Siyasi Rejimler: Platon ve Aristotales

Platon ve Aristotales'in Sınıflandırmasına Göre Siyasi Rejimler

Platon’a göre siyasal rejimler beş başlık altında toplanır. Ancak saf olanı ideal devlettir. İdeal devletin temel unsuru akıldır. İdeal devlet dışında kalan siyasal rejimler sırasıyla saf olan idea devletin yozlaşmış hallerini yansıtmaktadır. İdeal devlet altın özelliği ile tarif edilir.

İdeal Devlet: İdeal devlette yöneticiler filozoflar olmalıdır. Ya krallar filozof olmalı ya da krallar bir şekilde eğitilerek filozof olmalı; felsefe bilmelidir. Yani siyaset ve felsefe aynı ellerde toplanmalıdır. Böyle bir rejim önerilir.

İdeal devlette adalet anlayışı herkesin kendine ait olan yerde kalması anlayışına dayanmaktadır. Amacı ise birliği sağlamaktır. Adalet herkesin eşit olması değildir. Adalet, herkesin kendi olduğu yerinde tutmak, sınırları korumak ve böylece birliği sağlamak olarak tarif edilir. İdeal dünyada sınıflar vardır. Temel olarak iki sınıf vardır. Birincisi muhafızlardır. Muhafızlar da kendi içerisinde altın ve gümüş sınıf olarak ikiye ayrılır. Altın sınıfta filozof kral yer alır. Temel özelliği bilgeliktir. Gümüş sınıfta ise askerler yer alır. Temel özelliği ise cesarettir. İkinci sınıf ise üçüncü sınıf olarak isimlendirilir. Bu sınıfın temel özelliği çalışkanlıktır. Bronz ile temsil edilir. Üreticilerin yer aldığı sınıftır.

Ayrıca Platon, siyaset bilimi açısından muhafazakarlığın kurucusudur. Çünkü toplumu bir beden olarak algılar. Beyin-altın, kalp-gümüş, bacaklar, ayaklar, mide ise bronz sınıf ile özdeştirilir. Adaletin ve dolayısıyla birliğin sağlanması için hepsinin yerinde olması gerektiğini ifade eder Platon.

İdeal devlette kadınlar ile erkeklerin eşit olması savunulur. Çünkü kadınlar erkeklerin yapabileceği her şeyi yapabilme kapasitesine sahiptir. Bu yönüyle kadın-erkek ayrımı olmaması üzerinde durulur.

Platon, ideal devlette yalnızca müziğin olması gerektiğini; diğer sanat dallarının ise yasak olması gerektiğini söyler. Çünkü bu dünya gölgedir. Resim, heykel gibi şeyler de gölgenin gölgesidir der. Müzik ise taklit değildir, kendi dili vardır. İdeal dünyanın müzik ile anlaşılabileceğini söyler.

Platon, tıpkı bu dünyanın gölgeler dünyası olması gibi var olan siyasi rejimlerde birer gölge olduğunu savunur. Yani idea olan devlet yönetiminin yozlaşmış halleridirler.

1- Timarşi: Timarşi rejimi esasında Sparta’da var olan rejimi anlatır. Bu rejimin temel karakteristik özelliği onurdur. Yani insanlar savaşarak; zafer ve onur kazanmak için yaşarlar. Timarşi rejimi, ideal devletin yozlaşmış halinin ilkidir. Bu nedenle rejim altından gümüşe iner. Bu rejimin en önemli özelliği cesarettir. En kötü yanı ise zekaya değer vermesidir.

2- Oligarşi: Timarşi rejiminde yer alan onura olan ilginin azalması ve para düşkünlüğünün arması ile Oligarşi rejimi ortaya çıkar. Oligarşi bir azınlık yönetimi biçimidir. Yani sistemi birtakım insan yönetmektedir. Oligarşinin temel karakteristik özelliği zenginliktir. Rejimin zayıf yönü ise halkın fakir kalmasıdır. Çünkü oligarklar zenginlik elde ederken halk ise fakirleşmektedir.

3- Demokrasi: Küçük bir grup zengin, büyük bir kısım fakir olunca ise isyana yol açarak bu demokrasi rejimine geçişin önünü açar. Demokrasinin temel karakteristik özelliği özgürlüktür fakat karakteri yoktur. Zengin fakir ayrımı ise devam ederek, sürer.

4- Tiranlık: Zengin ve fakir ayrımı ortadan kalkmadığı için ise fakirler bir lider arayışına girerek tiranlık rejimine geçişe ön ayak olur. Bu lider bulunca da onun peşinden sürüklenirler. Bir devrim ile tiranlık yönetimine geçerler. O lider kişi ise tiran olur ve tek başına devleti ve toplumu yönetir. Ancak tiranın çevresinde dalkavuklar vardır. Bunlar her şeye evet diyerek alkış tutarlar. Tiran ülkeyi korku ile yönetir. Tiran sürekli indirileceği korkusundan ötürü ülkeyi baskı rejimi ile yönetir.

