Arter Güncel Sergiler

Arter'de Sergilere Doyamayacaksınız

Farz Et Ki Sen Yoksun

29 Aralık 2024'e kadar


Selen Ansen’in küratörlüğünü üstlendiği Farz Et Ki Sen Yoksun başlıklı sergi, bir koleksiyonerin hayalleri ve hayata geçirdikleri neticesinde farklı nesneler arasında kurulan yakınlıkların ve oluşturulan gövdenin bir mekân olarak ev içinden müzeye taşınmasının imkânlarını araştırıyor. 400’e yakın sanatçının yapıtlarının yanı sıra anonim eserler, seri üretimler ve muhtelif öğelere yer veren sergi, Arter’in 4. ve 3. kat galerilerine yayılıyor. Özel alanda tekil bir yaşama eşlik etmek üzere düzenlenmişken bir sanat kurumunun aracılığı ve küratoryal bir bakışla kişisel bir koleksiyondan kamuya açılan seçki, tasnif mantığına meydan okuyan zamanlar ve formlar arası bir dünya yaratıyor. Koleksiyonerin eserlerle etkileşim içerisinde soyut bir kimlik kazanarak var olduğu bu dünya, şeylerin özel alandan ayrılıp kendi özgünlüklerini yeni bir bağlamda sürdürmesiyle hem gerçek hem de kurmaca bir deneyimin kapısını aralıyor. Farz Et Ki Sen Yoksun, koleksiyonu çok yönlü ve yaşayan bir beden olarak ele alarak, alelade olanın olağanüstü olanla yakınlıklarının yanı sıra toplama/koleksiyon yapma pratiği ve gündelik yaşamımızı çevreleyen nesneler üzerine de düşünmeye teşvik ediyor.


Ömer Koç Koleksiyonu’ndan seçilen eserlerle oluşturulan Farz Et Ki Sen Yoksun, her şeyin düştüğü ve düşmeye devam ettiği dünyada yükselişi düşleyebilmek için, faniliğin hüküm sürdüğü canlılar evreninde dünyevilikten el alan yükseliş ve kaçış alanlarını bulmaya yöneliyor. Serginin ismini aldığı dizelerde şair Ömer Hayyam’ın (1048–1131) kendi benliğimizin sınırlarını aşarak yaşamı özgürce kucaklamamızı anımsatmasından hareketle ziyaretçiler de kronolojinin ve hiyerarşinin olmadığı bir mekânsal kurgu içerisinde bir araya getirilen nesnelere dair yeni anlam arayışlarına kapı açacak bir deneyime davet ediliyor.


Şakir Gökçebağ: Göründüğü Gibi

10 Kasım 2024'e kadar


Şakir Gökçebağ’ın sıradan nesneleri ve tanıdık görüntüleri biçimsel manipülasyonlar yoluyla sıradışı hâle getirme yöntemlerine toplu bir bakış sunan Göründüğü Gibi, sanatçının farklı zaman aralıklarında ürettiği yerleştirme, heykel ve fotoğraflarını Arter’in 2. kat galerisine uyarlayarak bir araya getiriyor. Gündelik yaşam içinde sıkça karşılaştığımız nesnelerin zihninde yarattığı çağrışımlardan ya da uyandırdıkları biçimsel benzerlikler ve zıtlıklardan yola çıkan Gökçebağ, onları yapıbozumcu bir tavırla parçalarına ayırarak, yineleyip çoğaltarak, birbirlerine iliştirerek yeniden düzenler. Ortaya çıkan yapıt, bir bütünün müdahale edilmiş veya ayrıştırılmış parçaları olmanın ötesine geçerek nesneleri bildik bağlamlarından uzaklaştırır, dünyayı ve şeyleri algılamamıza yönelik yeni ve şaşırtıcı imkânlar sunar. İzleyiciye tuhaf bir şekilde daha ilk bakışta tanıdık gelen ve orijinal formlarına hâlen soyut bir göbek bağıyla bağlı olan öğelerle kurguladığı yerleştirmelerinde gösterişsiz ve alelâde olanı yaratıcı ve oyunbaz kompozisyonlar aracılığıyla tekrar yorumlayan Gökçebağ, şeylerin birincil niteliklerinden ve işlevselliklerinden özgürleştiği şiirsel bir dünya kurar.


