Başarı mı Dediniz? Kadınlara Gelince İşler Karışıyor!

Kadınların iş dünyasındaki yolculuğu, sadece çalışmakla değil; ön yargılarla, etiketlerle ve görmezden gelinmelerle başa çıkmakla da dolu.

Kadınların iş kaybı, sadece bir kariyer meselesi değil, sıradan bir mücadele alanı. Son dönemde yapılan bir deney, hepimizin gözünün önünde çok net bir tablo ortaya koydu: Bir kadın başarılı olduğunda, bu başarı genellikle pek hoş karşılanmıyor.

Deneyi anlatayım: İnsanlara bir başarı hikayesi sunuluyor. Aynı hikaye, bir grup insanın erkek ismiyle, diğer grup kadın ismiyle anlatılıyor. Sonuç mu? Erkek versiyonunu dinleyenler “vay be, karizmatik adam” diye düşünüyor; kadın versiyonunu dinleyenler ise “hmm, biraz itici herhalde” deyip geçiyor. Yani tam anlamıyla ikiyüzlülük!

Bu da aslında bize şunu gösteriyor: Toplumun çıkışı erkekle bağdaştırıyor, kadına gelince bir tedirginlik başlıyor. Kadın başarılıysa ya "fazla hırslı" deniyor ya da "kesin birinden torpil aldı" deniliyor. Erkek başarılıysa? “Ne lider, ne vizyoner!” İşte asıl mesele burada başlıyor.

Peki bu bakış açısı Nereden geliyor?

Asırlarca kadınlar ev, mutfak, çocuk üçgeninde bir rol biçilmiş. İş, siyaset, bilim gibi alanlarda kadınların sesi yeni yeni duyulmaya başladı. Ama bu, insanların kafasındaki kalıpları hemen değiştirmedi. Kadın iş yerinde terfi alınca ya kıskanılıyor ya da küçümseniyor. Erkek lider güçlü olduğunda, kadın lider olduğunda “zor biri” diye damgalanıyor.

Bu eşitsizliğin üzerindeki etkisi büyük:

  • Sürekli olarak kanıtlama derdindeler.
  • Hata yapma lüksleri yok gibi.
  • Bir yandan başarılı, bir yandan da sevimli kalmaya çalışıyorlar. Fazla yumuşak olduğunda “lider değil”, fazla sertleştiğinde “buz kraliçesi” etiketi yapıştırılıyor.

Ve bu sadece kadın cinayetlerini değil, iş dünyasının dinamizmini de baltalıyor. Örneğin; Araştırmalar, kadınların iş duyurularındaki tüm koşullardaki anlaşmalardan başvuru yapmaktan çekiniyor. Erkeklerde yüzde 60'ını tuttursa bile “ben bu işi kaparım” modunda. Bu, “kadınlar çekingen” değil, “toplum kadınlar yeterince alan açmıyor” demek istiyor.

Peki çözüm ne?

  • Kadınlara rol modeli olacak mentorluk programları artırılmalı. Başarılı kadınların hikayeleri daha iyi olmalı.
  • Toplumsal cinsiyet eğitiminin yaygınlaşması. Sadece kadınlar değil, erkeklere ve yöneticilere de!
  • İş alımlarında cinsiyet bilgileri gizlenmeli. Böylece önyargılar daha baştan kırılır.
  • Çalışma hayatı esnekleşmeli. bakımının kadınların sırtında; bu yük paylaşılmadan özgürlük gelmez.
  • Kadınların başarıları alkışlanmalı. Sadece “şirketin güçlü adamları” değil, “şirketin güçlü kadınları” da öne çıkarılmalıdır.

Ve en önemlisi, biz de bu değişime destek verebiliriz. Bir kadının hayatında gördüğümüzde içimizden geçen ilk cümleyi sorgulayalım: “Gerçekten mi hak etti?” diye mi düşünüyorum, yoksa “ne güzel başarmış” mı? Kadınların hırsını, cesaretini, gücünü alkışlamayı öğrenmeliyiz.

Unutma, kadınların önünün açılması sadece onların değil, herkesin sahip olabileceği. Farklı bakış açıları, daha yaratıcı çözümler ve daha güçlü ekipler. Kadınların başardığı bir dünyada, toplum da gelişir, gelişir.

Bu yüzden artık “kadınlar başarılı olamaz” diyen sesleri susturalım. Kadınlar sadece iş hayatında değil, hayat her alanda alkışlıyor. Ve bu toparlanma gecikti bile.