Anadolu'da tasavvuf akımının ve Türkçe şiirin öncüsü: Yunus Emre

Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur...

Yunus Emre, tasavvufî Türk edebiyatının önemli temsilcilerindendir. 13.yüzyılın ortalarından 14.yüzyılın başlarına kadar Anadolu’da yaşamıştır. Yunus’un yaşadığı dönemde Türk kültürü hem bunalım hem de yeni bir oluşum içindedir. Bu oluşum döneminde tasavvufun çok etkisi olmuştur. Bundan dolayıdır ki bu dönem ve diğer dönemler için Yunus’un yeri çok önemlidir.

Yunus Emre, Taptuk Emre dergâhında yetişmiştir. Taptuk Emre’nin düşüncelerini yaymak için Anadolu’yu dolaşmıştır. İslami ve insani bir tasavvuf anlayışına sahiptir. Şiirleri İslami değerlere sadıktır. Şiirlerinde ölçü olarak aruzu da kullanmış fakat asıl tercihini, millî ölçümüz olan hece ölçüsünden yana yapmıştır. Dili yalın bir Türkçe değildir. Zaman zaman Arapça ve Farsça tamlamalar da kullanmıştır. Mevlânâ’nın Farsça iletilerini benzer şekilde Türkçe olarak söylemiş ve söyletmiştir. Orta Asya Türk tasavvuf geleneği ile İslam tasavvuf geleneğini birleştirmiş, Ahmed Yesevi ile İbranü’l-Arabi’nin düşüncelerini harmanlamıştır. Bir aydın olarak ise halkından asla kopmamış, onlara anladıkları dil ve üslupla hitap etmiştir.

Yunus Emre, milliyetçi ve hümanist görüşler tarafından sahiplenilmiştir. Aynı zamanda Alevi görüşçe de benimsenmiştir. Fakat böyle bir şey olması mümkün bile değildir. Çünkü o dönemde Alevilik yoktur. Yunus, dünyaya önem vermemek gerektiğini ve dünyayı sevmenin kendisi için utanç verici olduğunu söyler. Onun dünyaya bakışı ve din anlayışıyla şiirleri arasındaki ilişki birbirlerini tamamlayıcıdır. Tasavvuf anlayışı, Kur’an ve Sünnet’e dayanır. Yunus, şiirlerinde şairliğini değil Hak yolunda olduğunu ispatlar. Yunus’a göre yaratılmış olan her şeyi Yaratandan ötürü sevmek esastır. Yunus Emre’ye göre tüm yaratılmış şeyler bizi doğrudan doğruya Allah’a ve O’nun aşkına götürür. Bütün şiirlerinde aşkın, dünyada ve ilahi boyuttaki rolünü dile getirir.

Yunus, düşünceleri ile Türk edebiyatının bütün tarzlarında etkili olmuştur. Ulusal ve milli gibi kavramlar kullanmış bundan dolayı da yaşadığı zamanda milli birliğin kurucu bir figürü olarak nitelendirilmiştir. Yunus Emre övülürken diğer divan şairleri samimiyetsiz bulunur ve eleştirilir. Fakat Yunus içten ve samimidir. Onun şiirlerini bu denli sevmemizin en önemli sebebi, her dönemde ortaya çıkan insanın sevincini, kederini coşku içinde, yapmacıklıktan uzak bir şekilde dile getirmesidir.

Yunus’un düşünce dünyasındaki en önemli kavram şüphesiz ki insan sevgisidir.

O, çağını aşmış, kâmil bir insandır. İnsanları her zaman birliğe, barışa çağırmış, sevmeyi ve sevilmeyi aşılamıştır. Gönlü aşk ile doludur ve bu yüzden de halkı çok sever. Sık sık dünyanın geçiciliğini hatırlatır. Dünya hayatı kısadır, insan ebedî olarak burada kalmayacaktır. Yunus Emre’nin ölümü üzerine Divan’ının sonunda fikir sahibi oluruz. M.1320 dolaylarında öldüğüne ulaşırız. Yunus’u çok seven Anadolu halkı, onu her bölgede kendine mal etmek istemiştir.