Before Trilojisi

Peri masalından gerçekliğe uzanan bir aşk hikayesi.

Sinema dünyasının belki de en iyi serilerinden biri olan Before üçlemesi; Before Sunrise(1995), Before Sunset(2004) ve Before Midnight(2013) olarak adlandırılmıştır. Seri dram ve romantik türdedir. Başrollerini Ethan Hawke ve Julie Delpy üstlenmiştir. Aynı zamanda bu iki ismin filmin senaryosuna katkıları olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Film aslında oldukça üzücü gerçek bir hikayeye dayanıyor.

Filmin yönetmeni Richard Linklater 1989 yılında Philadelphia’ya kız kardeşini ve yeni doğmuş yeğenini görmeye gidiyor. Bir oyuncakçıda Amy Lehrhaupt isimli bir kadınla tanışıyor. Bütün geceyi beraber geçirip sokaklarda dolaşıyorlar. Aynı ilk filmdeki Jesse ve Celine gibi.

Richard ve Amy birbirlerine telefon numaralarını veriyorlar ve bir süre iletişimde kalıyorlar. Bir süre sonra Linklater, Amy'e ulaşamıyor. Daha sonra Richard Before Sunrise filmini yazmaya başlıyor. Aslında Richard'ın amacı Amy'nin filmin galasına gelmesi ve orada tekrar görüşmeleriydi. Ancak Amy galaya gelmiyor. 9 sene sonra serinin ikinci filmi olan Before Sunset yayınlanıyor ama Amy'den yine haber alınamıyor. Son film olan Before Midnight'ın çekimleri başlamadan önce Amy'nin arkadaşı Linklater'a ulaşıyor ve Amy'nin 1994 yılında bir motorsiklet kazasında öldüğünü söylüyor.

Seriyi özel kılan en önemli özelliklerden biri ise Viyana'daki trende başlayan macerayı, Paris'in muhteşem sokaklarını ve Yunanistanın güzelliklerini sanki oradaymışız gibi bizlere yaşatıyor olmasıydı. Bu film gerçekten de 9'ar yıl aralıklarla çekilmiş. Bu sayede günümüzdeki gibi yapay zeka veya makyaja gerek duymamışlar. Çünkü ekip zaten yaşlanmış.

Ethan Hawke ise bu üçlemeyi tek cümleyle özetlemiş:

“İlk film olabilecekler hakkındaydı, ikinci film olması gereken hakkında. Before Midnight ise aslında olan hakkında.”

Yazının geri kalanı spoiler içeriyor. Eğer filmleri izlemediyseniz okumanızı tavsiye etmem. Ancak filmleri izlemediyseniz ise hemen izlemenizi tavsiye ederim.

Before Sunrise (1995)

Serinin ilk filmi Before Sunrise Viyana'da çekilmiş. Bu filmi izlerken sanki orada siz de Viyana sokaklarında geziyormuş gibi hissediyorsunuz.

Amerikalı turist Jesse ve Fransız bir öğrenci olan Celine trende sohbet etmeye başlıyorlar. İkilinin aralarında inanılmaz bir kimya oluşuyor. İkisi de o gecenin hayatlarının en güzel gecesi olacağından habersiz. Zaman geçtikçe sohbetleri derinleşiyor. Sonrasını düşünmüyorlar. Sadece anda kalıp eğlenmeyi seçiyorlar.

24 saat boyunca Viyana sokaklarını turlayan iki genç 6 ay sonra aynı tren garında buluşmak için sözleşiyorlar. Ancak o anın büyüsünden çıkamamış olacaklar ki birbirlerinin telefon numarasını almıyorlar.

Before Sunset (2004)

Serinin ikinci filmi Paris'te geçiyor. İlk film kadar harika bir atmosfer söz konusu. Bu film ise ikilinin 9 sene sonraki hayatlarını konu alıyor. Bu defa ikili ilk filmdeki kadar genç ve tecrübesiz değiller. Bu filmde artık yetişkin ve bağımsız iki yetişkin insanı izliyoruz.

Peki sözleştikleri gibi 6 ay sonra bu ikili tren garına gitmiş miydi?

Celine babannesinin vefatından dolayı gelemediğini söylüyor. Jesse'nin de gitmediğini öğrenince aklına şu soruyu sormak geliyor. "Benim geçerli bir nedenim vardı. Peki sen neden gelmedin?"

Jesse cevaplamak yerine gülümsüyor ve aslında sözleştikleri gibi buluşmak için tren garına gittiğini bizler de öğrenmiş oluyoruz.

Filmde, Celine o büyülü geceyi kitap haline getirmiş. Jesse'nin ise mutsuz bir evlilik yaptığını ve bir oğlu olduğunu öğreniyoruz. Celine'in ise bir sevgilisi var. Jesse hiçbir zaman Celine'i unutamamış.

Paris'te bir kitapçıda imza gününde yolları tekrar kesişiyor ve bu sefer güneşin batışında yolları ayrılacak. Kafede oturuyorlar, sohbet ediyorlar ve Paris'in sokaklarında geziyorlar. Filmi izlerken Jesse ve Celine'in birbirlerini bırakmak istemedikleri her şekilde hissediliyor.

İkinci filmin sonunda Celine, Jesse'e "Uçağı kaçıracaksın." der. Jesse "Biliyorum" diye cevap verir ve film ucu açık bir şekilde biter.

Before Midnight (2013)

Serinin son filmi olan Before Midnight benim için serideki en vurucu ve en gerçek film. İlk iki seride bizleri bir rüyanın içine alan film, son filmde bizleri bu rüyadan uyandırıyor.

Serinin ikinci filmi ucu açık bir şekilde bitmişti.

Bu filmde anlıyoruz ki ikili mantığı bir kenara bırakıp aşkı seçerek beraber olmaya karar vermişlerdi. Yunanistan'da geçen bu filmde ise aradan 9 yıl geçmiş, karakterlerimiz bu 9 yılı birlikte geçirmiş, biraz yaşlanmışlar ve çoluğa çocuğa karışmışlardı.

Böyle anlatınca sanki her şey mükemmel gibi görünüyor olabilir. Ancak değil. Tabii ki de anlaşmazlıklar oluyor. Arada bir boşanma konusu açılıyor, çift kavga ediyor ve doğal olarak bazı anlaşmazlıklar yaşıyorlar ama zaten seriyi bu kadar güzel yapan şeylerden biri de bu kadar doğal ve gerçek olması değil mi?

Gerçek aşk aslında masallardaki gibi mükemmel değildir. Zordur, sancılıdır, inişli çıkışlıdır. Ancak böyle zor durumlarda önemli olan karşınızdaki kişiye duyduğunuz aşkı ve sevgiyi unutmamak, gönül almayı bilmek ve en önemlisi tabii ki de konuşmak. İki insanın birbirine ve ilişkisine umudu olduğu sürece konuşmadan çözemeyeceği hiçbir şey yoktur.

Aşka olan inancınızı asla kaybetmeyin. Hoşçakalın.