BAŞKANLIK SEÇİMLERİNE DOĞRU II 

Amerika'da seçim hazırlıkları devam ederken Cumhuriyetçilerin kongresindeki kutuplaştırıcı gelişmelere gelin birlikte bakalım.


CUMHURİYETÇİLERİN KONGRESİ

Demokratların başkan adayı resmi olarak Biden olduktan sonra Trump da resmen kongreyle birlikte Cumhuriyetçilerin başkan adayı oldu. Kongrede oldukça tartışmalı konuşmalar yapıldı. İlk tartışma bizzat Cumhuriyetçilerden geldi. Trump ailesinden birçok kişinin konuşması ve sürekli Trump ve ailesinin övülmesi Cumhuriyetçileri kızdırdı. Cumhuriyetçiler, partinin Trump’ın aile çiftliğine dönüştüğünden yakındılar.

Cumhuriyetçilerin kongresi oldukça kutuplaştırıcı oldu. Kendilerini pandemi sürecinde başarılı gören Cumhuriyetçiler, Demokratları pandemiyi ciddiye almamakla suçladı. (Pandemi sürecinde maske takmayı bile politize eden Cumhuriyetçiler maske takmayan taraftaydı ve ben bu yazıyı yazarken ABD’de ölü sayısı 175.000'e varmıştı. Virüsün kontrol altına alındığı savunulsa da, kongre internet üzerinden yapıldı.) Ayrıca, ekonominin iyi olduğunu da pek çok kez vurguladılar. Ülkede ırkçılık sorunu olmadığının söylendiği kongrede polislerin yanında durulacağı da hatırlatıldı. Hatta daha önce banka soyan ve hapse atılan siyahi bir vatandaş kürsüye çıkıp polislere özellikle teşekkür etti. Teşekkür etmesinin sebebi ise kendisine hapisteyken İncil verip okumasını sağlamalarıymış. Küçüklüğünde polislerin kötü olduğuna inanan bu kişi polislerin gerçek yüzünü İncil sayesinde öğrenmiş. Bu konuşmanın ana sebebiyse İncil ve polis vurgusundan ziyade Trump’ın hala kritik eyaletlerdeki siyahilerin bir kısmından oy alma ihtimali.

Kongrede Cumhuriyetçilerin hanesine olumlu yazılacak iki önemli konuşmadan biri Melania Trump’tan geldi. Daha fazla kutuplaştırmadan yana olmak istemediğini söyleyen Melania Trump, kongredeki çoğunluğun aksine ırkçılığın ciddi bir sorun olduğunu söyledi. Ayrıca pandemide sevdiklerini kaybedenlerin acılarına çok büyük saygı duyduğunu söylerken pandemi krizinin devam ettiğini de inkar etmedi. Melania Trump eşinden o kadar zıt bir konuşma yaptı ki bazıları evliliklerinde kesin sorun var diye dalga geçti. Cumhuriyetçiler için diğer olumlu tercih ise çiftçilere ve işçilere konuşma yapmak için söz hakkı verilmesi oldu. Böylece zaten Cumhuriyetçilerin ana kitlesi olan bu kesimleri korumak için avantaj sağlandı.

Öte yandan en kritik hatalardan biri rakip Biden değilmiş de Bernie Sanders’mış gibi davranılması oldu. Ülkeye sosyalizmin geleceği, vergilerin artacağı, her şeyin devletleşeceği ve zenginlerin cezalandırılacağı söylendi. Şu an ülkeyi yönetenlerin Cumhuriyetçiler olmasına rağmen polislerin sokağa inmekte zorlandığı, seçim kaybedilirse anarşinin tüm ülkeyi esir alacağı söylendi.

AŞI ÇALIŞMALARI VE POSTA TEŞKİLATI


Trump her ne kadar pandemiyle mücadelede hiçbir problem olmadığını söylese de, aşı yarışında hala istediğini alabilmiş değil. Trump’ın isteği ilk olarak aşının seçimlerden önce çıkması veya en kötü senaryo olarak aşının çıkış tarihinin takvimde net bir şekilde en kısa sürede yerini alması. Aşının piyasaya çıkabilmesi için önemli ve atlanılmaması gereken zorunluluklar var. Bunlardan biri çıkacak olan aşının en az ülkedeki 30bin kişinin üzerinde denenmiş olması. Trump için durum o kadar acil ki 2-3bin kişide denenmesinin yeterli olduğunu söyleyip bu şekilde çalışılmasını öneriyor.

Son olarak, bir önceki yazımda da vurguladığım posta teşkilatındaki değişiklikler ve yarattığı kriz devam ediyor. Trump kampanyasına da yüklü miktarda bağış yağan ve Trump tarafından teşkilatın başına atanan kişi kongreye çıkıp hesap verdi. Kongre ve medyadan gelen baskılarla beraber posta reformunu seçimden sonraya bıraksa da henüz yaptığı değişiklikleri geri almadı. Posta hizmeti yavaş işlemeye devam ediyor ve bazı sökülen posta kutuları hala yerine konmamış durumda. Yerinden sökülen bu posta kutularının özellikle Demokratların çoğunlukta yaşadığı yerlerde olması Demokratları endişelendiriyor. Demokratlar oyların seçmenler tarafından erkenden kullanılması konusunda uyarıyor. Başta eski başkan Obama ve diğer önemli isimlerden Hilary Clinton ise seçimlere katılmanın ve oy vermenin tarihi bir sorumluluk olduğunu hatırlatıyor.