BAŞKANLIK SEÇİMLERİNE DOĞRU-V 

ABD Başkanlık Seçimlerine ramak kalmışken yaşanan son gelişmeler serimizin son yazısında!

Başkanlık Seçimlerine Doğru serisinin son yazısında seçimlere artık çok az bir süre kalmışken yaşanan gelişmelere bakacağız.

İlk önce son anket sonuçlarına bakalım. Realclearpolitics sitesinden aldığım verilere göre, genelde bakıldığında FOX News ve Suffolk’a göre Biden 8 puan önde. Rasmussen Report’a göre bu oran biraz daha düşük ancak genelde çok büyük bir sürpriz olmazsa Biden Trump’tan daha fazla oy alacak. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi Amerikan seçim sisteminden dolayı genelde alınan oylar Biden ve Demokratların zaferi için yeterli olmayacak. Bunun için kritik eyaletlere baktığımızda Winsconsin ve Pennsylvania’da Biden önde ve yine bir sürpriz yaşanmazsa kazanacak. Fakat kritik eyaletler içinde muhtemelen en çekişmeli olacak olan ve sonucu kestirmenin en zor olacağı eyalet Florida için hala neler olacağını bilebilmek zor. Bunun en büyük örneği olarak Trump’ın başdanışmanı Steve Bannon’ın açıklamaları gösterilebilir. Banon yaptığı açıklamada “Bizim için asıl savaş 3 Kasım’da başlayacak ve uğruna öleceğimiz yer Florida olacak,” dedi. Tüm kritik eyaletleri Biden kazansa bile eğer Florida’yı alamazsa bu sonuç onu Beyaz Saray’dan edebilir. Florida’nın ne kadar kritik olduğunu gösteren bir örnekte şu an mektupla gönderilen oylar diğer eyaletlerde sayılmak için seçim gününün sonrasını beklerken Florida’da sayılmaya başlanmış olmasıdır.

Trump ve Cumhuriyetçilerin neden Florida’ya bu kadar önem verdikleri açık. Trump ve Steve Bannon yaklaşık bir aydır ısrarla mektupla gönderilen oylarla hile yapılacağını iddia edip adeta istemedikleri bir sonuç olursa yasal zeminin oluşması için çaba gösteriyor. Cumhuriyetçiler Florida'da seçim sonuçlarına itiraz edip mahkemeye gidebilir. Yüksek mahkemeye hızlı bir kararla atanan Amy Coney Barrett ile mahkemede çoğunluğun Cumhuriyetçilere geçmiş olması da bununla açıklanabilir.

Birçok kişi 2016 seçimlerini örnek gösterip Biden’ın önde olmasına yine de güvenmiyor. Haklılık payları olsa da dört noktayı bence unutmamak gerek. Birincisi Biden halk arasında “Bizim Joe” olarak biliniyor ve halka Hilary Clinton’a göre daha yakın. Bu sebeple daha çok seviliyor ve popülerliği hep Clinton’a göre kampanya boyunca anketlerde de 10 puan önde oldu. İkincisi, 2016’da Trump sadece başarılı (!) bir iş insanı ve şovmen olarak biliniyordu. Siyasete atılmak istediği zaman söyledikleri daha meraklı bir şekilde dinlenildi ve buna paralel bir ilgi gördü. Özellikle işini kaybeden eğitimsiz beyazlar için sisteme kafa tutan bir adam olarak umut bağlandı. Bu seçimeyse Trump ülkeyi dört sene yönetmiş ve pandemide çuvallamış bir başkan olarak giriyor. Üçüncüsü, Demokratların içerisinden bakıldığında partinin sol kanadı Hilary Clinton’ı 2016 seçimlerinde açıkça desteklememişlerdi. Şimdi ise Elizabeth Warren Biden için miting bile yaparken solun en önemli figürü Bernie Sanders beklenenden daha da fazla bir destek verdi. Son olarak, anket şirketleri 2016 seçimlerinden derslerini aldıklarını ve daha iyi kriterlerle anket yaptıklarını belirtiyor. Artık haklı çıkıp çıkmadıklarını bekleyip göreceğiz.

Biden’dan herkes kampanya sürecinde gaf yapmasını beklerken yaptığı tek gafın sadece petrol şirketlerine destek vermeyi kesebileceğini söylemiş olması (bana göre gaf değil iklim kriziyle mücadele için bir zorunluluk) yine de birçok Demokratı mutlu etmiş olmalı.

Seçimden sonra da değerlendirme yazısı/yazıları paylaşacağım. Umarım bu yazı serisinden öğrendiğiniz bir şeyler olmuştur ve faydalı olabilmiştir.

NOT: Bu yazıdan bağımsız olarak daha önce boğa güreşleriyle ilgili yazdığım yazıda AB’nin boğa güreşleri için verilen fonları tekrar gözden geçirip oylayacağını yazmıştım. Geçen hafta Parlamento'da yapılan oylamanın ardından AB bu fonların kesilmesine karar verdi. Yani artık AB boğa güreşleri için yetiştiricilere para aktarmayacak. Umarım bir sonraki adım bu barbarlığın tamamen yasaklanması olur. Sizleri de bilgilendirmek istedim.