Aşk Burada Yatıyor

Aşka dair bir öykü bu.

Yaşadığı ülkeyi terk ediyordu siyahlı kadın. Artık ne bir umut ne de hayaller durdurabilirdi onu. Aşk, eski bir gözyaşı şişesinde kalmıştı. Bir daha ağlamamak, umut etmemek üzere gidiyordu.

 

Sisli ve kasvetli bir hava onu uğurluyordu. Rüzgâr hoşça kal diyordu dağıtarak saçlarını. Yağmurlar onun adına yağıyordu bu defa. Kıyısından geçerken dalgalı hırçın denizin, hüzün duyuyordu benliğinde. Cennet kapılarını kapatmıştı bir kere. Bazı kapılar bir defa kapandı mı açılmazlardı ilelebet. Ne bir anahtar deliği vardı kapının ne de bir süngüsü… “O” defter kapanmıştı artık.

 

Siyahlı kadın geçerken ağaçların altından, kuru dallarıyla sineye çekilmiş, küskün bir hayatı anımsatırdı kavak ağaçları. Siyah elbisesi uçuşurdu rüzgârda, yazması kara siyahlı kadının. Bir ölüyü taşıyordu kollarında. Gözü gittiği yoldaydı ve bembeyaz suratında tek bir gözyaşı emaresi yoktu. Artık ne ağlayacak ne de gözyaşı biriktirecekti puslu gözlerinde. Bu ölüm, beklenen bir sondu.

 

Kaybın acısı içinde, soğukluğu ellerindeydi siyahlı kadının. Öylece yürüyordu kuru kavak ağaçlarının altında. Kara bir toprak parçası arıyordu gözleri. Ölü gömülmeliydi en derinlere. Kimse onu çıkarmamalıydı gün yüzüne. Karanfiller atılmamalıydı toprağına. Tek bir taş bile olmamalıydı. Unutulmalı ve öyle kalmalıydı.

 

Onunla birlikte neleri gömmeliydi kim bilir… Pembe kağıtlar, beyaz mendiller, eski taş plaklar ve belki de kurutulmuş bir gül… Hepsi ölüyle toprağa karışmalıydı. Karışmalıydı çünkü gelecek beyaz kadınlar karalara bürünmesindi. Saçlarında papatyadan taçlar öyle taze, öyle güzel kalmalıydı. Gülen gözler aramamalıydı onu. Bilmemek ve geçmişte kalmış bir ölüden bihaber olmak, taze ruhlar için güneş damlaları olacaktı.

 

Siyahlı kadın kurumuş toprağı derince kazdı. Elleriyle açtı her bir zerresini. Kan döktü ama bu çektiği son acı olacaktı. Aldı ölüyü siyahlı kadın, dipsiz kuyuya benzer çukura attı. Elveda demeden, tek bir söz söylemeden üzerini toprakla örttü. Gözünden üç damla yaş akıttı toprağa siyahlı kadın. Üç damla yaş, üç kelimeden ibaretti: “Aşk burada yatıyor.”