Sonuç olarak Platon’a göre, siyasi rejimlerin en saf hali ideal devlettir. Timarşi, oligarşi, demokrasi ve tiranlık ise sırasıyla bu ideal devletin yozlaşmış halleridir.

Platon özellikle demokrasi rejimini eleştirir. Platan’a göre demokraside kötü iktidarların başa gelmesinin olası olduğunu belirtir. Çünkü demokrasilerde siyasiler popülizm yaparak, tribünlere oynayarak iktidara gelebilir. Bu siyasiler de insanlar ve çoğunluğun siyasi mesellerinde doğru karar vermediğini bu anlamda demokrasinin çok ciddi sorunlar barındırdığını işaret eder.

Platon’un ideal devletini, Aristo eleştirir. Aristotales’e göre, Platon adalet kavramı üzerinden birlik kurmak isterken tek tiplik yaratmıştır. Oysa Aristo’ya göre toplum karmaşıktır. İnsan doğası karışıktır. Toplumu bir arada tutayım derken tek tip bir insan modeli tasavvur etmiştir. Totaliter bir yönetim biçimi geliştirmiştir diye eleştirilerde bulunur.

Carl Choper ise Platon’u açık toplumların ilk düşmanı olarak tarif eder. Platon bir ütopya kuruyor fakat bu distopyaya dönüşüyor. Çok totaliter bir rejim yarattığını ifade eder. Aşk, aile gibi kurumlar veya duyguların hiç olmadığından dolayı eleştirilerde bulunur.


Aristo ise siyasi rejimleri iki temel kriter çerçevesinde sınıflandırır. Birinci kriter rejime hakim olan unsur üzerinde durur. Rejimi yöneten kim olacaktır? Rejim tek kişi tarafından, azınlık tarafından veya çoğunluk tarafından yönetilebilir. İkinci kriter ise rejimi yönetenlerin bunu kamu çıkarı için mi yaptığı yoksa kendi çıkarı için mi yaptığı sorusudur. Aristo bu iki kiret çerçevesinde siyasal rejimleri sınıflar.

Bir rejim tek bir kişi tarafından ve o kişinin çıkarı doğrultusunda yönetiliyorsa tiranlıktır. Bir rejimde tek bir kişi var ama kamu çıkarı için yöneliyorsa kralıktır. Rejimi belirli bir azınlık kendi çıkarı için yönetiyorsa oligarşi kamu çıkarı için yönetiyorsa aristokrasidir. Rejimi çoğunluk kendi çıkarı için yönetiyorsa demokrasi, kamu çıkarı için yönetiyorsa karma rejim(Politea)dır.

Aristo’nun en beğendiği rejim karma rejimdir. Politea olarak isimlendirir. Bu rejimde denge ve denetleme vardır. Bu şu şekilde olur; bir ülkede iki kral vardır. Biri savaşta diğeri ise ülke meseleleri ile ilgilenir. Bu rejimin monarşik yanını oluşturur. Ancak parlamento da vardır. Burada herkes oy verir ve kararlar alınır. Hatta birde senato benzeri elder consuel vardır. Buradan da kararlar onay mekanizmasından geçer. Böylece farklı sosyal sınıflar içerisinde birbirini denetleyerek, dengeler.

Ancak karma rejim ile kuvvetler ayrılığı ilkesi veya teorisi farklıdır. Karma rejimde farklı sosyal sınıflar iktidarı bölüşür. Kuvvetler ayrılığında ise anayasal organlar arasında fonksiyonel veya işlevsel anlamda bir bölünme söz konusudur. Yani yasama-yürütme-yargı yetkisine haiz organlar arasında fonksiyonel açıdan bir bölünme söz konusudur. Siyasi iktidar yasama, yürütme ve yargı organları arasında paylaştırılmıştır. Ancak kuvvetler ayrılığında fonksiyonel açıdan belirli miktar yetki veya görev diğer organlar arasında paylaştırılmasına izin verilir. Mesela kural koyma yetkisi yasama organına yani Kongre’ye ait bir yetkidir. Fakat yürütme organı olan ABD başkanı executive orders(başkanlık kararnameleri) ile belirli miktarda kural koyma yetkisini kullanır. Ancak ABD başkanlık kararnameleri niteliği gereği kanun hükmünde değildir; şekli veya fonksiyonel açıdan yasama işlemi olarak görülemez. Aynı durum diğer erkler açısında farklı örnekler bağlamında kendini gösterir. Saf başkanlık sisteminde yani sert kuvvetler ayrılığına dayanan bir yapıda denge ve denetleme farklı anayasal organlar arasında siyasal iktidarın ayrıştırılması ile olur. Karma rejimde ise farklı sosyal sınıflar arasında denge ve denetleme sağlanır. Bu yönden bir farklılık vardır.

