Aydınlanma Nedir?

Bu yazıda on sekizinci yüzyılda başlayan Aydınlanma'nın tanımının yapılması amaçlanmıştır.

Aydınlanma, Batı’da 1700’lü yıllarda bireysel ve toplumsal bir hareket olarak başlayan, daha sonra felsefi ve bilimsel bir derinliği de içerisine katarak yeni bir çağın başlangıcı olarak adlandırılan bir süreçtir. Gelenekselliğin, dogmaların, hurafelerin, batıl inançların ve bu inanç biçimlerinin bir üst makamdan bildirildiğini söyleyerek aracılık görevi üstlenen kilisenin yöntemlerini sorgulayan, bu inanç biçimlerinin yerini felsefik bir bakış açısı ile bilimsel yöntemlerin kullanıldığı ve bu sayede doğa bilimlerinin, toplum bilimlerinin ve diğer bilimlerin ortaya çıkmasına öncülük eden bir süreçtir olarak tanımlanabilir (Cevizci, 2017, s.11-12). Böylelikle Aydınlanma insanların doğayı anlama, bugüne kadarki süregelmiş söylenceler üzerine yeniden düşünme, mantıksal bir anlam kazanma gibi etkilerle metafiziğin, batıl inançlardan doğan korkuların önüne geçilmesini hedeflemiştir (Adorno ve Horkheimer, 2014, s.19-20). O güne kadar süregelen aklın yerini alan ve insanı düşünmekten uzaklaştıran dogmatik ve büyük çoğunluğu inanç sistemine dayalı söylemler gibi tüm yetilerin halihazırda cevabı bulunmaktaydı ve böylelikle bireye düşen sadece kendisine bildirilen şekliyle hayatını yaşamaktı. Kant (1984) bu süreci şöyle yorumlamıştır:

"Benim yerime düşünen bir kitabım, vicdanımın yerini tutan bir din adamım, perhizim ile ilgilenerek sağlığım için karar veren bir doktorum oldu mu, zahmete katlanmama hiç gerek kalmaz artık. Para harcayabildiğim sürece düşünüp düşünmemem de pek o kadar önemli değildir; bu sıkıcı ve yorucu işten başkaları beni kurtaracaktır çünkü."

En nihayetinde bilimsel araştırma yöntemleri dahilinde dini inanç biçiminden gelen geleneksel anlayışın yerini modern anlamda doğa bilimleri, toplum bilimleri, beşerî bilimler gibi alanlar, din adamlarının ve eserlerinin yerini bilim insanları, bilimsel araştırmalar, makaleler almaya başlamıştır. Bilimsel ilkelere dayandırılarak dünya yeniden anlamlandırılmaya çalışılmış, toplumsal olarak yeni bir sürece girilmiştir. Bilimin tüm toplumların mı yoksa belirli bir kesimin, ulusun amacına mı hizmet ettiği ne yazık ki tarihten örneklerle gözler önüne serilmiştir. Tarihsel örneklerden dersler alınarak bu uğurda bilimin kullanılma amacının bireysel ve toplumsal olması özellikle günümüzde kendimiz için, içinde yaşadığımız toplum için ve doğa için büyük önem taşımaktadır.

 

Kaynakça

Adorno, W. Theodor ve Horkheimer, Max (2014). Aydınlanmanın Diyalektiği, (çev: Nihat Ülner ve Elif Öztarhan Karadoğan), Kabalcı Yayıncılık, İstanbul.

Cevizci, A. (2017). Aydınlanma Felsefesi, Say Yayınları, Ankara.

Kant, I. (1984). Aydınlanma nedir? sorusuna yanıt. Seçilmiş Yazılar, 213-221.