Jackie Matisse: Uçurtma Zamanı

15 Aralık 2024'e kadar


Jackie Matisse (1931–2021), imzası hâline gelen uçurtmalarını bundan neredeyse yarım asır önce, 1976 yılında çıktığı bir seyahat esnasında İstanbul semalarında uçurmuştu. Bugün canlı renkleriyle Arter binasının ön cephesinde beliren Gökkuşağı [Arc-en-Ciel, 1983] uçurtmalarının, yoldan geçenleri Uçurtma Zamanı adlı sergisini keşfe davet edecekleri, o günlerde aklından dahi geçmemiş olmalı. 


Uçurtma Zamanı, Jackie Matisse’in uçurtmalarını tüm göz alıcılıklarıyla Arter'in yüksek ve alçak tavanlı, aydınlık ve karanlık farklı alanlarında ilk kez boylu boyunca sergileyerek onlara iç mekânda bütünlüklü bir bakış sunuyor. Gökkuşağı [Arc-en-Ciel] uçurtmaları, kare başlarıyla Arter’in ön cephesinden izlenebiliyor. Dolaşmış Uçurtma Kuyrukları’nın (1977) rengârenk desenleriyle tezat oluşturan Siyah Beyaz Uçurtmalar (1989), aşağı süzülerek atriumun derinliklerine uzanıyorlar. Bunlara hemen yanı başlarında, saf ipekten gövdeleriyle asılı duran Ahmedabad İpekleri [Ahmedabad Soie, 1981] eşlik ediyor. Çarpıcı renklerdeki bu kumaş şeritlerin tam karşısında, aydınlık bir duvarın bembeyaz boşluğunda, Jackie Matisse’in David Tudor ile birlikte gerçekleştirdiği 9 Dizi ve Yansımalar (1986) adlı işini oluşturan alüminyum formlar yer alıyor. 


Maaria Wirkkala: Karaya Çıkmak Yasaktır

23 Şubat 2025'e kadar


Maaria Wirkkala’nın, 2007 yılında 52. Venedik Bienali’nde sergilenen ve aynı yıl Arter Koleksiyonu’na dahil edilen Karaya Çıkmak Yasaktır başlıklı yerleştirmesi İstanbul’da ilk kez izleyicilerle buluşuyor.

Çocukluğunu anavatanı Finlandiya’nın güneyindeki Helsinki ve kuzeyindeki Laponya ile İtalya’nın Venedik kenti arasında geçiren Maaria Wirkkala, bu coğrafyaların daimi bir değişkenlik içinde olan su, hava ve ışık gibi unsurlarını 1980’lerden bugüne sürdürdüğü sanatsal üretiminin merkezinde konumlandırır. Karaya Çıkmak Yasaktır, kırık cam parçalarından bir ‘deniz’, sandolo adı verilen ve bu ‘deniz’in ortasında hafifçe sallanan içi suyla dolu geleneksel bir Venedik teknesi, tavandan sarkan bir cam merdiven ve duvara yaslı tek bir kürekten oluşur. Maaria Wirkkala’nın hırçın, tehlikeli ve karaya çıkmanın imkânsız olduğu bir deniz izlenimi yaratmak için kullandığı kırık cam parçaları, babası Tapio Wirkkala’nın 1960’ların ortalarından itibaren cam tasarımcısı olarak çalıştığı, Venedik’teki Murano Adası’nda bulunan Venini Cam Fabrikası’ndan gelir. Venedik kanallarında sıkça görülen “Karaya çıkmak yasaktır” uyarısını hareket noktası olarak alan Wirkkala, bu ifadeyi dünyanın birçok yerinde geçerli olan göçmen karşıtı tavırla ilişkilendirir ve göçmenlerin çoğu kez trajediyle sonlanan tehlikeli deniz yolculuklarına işaret etmek için kullanır. 

Maaria Wirkkala’nın 52. Venedik Bienali kapsamında Finlandiya Pavyonu için ürettiği ve Arter’deki galeri mekânı için yeni dokunuşlarla tekrar yorumladığı Karaya Çıkmak Yasaktır, sanatçının kişisel tarihini ve anılarını bugün de güncelliğini koruyan toplumsal ve politik meselelerle bir araya getirir.



