AI ile Yaşamak: Günlük Hayatımızda Kurduğumuz İlişki
Bir zamanlar bilim kurgu senaryolarının parçası olan yapay zeka, artık sabah kahvemiz kadar günlük bir alışkanlık
Bir zamanlar birçok bilimkurgu film ve kısa hikayeye konu olmuş bu teknoloji günümüzde hepimiz tarafından sürekli kullanılan bir arkadaşa dönüştü.Ama farkında mıyız gerçekten? ChatGPT’den MidJourney’e, Copilot’tan Spotify önerilerine kadar... Her sabah gözümüzü açar açmaz bizi karşılayan o sessiz “yardımcılar” artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası.
Sabah rutinimizde: Alarmın çalmasından kahveye kadar hayatımızın çokça içinde
Sabah alarmını erteledin mi? Siri yaptı. Kahveni hangi saatte içtiğini tahmin eden uygulama seni şaşırttı mı? O da AI. Spotify, ruh haline göre müzik listesi öneriyor; TikTok, ruh halini sen daha fark etmeden anlıyor. Peki ya bu “anlayan” sistemlere karşı nasıl bir bağ kuruyoruz?
ChatGPT ile Sohbet Etmek: Bilgi mi, Terapi mi?
Eskiden bilgi ararken Google’a danışırdık. Şimdi ChatGPT’ye “bana önerilerde bulun” diyoruz. Yapay zekaya aşk acımızı anlatıyoruz, iş görüşmesine hazırlık yapıyoruz, hatta bazen sırf yalnız kalmamak için ona yazıyoruz.
Bu bir teknoloji mi yoksa yeni bir ilişki biçimi mi?
İnsana Artık Gerek Var Mı?
Microsoft’un Copilot’u Word’de yazı yazmana yardım ediyor, Excel’de formül tamamlıyor, Teams toplantılarını özetliyor. İş dünyasında üretkenlik artarken, bazı sorular da beraberinde geliyor:
- İnsan olmadan üretim yapılabilir mi?
- Bilginin değeri, hızıyla mı ölçülür?
- Yaratıcılık sadece hızlı olmak mıdır?
Yapay zeka artık sadece bir araç değil, bizimle konuşan, bizi yönlendiren, bizi tanıyan bir ‘şey’. Ama bu ‘şey’in sınırlarını ne kadar belirliyoruz, ne kadar onun çizdiği sınırlarda yaşıyoruz?
“AI ile yaşamak”, bir kolaylık değil sadece — bir dönüşüm. Belki de hayatımızda ilk kez teknolojiye bu kadar “duygusal” yaklaşıyoruz. Ve bu ilişkiyi yönetmeyi öğrenmek, önümüzdeki yıllarda hepimizin yeni sorumluluğu olacak.