşitli etik teorileri ve problemleri öğretir. Tren Rayı Problemi, Michael’ın ahlaki kavramları anlamaya çalıştığı bu süreçte karşılaştığı temel problemlerden biridir.

Dizide, Tren Rayı Problemi somut bir deney olarak tasvir edilir. Michael, Chidi ve diğer karakterler, bu problemi sanal bir ortamda çözmeye çalışırlar. Bu ortamda, karakterler gerçekten bir treni yönlendirme ve bir veya daha fazla kişinin hayatını kurtarma kararını vermek zorunda kalırlar.

Michael, etik kuralları anlamakta ve uygulamakta zorlanır. İlk başta, problem karşısında ne yapması gerektiği konusunda kararsız kalır. Tren Rayı Problemi, Michael’ın ahlaki karar verme sürecindeki zorluklarını ve bu süreçteki gelişimini gösterir. Michael, bu problem aracılığıyla, ahlaki kararların ne kadar karmaşık ve zorlayıcı olabileceğini anlar.

Chidi, Michael’a etik teorileri öğretirken, Tren Rayı Problemi’ni kullanarak faydacılık, deontoloji ve erdem etiği gibi farklı yaklaşımları açıklar. Chidi’nin rehberliği, Michael’ın bu farklı etik perspektifleri anlamasına ve uygulamasına yardımcı olur. Bu durum, izleyicilere de etik teorilerin pratikte nasıl çalıştığını gösterir.

Problemin Derinlemesine İncelenmesi

Dizinin ilerleyen bölümlerinde, Tren Rayı Problemi farklı açılardan tekrar ele alınır. Örneğin, bir karakterin kişisel bağları veya duygusal durumları, karar verme sürecini nasıl etkiler? Bu tür detaylar, etik problemlerinin ne kadar çok yönlü olduğunu ve kişisel faktörlerin ahlaki kararlar üzerindeki etkisini vurgular.

"The Good Place", Tren Rayı Problemi'ni ve diğer etik sorunları eğlenceli ve düşündürücü bir şekilde ele alarak, izleyicilere ahlak ve etik konusunda derinlemesine düşünme fırsatı sunar. Michael’ın bu problemle karşılaşması ve çözüm arayışı, karakter gelişimini ve dizinin genel temasını zenginleştirir. Tren Rayı Problemi’nin işlenişi, dizinin felsefi derinliğini artırırken, izleyicilere de kendi ahlaki değerlerini sorgulama şansı verir.

Peki ben olsaydım ne yapardım?

Kendi ahlaki değerlerim ve etik penceresinden kolu çekmemenin doğru olduğunu düşünmekle beraber tıpkı The Good Place’deki canlandırma gibi kendimi o konumda hayal ederken, eğer bir kişiyi bile kurtarma şansım varsa burada tek kişinin olduğu yere treni yönlendirecek şekilde kolu çekerdim diyebilirim. O an, karar anında, kurtarılmayı bekleyen hayatların yükü omuzlarımdayken eylemsizlik teoride erdemli yol gibi de gelse hatta hiçbir hayatın diğerinden üstün olmadığını da düşünsem bunu yapardım. Hiçbir şey yapmamaktansa bu yolu seçmek bana etik geliyor, aslında tıpkı oy vermek gibi. İki seçenek arasında kalmışken, birinin diğerine nazaran daha doğru bir seçim olduğunu düşünerek oy vermeye gitmek. Oy kullanmamak da bir seçenek tıpkı kolu oynatmayı seçmemek gibi. Ama bu nasıl kazanılmış ve verilmiş bir haksa kolu çekme hakkı da öyle. Raylarda değiliz, beş kişiyi kurtarabiliriz evet farkındayım birini de ölüme itiyoruz ama doğru şeyi yapmak mıdır asıl etik olan yoksa doğru olduğuna inandığın şeyi yapmak mıdır?