Bazen Ayrılmak Gerek

Her ilişki mükemmel değildir, olmak zorunda da değildir. Noktalamak gereken yerde de sürüklememek gerek.

Açıkçası insan ilişkilerinin zor olduğunu düşünüyorum. O kimyaların uyuşması, iletişimi devam ettirebilmek vs. esasen zor işler. Nitekim bazen, bazı romantik ilişkilerimizde durum böyle olabiliyor veya farklı yerlere kayabiliyor.  

Benim açımdan durum şöyle: Karşımızdaki insanın karakteri bizim için ne kadar önemli olsa da ilk başta dış görünüşten etkileniyoruz. İşte bence pürüzler asıl burada başlıyor. Kişinin dış görünüşünden yola çıkarak bir karakter analizi yapıyoruz. Daha sonra da ona bazı özellikleri atfediyoruz ve işte bizim aşık olacağımız, zamanımızı ona ayıracağımız, enerjimizi ona harcayacağımız kişi oluyor. Maalesef, terziye gidip elbise diktirmiyoruz.  

Daha iyi tanımaya başlayınca kişinin karakterinin, bizim kafamızdaki profille uyumlu olmadığını anlayabiliyoruz ya da anlayıp anlamamazlığa vuruyoruz. Bence ikinci durum en vahimi.  

"Aslında öyle bir insan değil.’’ deyip ilişkimizi devam ettirmemek gerekiyormuş ki, bunun maalesef, ben de zor farkına vardım. Tabii ki bazen insanlar farkında olmadan bazı hareketlerde bulunabilir ya da biz rahatsız olduğumuzu belli etmezsek bu davranış ilerleyebilir ama baktınız, uyarıya rağmen devam ediliyorsa orada bir sıkıntı olduğunun farkına varmalıyız. Zira toksik ilişkiler böyle başlıyor. O, öyle bir insan ama sen, onu bir kalıba soktun. Asıl kişiliğini görmedin, görmek istemedin. Uyumsuzluk söz konuysa iletişim devam etmemeli, bunu göz ardı ettin. 


Kişisel alan ihlali en çok yapılan yanlışlardan bir tanesi bence. Sevgililiğin bir bedeni ya da bir ruhu iki kişinin yaşadığı anlamına gelmediğini düşünüyorum. Dolayısıyla kişiler birbirini mutlu etmek için kendilerinden taviz vermemeliler.  

Yanlış olduğu bariz belli olan davranışlarını, insanların yüzüne söylediğinizde durum çoğu zaman ter teper. Kabul etmemezlik, ya da karşı tarafın fazla detaycı, alıngan olduğunu söylerler. Savunma cümlesi genellikle şudur: Ben böyleyim. Kendi hayatının sorumluluğunu alamayan, büyüyememiş bir yetişkin gibi davranan insanlarla bir birliktelik yürütmek önce sizin de karakterinizi değiştir, sonra da iyi özelliklerinizi yok edip kendine benzetir. Öyle ki asırlardır söylenen bir söz vardır: Körle yatan şaşı kalkar.  

Hayatınızdaki kimseyi değiştirmeye kalkışmayın. Her bireyin kendine özgü bir karakteri vardır ve kimse için değişmez, değişmemelidir de. İnsanlar ancak yanlışlarının farkına varır ve düzeltmek için çaba harcarlar ise değişebilirler.  

Kıskanılmanın hiçbir zaman bir sevgi belirtisi olduğunu düşünmedim. Aksine kıskançlık duygusu benim için kaybetme korkusundan kaynaklanan bir duygu. Kimseyi hayatınızda zorla tutamazsınız, elinizi apaçık tutacaksınız ki kalan sizinledir. Giyime, kendine vakit ayırmaya, hayatındaki insanlardan haberdar olmaya karışmak bir sevgi belirtisi değil, hastalıklı bir ruh halidir.  

Partnerinizin hayatınızın her alanında var olmasını istemiyor olabilirsiniz ya da partneriniz sizi hayatının her alanında istemiyor olabilir, bu sözüm herkese uymayabilir ama insanların her zaman bir özel alanları ve özel hayatları olması gerektiği kanısındayım. Bu birliktelik resmiyete dökülüp evli bir çift olunsa bile durum böyledir benim için. Çünkü herkes özgür bir birey ve hiçbir birliktelik bunu engelleyemez.  

Her çiftin yaşadığı ilişki kendilerine özgüdür ama kesinlikle partneriniz diye sınırınızı ihlal etmesine izin vermeyin. Unutmayın siz özgür bir bireysiniz ve kimse sizi himayesi altına alamaz.  

Bu yazdıklarım, önceden bilseydim hem bana hem de çevremdeki arkadaşlarıma yararlı olabilirdim, dediğim noktalardı. Hepinize mutlu birliktelikler dilerim.