Aristoteles ve Platon’un Siyaseti
Felsefenin öncülleri Aristoteles ve Platon'un siyaset üzerindeki bakıç açılarına dair kısa bir derleme.
Aristoteles soylu bir aileden gelmişti ve Platon’un öğrencisiydi. Aristo için bir toplumda ortak iyi en önemli unsurdu ve insanı, zoon politikon olarak tanımladı. Platon insanların yaşamını idame ettirebilmesi için grup hâlinde var olması gerektiğini ileri sürdü. Fakat Aristo için insanoğlu yaşayıp hayatta kalmanın ötesinde iyi bir hayat da sürmek ister ve bunu mutluluk ışığında gerçekleştirmeyi hedefler. İçimizde doğamız gereği Lagos vardır. Bu kavram bilgeliği, konuşmayı içinde barındırır ve biz bunu geliştirmekle yükümlüyüz. Tabii ki bunu sadece Polis içinde gerçekleştirmek mümkündür.
Polis; devlet, kent ve yaşam biçimi bütünüdür ve insanlar yaşamını burada sürdüren hayvanlardır. Daha önceden de bahsettiğimiz gibi ortak iyi bireysel olarak sağlanan iyiden önce gelir ve polis, diğer insanların katılmasıyla varlığını devam ettiren bir unsurdur. Ortak iyi ışığında polis, gruplardan ve aileden de önde gelir. Konuşma kabiliyeti, doğruyu yanlışı birbirinden ayırır. Siyaset toplumdaki iyiyi kötüyü birbirinden ayırma pozisyonuna gelir.
Platon ise Athena’da zengin aristokrat bir ailede doğdu. Çok uzun süre yaşadığı için çeşitli olaylara tanık oldu ve ayrıca kendisi Sokrates’in öğrencisiydi. Öğretmeninin ölümü onu oldukça derinden etkilemekle birlikte hayattaki görüşlerini de şekillendirdi. Demokrasiyi sevmiyordu çünkü ona göre Sokrates’in ölüm sebebi buydu. Platon, mükemmel toplum ve devlet arayışındaydı. Protagoras diyaloğu ışığında insanın yaratılışıyla ilgili efsaneden bahseder.
Prometeus ve Epimeteus isimli iki kardeş Zeus tarafından canlıların yaşamını sürdürebilmesini sağlamak için görevlendirildi. Epimeteus, bazılarına hız bazılarına kuvvet gibi çeşitli özellikler vererek onların yaşamlarını sürdürebilmelerini sağladı. Prometeus kardeşini ziyarete geldiği zaman bir tuhaflık olduğu sezdi çünkü kardeşi insanlara hiçbir özellik vermemişti. Bu yüzden hemen harekete geçti ve Hephaistos’tan ateşi Minerva’dan da aklı çalıp insanlara verdi fakat bir sorun vardı. Zeus’tan siyaseti çalamamıştı. Yani insan, yaşamını sürdürebilmek için bu sahip olduklarıyla yetinmek durumundaydı. Platon, burada Aristoteles’ten ayrılır. Siyaset insanda yoktur ve sadece tanrılara ait kutsal bir yetidir.
Bu diyalog doğrultusunda akla “İnsanlar nasıl siyaset yaptı?” şeklinde bir soru geliyordu. İnsanlar çeşitli özelliklere sahip olduktan sonra şükürlerini göstermek için tanrılarına tapmaya başladılar. Sürekli dağınık hâlde yaşadılar ve dış etkenlere karşı savunmasız kaldılar. Örneğin hayvanların yırtıcılığıyla baş etmekte zorlandılar. Bir şekilde bütünlük sağlamaları gerekiyordu ama siyasete sahip olamadıkları için kent kurmada yetersiz kalıyorlardı. Bu nedenle Zeus, Hermes’i göndererek onlara adalet ve tevazuyu bahşetti. Artık güçlü bağlar kurup kendilerini daha iyi savunabileceklerdi. Kısaca özetlemek gerekirse, siyaset insanlığa en başından değil yetersizlikleri sezildiğinde gönderildi.
Alçakgönüllülük ve adalet olmazsa olmaz ikiliydi ve Zeus, bunlara sahip olmayanların ölüme terk edilmesi gerektiğini savundu. Siyaset Platon için dağılmayı engellerken birliği sağlamaktı.
Kaynakça:
Çağla, C. (2019). Siyaset Bilimi. İstanbul: Bilge Kültür Sanat.