Başarıya Değil Tesadüfe İnanmak: Sahtekârlık Sendromu

Başarıları İçselleştirememek ve Sürekli Yetersiz Hissetmek

Imposter Sendromu, diğer bir adıyla Sahtekârlık Sendromu, bireyin elde ettiği başarıları içselleştirememesine ve bu başarıları hak etmediğine inanmasına neden olan psikolojik bir durumdur. Bu sendroma sahip bireyler, kendi elde ettikleri başarıları şans veya tesadüf gibi dış faktörlere bağlar ve kendilerini sahtekâr gibi hisseder. Özellikle büyük başarılar elde etmiş kişilerde görülür ve iş hayatı ile akademik hayatta kaygı, stres ve özgüvensizliğe neden olur. Kişi, ne kadar başarı elde ederse etsin kendisini yetersiz görür. Sahip oldukları statüyü ve başkalarının övgülerini hak etmediğini düşünür ve "sahtekârlığının" ortaya çıkacağına dair büyük endişe duyar.

Belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterse de sendrom kendini genellikle; sahtekâr gibi hissetme, gerçeğin keşfedilmesinden korkma, sorumluluktan kaçınma, başarılı olunca kendinden şüphe etme, başarısızlıkları içselleştirme, övgüden rahatsızlık duyma ve başkalarını yücelterek kendini küçümseme şeklinde gösterir.

Toplum ve Kültür Bağlamında Sahtekârlık Sendromu

Toplumun ve kültürün süregelen algılarıyla tetiklenebilen Sahtekârlık Sendromu, toplumun oluşturduğu başarı tanımı ile bireylerin kişisel başarı tanımlarının örtüşmediği noktada kendini gösterir. Toplumlarda başarılar genellikle maddi kazanç, statü ve ünvanlar ile ölçülür. Aslında bu kriterler oldukça dar bir çerçeveye sahiptir ve her bir kişinin başarılarını yalnızca bu kriterlerle ölçmek imkansızdır. Başarıların bu belirli ölçütler ile değerlendirilmesi, bireylerin kendi ilerlemelerini küçümsemesine ve kendilerini yetersiz hissetmesine neden olur. Bazı kültürlerde başarı, toplumsal veya ailevi beklentilerle şekillenir. Yüksek ve kendisiyle uyuşmayan beklentileri karşılayamayan bireyler, sendromu ağır bir şekilde hisseder. Bunun yanı sıra kendi elde ettikleri başarıları küçümseme eğiliminde olurlar.

Sahtekârlık Sendromu, bireyin kendine dair algısını yanlış ve olumsuz yönde şekillendirebilen bir durum olsa da, bununla başa çıkmak mümkündür. Öncelikle başarıları kendi ait oldukları çerçevede değerlendirmek ve ilerlemeleri takdir etmek önem taşır. Kendi bilgi ve becerilerini kabul etmek, mükemmeliyetçilikten uzaklaşmak ve hata yapmanın hem öğrenme sürecinin doğal bir parçası hem de insanı geliştiren ve büyüten şey olduğunu kabullenmek bu süreci kolaylaştırabilir. Ayrıca, hislerini paylaşabileceği destekleyici bir çevre edinmek ve gerekirse profesyonel yardım almak, sendromun etkilerinin hafifletilmesine yardımcı olabilir.