Alışıldık Ülkelerden Alışılmadık Kültürler
Ya bütün ülkeler aynı kültüre sahip olsaydı? Bu size ilgi çekici gelir miydi?
Antropolog Cristina De Rossi kültürü “Kültür dinimizi, yiyeceğimizi, neyi, nasıl giydiğimizi, dilimizi, evliliğimizi, müziğimizi, neyin doğru neyin yanlış olduğuna inandığımızı, masaya nasıl oturduğumuzu, misafirlerimizi nasıl karşıladığımızı, sevdiklerimize nasıl davrandığımızı ve bunlar gibi milyonlarca şeyi kapsar.” diyerek tanımlıyor.
Kültürü oluşturan bu kadar fazla öge varken ve kültür bölgeden bölgeye bile değişkenlik gösterirken yüzlerce ülkenin de aynı kültüre sahip olmasını bekleyemeyiz. Ya bütün ülkeler aynı kültüre sahip olsaydı? Bu size ilgi çekici gelir miydi? Muhtemelen cevabınız hayır olurdu. Bir kültürün bize ilginç gelmesinin nedeni içinde doğup büyüdüğümüz kültürden farklı olmasıdır. Ülkeleri temelde birbirinden farklı kılan şey onların kültürleridir. Bildiğimiz üzere her ülkenin farklı kültürel aktiviteleri ve ritüelleri vardır. Bunlardan bazılarını sizlerle paylaşacağım.
1) El Salto del Colacho
İlk örneğimiz İspanya’dan geliyor:El Salto del Colacho ya da bizim bildiğimiz adıyla Bebek üzerinden atlama festivali. Her yıl Corpus Christi Bayramı’ndan sonraki pazar günü, İspanya’nın Castrillo de Murcia köyünde gerçekleştirilen bu festivalde erkekler şeytan kostümü giyerek yerde yatan bebeklerin üzerinden atlarlar. Köy halkının inanışına göre bu şekilde bebeklerin günahlarından arınacakları düşünülüyor. Tarihi 1620’li yıllara kadar uzanan bu festival iyiliğin kötülüğe karşı zaferini temsil eden Katolik ve Pagan ritüellerinin bir karışımı olduğuna inanılıyor. Kökeni hakkında tam olarak kesin bir bilgi olmasa da bazı tarihçiler bunun doğurganlık festivali olarak başlamış olabileceğini düşünüyor.
2) Famadihana
Madagaskar’da Malagasi kabilesi tarafından genellikle yedi yılda bir gerçekleştirilen bu festival size biraz garip gelebilir. Çünkü bu festivalde kabile üyeleri ölen yakınlarını mezardan çıkarıp onları yeni bir beze sardıktan sonra müzik eşliğinde cesetlerle mezarların etrafında dans ediyorlar.
3) Tarçın Dökme
Bu sefer ki ise bir Danimarka geleneği. Bu geleneğin dünyayı dolaşırken gittikleri yerlerde kaldıkları kısa sürede birisiyle tanışıp yuva kurabilme şansına sahip olamayan Danimarkalı baharat tüccarlarından bugüne aktarıldığı düşünülüyor.
Danimarka, 25 yaşında hala bekar olan insanların üzerine tarçın dökmek gibi enteresan bir geleneğe sahip. 25 yaşına giren bekar bir kişinin doğum gününde arkadaşları tarafından bir nevi tarçın banyosuna maruz kalması hala devam eden yaygın bir gelenek. Bu geleneğe bakınca, 25 yaşına gelmiş insanlar evlenmediği için yargılanıyormuş gibi düşünülebilir. Fakat Danimarka’da durumlar hiç de öyle değil. Erkeklerin ortalama evlenme yaşının 34.5, kadınlarınkinin ise 32 olduğu göz önüne alındığında bunun sadece yıllardır devam eden eğlenceli bir gelenek olduğu net olarak anlaşılıyor.