Politea yani karma rejimde orta iyidir temel felsefesi vardır. Bu anlamda orta sınıfların güçlendirilmesine gerektiği düşünülür. Eşitlik devrimin en önemli nedeni olarak görülür. Sonuç olarak Aritso çoğunluk yönetimini önerir fakat bu çoğunluk yönetimi hem kamu çıkarı amacıyla yönetmelidir hem de denge ve denetlemenin olduğu karma rejimin esas olması gerektiğini söyler.

Değerlendirme: Platon’un ideal devlet anlayışı esas itibariyle onun geliştirmiş olduğu idealar dünyası ve gölgeler dünyası ayrımından bağımsız olarak düşünülemez. Bu nedenle Platon bu düşünce etrafında değerlendirilmesi gerekir. Platon filozof kralın yönetmesi gerektiği fikriyle esasında mükemmel bir siyasal rejim tarifi yapar. Bu sistemde temel unsurda herkesin kendi yerinde kalarak yani birliği sağlayarak adaletin sağlanması fikrine dayanır. Ancak öngörmüş olduğu sistem günümüzde uygulanabilir bir siyasal rejim olarak görülemez. Çünkü insanlar sosyal bir varlıktır. Herkesi belirli rollere veya kalıplara sıkıştırarak yönetemezsiniz. Yönetilirse de bir yerden sonra buna karşı isyanalar başlayarak o siyasal rejim yıkılır. Ancak Platon’un yapmış olduğu siyasal rejimleri sınıflandırması ise o dönemin siyasal koşulları dikkate alındığında daha gerçekçi bir yapıyı anlatır. Gerçekten o dönemde var olan(Atina, Sparta vs.) siyasal rejimler incelendiğinde Platon yapmış olduğu siyasal rejim sınıflandırılması çok daha gerçekçi ve doğrudur. Çünkü Platon bu siyasal rejimlerin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyar. Ve zayıf yönleri çerçevesinde siyasal rejim değişiklilerinin nasıl gerçekleştiği üzerinde bir yapılandırma sunar. Tabii bunlar ideal devlettin yani saf olanın yozlaşmış halleridir. Ancak bunlarda belirli sistematik içerisinde sıralanarak farklı siyasal rejim değişikliklerine dikkat çeker. 

Buna karşı Aristo ise, siyasal rejimleri daha çok yapısal anlamda inceler. Bu yapısal incelemede siyasal rejimin temel olarak unsur çerçevesinde sınıflandırılmasını önerir. Bu kriterler kim tarafından yönetildiği ve ne için veya ne amaçla yönettiği üzerine odaklanır. Yani Aristo daha çok bir anayasa hukuku veya siyaset bilimi çalışması yaparak siyasal rejimleri inceler. Zaten Aristo, döneminde 158 şehir devletinin anayasasını da inceleyerek karşılaştırmalı anayasa hukukunu ve karşılaştırmalı siyaset alanında çalışmalarda bulunmuştur. Buda onun siyasal rejimleri yapısal anlamda incelemesini açıklamaktadır. Ayrıca Aristo geliştirmiş olduğu karma rejim tipiyle de esasında kuvvetler ayrılığı ilkesinin veya teorisinin ortaya atılmasına ön ayak olmuş biridir. Keza, Montesque tarafından ortaya atılan kuvvetler ayrılığı ilkesinin de temel hedefi birbirleri arasında denge ve denetlemeye dayanan bir siyasal rejimin kurulmasıdır. Bu nedenle Platon’un ideal devleti ve Aristo’nun karma rejimi karşılaştırıldığında, ideal devlet bu dünyaya ilişkin bir siyasal rejim olarak görülemez; o idealar dünyasına ait bir mükemmel siyasal rejimdir. Ancak Aristo’nun geliştirmiş olduğu karma rejim ise yapısal anlamda günümüze veya geçmişe ışık tutan bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle siyaset bilimi ve anayasa hukuku açısından Aristo’nun yapmış olduğu siyasal rejim önerisi ve sınıflandırılması daha niteliklidir. Zaten Aristo bu dünyayı işaret eder, Platon ise idealar dünyası üzerinde durur; idealar dünyasını temel alır. Bu durum önerilen siyasal rejim bağlamında da kendisini göstermiştir.

Yararlanılan Kaynaklar:
Platon, "Devlet"
Aristotales, "Politika"