Beni Beni, Bihter'ini... Peki ya Nihal?
Aşk-ı Memnu romanına bir de böyle bakın.
Aşk-ı Memnu gerçekten Bihter ve Behlül aşkından mı ibaret? Eser ne kadar sadece bu "aşk"a odaklıymış gibi yansıtılsa da aslında her köşesi ayrı bir detay olan kitapta -zira dizisi de öyleydi- tek bir olay örgüsüne odaklanmak imkansız diyebilirim.
Küçük bir hatırlatma yapmak adına kitabı özet geçeceğim: Firdevs Hanımın kocası Melih Bey aldatıldığını öğrenir ve kalp krizi geçirerek vefat eder. Bihter, babasına çok bağlıdır ve babasının ölümünden hep annesini sorumlu tutar; annesine karşı müthiş bir nefret beslemektedir. Kimilerine göre annesine inat, kimilerine göre Adnan Bey iyi bir baba olduğu için, kendisinin iki katı yaşındaki Adnan Beyle evlenmeye razı olur. Adnan Bey ise eşini kaybetmiş, çocuklarını önemseyen, yalıda ailesiyle birlikte yuvarlanıp giden bir asilzadedir. Bir de Adnan Beyin çocukları Nihal, Bülent; Adnan beyin "evlatlığı" diyebileceğimiz Behlül ve çocukların öğretmeni Matmazel var. Bihter gelene kadar hepsinin hayatı çok sakin diyebiliriz: Behlül eğlence düşkünlüğüyle biliniyor, çocuklar anne eksikliğini Matmazel'le gidermeye çalışıyor, Adnan Bey de çocuklarıyla vakit geçiriyor. Ancak Bihter gelip mutsuz olmaya başlayınca herkesin huzuru kaçıyor...
Benim burada odaklanmak istediğim kişi ise Nihal. Çünkü Bihter -isteyerek ya da istemeyerek- herkesten çok onu vurdu.
Nihal, babasının evlilik haberini duyduğunda onu endişelendiren ilk şey, eskisi gibi sevilmemek olmuştu. Ya biricik babası onu eskisi gibi sevmezse?.. Üstelik acı kaybının ardından yeni bir anne figürüne de hazır değil. Tutunduğu üç şey var: Babası, Matmazel ve ona annelik yapmayı vazife bildiği Bülent. Gelin görün ki Bihter, Ziyagil yalısına girince her şey değişiyor. Evin düzeninden, Nihal'in çarşafa -genç kız olduğunun göstergesi- girmesinden, Matmazel'in yalıyı terk etmesine kadar... Ek olarak şunu söylemeliyim ki Nihal kızımız oldukça hassas. Duygusal, alıngan ve çelimsiz... Yine de dizide aktarıldığı gibi mızmız küçük bir kız değil, benim gördüğüm kadarıyla olgun ve babasına karşı affedici bir kız.
Bihter, başta herkesle ve her şeyle çok ilgili, yenilikçi, genç bir yalı hanımı olarak karşımıza çıkıyor. Fakat zamanla aradığı mutluluğu burada bulamayacağını fark ediyor. Bu farkındalıktan önce, Nihal ve Bihter iyi anlaşıyorlar diyebiliriz. Zamanla Bihter, Nihal'in tüm değerli varlıklarını elinden alır. Önce babası yavaş yavaş Bihter'den uzaklaşır, sonra Bülent yatılı okula gönderilir, Matmazel ise yalıdan ayrılmak zorunda kalır. Nihal kendine tutunacak bir dal bulur ve Behlül'le -Firdevs Hanımın oyunları sağ olsun- yakınlaşır, evlilik planları yaparlar. Tabii ki Bihter, aşığı Behlül'ü kaybetmek, hele hele küçük Nihal'e kaptırmak istemiyordur. Nihal'e hayatı burnundan getirdi diyebiliriz. Ancak Nihal, sahte annesinden uzak durmaya çalışıp bir yandan Behlül'le aşk yaşarken kendine gelmeye başlar.
Bildiğimiz üzere Nihal-Behlül aşkı da her şeyin ortaya çıkıp Bihter'in kendini vurmasıyla yarım kalır. Neyse ki Adnan Beyin başı aklına gelir ve genç eşi hayatından çıktıktan sonra tamamen kızına odaklanır. Kitap sonunda Adnan Bey ve Nihal mutludur, eskisinden daha güçlü bir baba-kız bağları vardır; Nihal yalnız kaldığı dönemdeki intihar düşüncelerine rağmen babasının iyi bir adam her zaman olduğunu kendine hatırlatmıştır. Büyük ihtimalle bu hatırlatma onu Behlül'e aşık olana kadar ayakta tutmuştur.
Bihter sadece mutsuz bir hayat yaşayıp aşkı için intihar etmedi, mutlu bir aileyi darmaduman etti. Genç bir kızı inithara sürükledi, Ziyagil aiesini paramparça etti. Romanın sonunda ise bir arada kalan sadece Nihal ve Adnan Bey oldu. Nihal için mutlu bir son olmasına sevindim... O, farklı yapımlarda ekrana daha da mızmız olarak yansıtılan bir kızdan çok daha fazlası.