Bağımlılık
Bağımlılık ve bağımlılığı etkileyen faktörler
Bağımlılık, bireylerin herhangi bir durumu sürekli olarak tekrar etmesi, bundan vazgeçememsi ve kendini durduramaması gibi ifadelerle tanımlanabilir. Kişinin iradesiyle değil de arzu ve istekleriyle hareket etmesi durumudur. Her toplumun ve kişinin gözlemleyebileceği şekilde bağımlılık türlerine rastlamak mümkündür. Bunun en büyük örneklerinden birisi sigara olabilir. Belki de kendimizde veya çevremizde en çok rastladığımız bağımlılık türü olabilir. Toplumlar, bu gibi bağımlılıklarla geçmişten günümüze sorun yaşamıştır.
Örneğin alkol, madde ve kumar bağımlılığı da sık görülen diğer bağımlılık türlerindendir. Bu bağımlılıklarla mücadele etmek için birçok farklı yöntem uygulanmaktdır. Ülkeler kendi devlet hizmetlerine bu konuyu dahil edip tedavi uygulamaları gerçekleştirmektedir. Bağımlılıkla mücadele etmek isteyen veya bu durumla bağımlılığından farklı yöntemlerle kurtulan birçok insan gözlemleyebiliriz. Özellikle madde kullanımı ciddi sorunlara yol açtığı için kullanımı önleme için ciddi engeller bulunur. Aynı zamanda bu durumdan kurtulabilmesi için de çeşitli tedaviler uygulanır. Her geçen gün bu bağımlılık türleri ve bağımlı birey sayıları da artmaktadır. Özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde bireylerin farklı dürtülerle hareket etmesi, duygularını çok yoğun yaşaması gibi durumlar bağımlılık yapıcı kötü alışkanlıklara başlamalarında önemli rol oynuyor. Ergenler ve genç yetişkinleri bağımlılığa iten önemli sebeplerden bazıları da akran zorbalığı, aile veya arkadaşlarıyla olan problemler olabiliyor. Bireyler bu dönemlerde yaşanılan duyguları kontrol edemedikleri için kaçış yolu olarak sigara, alkol veya madde kullanmayı tercih edebiliyor. Bunlardan farklı olarak arkadaş çevresi de bağımlılıkları etkileyen faktörlerdendir. Yine özellikle ergenlik döneminde dışlanma ve dalga konusu olma korkusu ile bu tür bağımlılıklar gelişebiliyor. Bu tür durumlarda ebeveynlerin aile içinde çocuklarının ruh halini gözlemlemeli, duygudurumlarına yönelik bilgi sahibi olmalıdırlar. Çocuklara elinden geldiğince olumlu bir aile ortamı sağlamakla birlikte çocuğun arkadaş çevresini de tanımalıdır. Bu dönemlerde baskı hiçbir işe yaramaz hatta her şeyi daha kötüye dönüştürebilir. Bu yüzden ebeveynlerin olabildiğince empatik yaklaşmaları da önerilir. Bu dönemde yoğun olsa da sadece ergenlik dönemi veya ebeveynlik olarak değil bireysel olarak kendimizde de bu dürtülere karşı kontrol edebilme yeteniği geliştirmeliyiz. Bağımlılığa karşı bilinçlenip bu doğrultuda hareket etmek hem fiziksel hem ruhsal sağlığımızı olumlu yönde etkiler.