Yasemin Özcan: Islak Zemin

6 Nisan 2025'e kadar


Yasemin Özcan’ın Islak Zemin başlıklı kişisel sergisi, insanın toprakla, hatırlamanın dille, otobiyografinin kurguyla ilişkisi üzerinden nesiller arası aktarım, göç ve kimlik inşası konularına odaklanıyor. Sergi, sanatçının Arter’deki galeri mekânı için ürettiği yeni eserlerini daha erken tarihli yapıtlarıyla bir araya getiriyor. 


Toprak, sergiye bir yapı malzemesi ve kültürel aktarımın bir metaforu olarak sirayet ediyor. Sergide yer alan yapıtlar, toprağın kullanım ve dolaşım metotları açısından çeşitliliğinin altını çizerken, malzemenin yolculuğu ve dönüşümüyle, insanın kurguladığı dil, kimlik ve ilişkilerin evrimi arasındaki paralelliği açığa vuruyor. Çalışmalarında gündelik imgeleri ve nesneleri mercek altına alan ve ufak müdahalelerle başkalaştıran Özcan, ailesinden devraldığı Alevi geleneğine referanslarla kıymet bilmenin, yas tutmanın, iz bırakmanın ve doğadaki döngüsel süreçleri kabulün farklı yöntemlerini görünür kılıyor. 


Sergiye ve Yasemin Özcan’ın bu bağlamda ürettiği geniş ölçekli yerleştirmeye adını veren “ıslak zemin”, sanatçının taşınacak yeni bir ev ararken emlakçılardan sıklıkla duyduğu bir tabir. Mutfak ve banyo benzeri suyla temas eden alanlar için kullanıldığı gibi kaygan ve tekinsiz alanları da imliyor. Miras, aktarım, hafıza, kentleşme ve modernleşme gibi kavramlara kurgusal anlatılar üzerinden düşünsel ve mizahi bir yaklaşım sunan Islak Zemin sergisi, kırılganlığın kabulüyle umudu yeşertmenin imkânlarını araştırıyor. 

ZİYARET BİLGİLERİ

Salı-Pazar 11:00 - 19:00

Tam: 200 TL

65+ ve öğretmenler: 100 TL

24 yaş altı: Ücretsiz

Engelli ziyaretçiler*: Ücretsiz

Üyeler: Ücretsiz

-Perşembe günleri sergi girişleri tüm ziyaretçiler için ücretsizdir.

-Sergi girişi, engelli ziyaretçinin refakatçisi için de ücretsizdir.

Ulaşım

Adres: Irmak Caddesi No: 13 Dolapdere Beyoğlu/İstanbul

SERVİS

Arter’e ziyaret saatleri boyunca Taksim’den ve Tepebaşı’ndan düzenli işleyen servis araçlarıyla ücretsiz ulaşabilirsiniz.

TAKSİM SERVİSİ

Taksim metro istasyonu Gezi Parkı çıkışından hareket eder.

Taksim -> Arter

Taksim’den Arter’e ilk sefer 10:30’da yapılır. Servisler, Arter’den Taksim’e 11:15’ten itibaren sürekli sefer yapar.

Arter -> Taksim

11:15, 11:45, 12:15, 12:45, 13:15, 14:15,14:45, 15:15, 15:45, 16:15, 16:45, 17:15, 17:45, 18:15,18:45, 19:05*, 19:15**, 19:45**, 20:05** 

Arter’den yukarıda belirtilen saatlerde hareket eden araç, trafik yoğunluğuna bağlı olmak kaydıyla, yaklaşık 15 dakika sonra Gezi Parkı metro çıkışına varmaktadır.

TEPEBAŞI SERVİSİ

Pera Müzesi’nin önünden hareket eder.

Tepebaşı -> Arter

10:30, 12:30, 13:30, 14:30, 15:30, 16:30, 17:30, 18:30**

 Arter -> Tepebaşı

12:00, 13:00, 14:00, 15:00, 16:00, 17:00, 18:00, 19:00**

Trafik ve yol durumuna bağlı olarak sefer saatlerinde gecikmeler yaşanabilir. Pera Müzesi önünden kalkan servis, bu rotada bekleyemediği için yaklaşık süre verilir.

* İşaretli sefer, Perşembe günleri yapılmamaktadır.

** İşaretli sefer, yalnızca Perşembe günleri yapılmaktadır.