Beyaz Gürültü
"İnsanın en büyük işleri, kendisiyle olan işleridir." -Montaigne
Beyin ve kalp, yılların öğrettiği bir alışkanlıkla bu tavrı sürdürüyor belki ama içimdeki o eski dirayet, o sonsuz sabır yok artık. Yapabilecek olsam dahi, yapmayı istemiyorum. Yaparken bile, içimde büyüyen bir kederle yapıyorum. Bu keder, bir gölge gibi sürekli yanımda; büyüyor, genişliyor ve içimde açılan kara bir deliğe dönüşüyor. Sonu olmayan, asla doymayan bu karanlıkla baş başa kalıyorum.
İçimde büyüyen öfke beni tüketiyor, ama ondan kaçış yok. Kendimden kaçamıyorum. Tenimin altına gizlenmiş bir şey var, sanki derimi parçalayarak dışarı çıkmak istiyor. Bazı anlar damarlarımda dolaştığını hissediyorum; kanım değil de zehir akıyor sanki. İçimdeki acı, çıkış yolu ararken çırpınıyor; aynada gördüğüm kişiyle her geçen gün daha da çelişiyorum.
Gerçekliğimin hangi noktada başladığını ve nerede bittiğini bile bilmiyorum artık. Benliğimin içinde dolaşan sayısız versiyondan hangisinin gerçek olduğunu seçmeye çalışıyorum, ama her biri ayrı bir yük.
Sadece beş dakika…
Dünyanın ağırlığını bir anlığına omuzlarımdan bırakıp, nefes almak istiyorum. Bir an, tüm bu yüklerden sıyrılmak… Tüm benliklerimden, karanlık gölgelerimden, içimde yankılanan çelişkilerden arınarak, varoluşumun bu keskin uçlarından çekilip alınmak… Kabul gördüğüm bir yerde, kendimi bütün parçalarımla bırakabileceğim bir sığınak arıyorum. Tüm versiyonlarımın birbirine karıştığı, benliğimin kargaşasından uzaklaşıp sadece beş dakika dinlenmek istiyorum. Sessizliğin bağrında, düşüncelerimin çığlık atmadan sustuğu o nadir anlara ulaşmak... Kırılmadan, dağılmadan bir nefes almak.
Bir gün, sadece sözlerin yetmediği, eylemlerin daha derin anlamlar taşıdığı bir dünya görmek istiyorum. Bir insanın yalnızca güçlü anlarını değil, en çaresiz, en kırılgan anlarını da görebilecek bir gözle bakmak; o zayıflığın içinde kabul edilmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek... İçten bir elin, kalabalıklar arasında kaybolmuş bir ruhu nasıl bulduğunu görmek… Yardım edilmenin, yalnızca yardım edilmeye ihtiyacım olduğu an değil, içimdeki karanlıkla boğuştuğum her an bir çıkış yolu olabileceğini hissetmek istiyorum.
Sadece beş dakika dinlenmek istiyorum.