Beyaz Geceler Şehri: St. Petersburg

St. Petersburg'un tarihini biliyor muydunuz?

Bu sene aldığım bir ders sayesinde Rus kültürü hakkında hiç duymadığım bazı şeyler öğrendim. Beni en çok şaşırtan ve muhtemelen en hızlı aklımda kalan bilgi St. Petersburg şehrinin kuruluşu oldu. Hikayesini duyduğumda beni çok etkiledi ve kesinlikle görmek istediğim bir yer haline geldi. Tabii siz Dostoyevski’nin ‘Beyaz Geceler’ romanını okuduysanız zaten buraya hayran olabilirsiniz.


Bu kentin inşaasına başlanmadan önce zemini aslında yaşam alanı olmaya hiç elverişli değilmiş. Ancak o zaman yönetici olan I. Petro karşı çıkmalarına rağmen 1703’de inşaata başlama başlama emri vermiş. Çok kısa sürede Petro ve Pavlovsk Kaleleri’ni inşa etmişler ve ondan sonra burası büyük bir inşaat alanına dönüşmüş. Diğer taraftan askerler açısından bu hız çoğunun hayatını kaybetmesine sebep olmuş çünkü zorlu yaşam koşullarında ağır işler yapmak zorundalarmış. Örneğin, özellikle başlarda ilkel aletlerle, taşları ve kalasları sırtlarında taşımak ve çekmek zorundalarmış. Bu nedenle kentin inşaası bittikten sonra buraya "Kemikler Üzerindeki Şehir" demişler.


Zeminin elverişli olmadığından bahsetmiştim. I. Petro buna da çözüm bulup Baltık kıyılarından geçen her aracın vergi yerine taş götürmesini istemiş. Hatta bunun da yeterli olmayacağını bildiğinden kısa sürede diğer ihtiyaçlar için (tuğla, cam, katran ve mika) fabrikalar açtırmış. Bu sırada farklı Avrupa ülkelerinden mimarlar, mühendisler, sanatçılar ve bahçe düzenleyicileri gibi çeşitli mesleklerden insanlar şehrin tasarımında rol oynamış. Ünlü tarihçi ve yazar Figes, çalışmasında "yine de, ödünç aldığı her şeye rağmen şehrin kendine özgü bir karakteri vardı’’ ifadelerini kullanmış. 


Şehrin inşaasının sebeplerinden biri ise Moskova adetlerinden sıyrılmak ve Avrupalı bir Rus olmayı amaçlamakmış. Ancak Çar Petro’nun Avrupalı yaşam tarzı saplantısı öyle bir noktaya ulaşmış ki soylulara nerede, nasıl yaşayacaklarını, nasıl giyinip kuşanacaklarını hatta nasıl sohbet edeceklerini öğretmiş. Memurlar ve tüccarlar önemli sarayların bulunduğu çevreden uzaklaştırılmış, işçiler kentin en dış mahallerine yerleştirilmiş. En şaşırdığım bilgi ise şu olmuştu; işçi mahallelerinde yaşayanların merkeze gelmelerini engellemek için Neva Nehri üzerine kaldırılabilen köprüler inşa etmişler.


Bu şehir yapılarıyla ve tarihiyle çok özel bir sanat eserini andırıyor. Birçok yazarın ilhamı olmuş ve çok başarılı eserler çıkmasına sebep olmuş. Rusya’nın ilerlemesi için atılan en pahalı adım olarak nitelendirilmiş. Rusya’nın yeni başkenti haline gelmiş ve Avrupalılaşma imajı ile gelişmiş. Peki siz de ‘’Beyaz Geceler Şehri: St. Petersburg’’ un tarihinden etkilendiniz mi?