Bilişsel Gelişimin Diğer Gelişim Alanlarına Etkisi

Zihnimizdeki şemalara ve anlamların diğer gelişim alanlarına etkisi ne olabilir gelin beraber bakalım.

Gelişim, zaman içerisinde hem biyolojik olgunlaşmanın hem de çevre ile etkileşimin sonucu olarak sürekli gelişim ve farklılaşma olarak tanımlanmıştır. Gelişim önceleri belirli yaş aralıklarına göre belirli yaş dönemlerine ayrılmışsa da örneğin bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve nihayetinde ölüm gibi bu anlayıştan günümüzde vazgeçilmiş ve gelişime olan bakış açısı gelişimin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğu şeklinde yeniden yapılanmış ve tıpkı kendisi gibi değişmiş ve gelişmiştir. Gelişimin evrensel kabul edilen ilkeleri ise şu şekildedir:

·        Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür

·        Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.

·        Gelişim nöbetleşe devam eder.

·        Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.

·        Gelişim, genelden özele doğrudur.

·        Gelişimde kritik dönemler vardır.

·        Gelişim bir bütündür.

·        Gelişimde bireysel farklılıklar vardır.

·        Gelişimin hızı, dönemlere göre değişir.

Gelişim, bilişsel, bedensel (motor), dilsel ve sosyal-duygusal olmak üzere dört ayrı gelişim grubuna ayrılır. Gelişimin bir bütün olma ilkesinde de yola çıkarak söz konusu gelişim alanlarının hepsinin birbiriyle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Bedensel (motor) gelişim, yaşam boyu devam eden motor becerilerde ortaya çıkan davranışların kontrol altına alınması sürecidir. Söz konusu olan davranışlar; duyu organları, zihin ve kasların birlikte çalışması ile ortaya çıkar. Bedensel (motor) gelişim baştan ayağa, içten dışa ve büyük kaslardan küçük kaslara doğrudur. Dil gelişimi; seslerin, kelimelerin, sayıların, sembollerin kazanılması, saklanması ve dilin kurallarına uygun olarak kullanılmasını içeren bir süreçtir. Dil gelişimi, doğumdan itibaren başlar ve yaşam boyu devam eder.  3-6 yaş arası çocuklar bedenen, zekâ ve kişilik bakımından hızla büyümektedirler. Aynı zamanda geçmiş dönemlerde kazandıkları güven ve bağımsızlık duygularına paralel olarak çevrelerini genişletmekte, keşifler yapmaktadır bu bağlamda da sosyal-duygusal olarak geliştiklerini ifade edebiliriz.

Bu tartışma konusunun altında derinleştirilmesi gereken bilişsel gelişimi ise şu şekilde tanımlayabiliriz: ‘Bilişsel gelişim; bebeklikten yetişkinliğe kadar bireyin çevreyi, dünyayı anlama, düşünme yollarının daha kompleks ve etkili hale gelme sürecidir. ‘’( Sönmez, 2000; 90).  Çocuk bilişsel gelişim sürecini sürdürürken bulunduğu sosyal ortamı anlama ve düşünme yeteneğini daha da geliştirme sürecindedir. Piaget, Bruner, Vygotsky ve Gagne çocuğun çevresindeki dünyayı değişik yaşlarda nasıl ve niçin böyle gördüğünü ve algıladığını belirlemeye çalışmışlardır (Senemoğlu, 2007). Bilişsel gelişim kuramında ise 4 temel ilke vardır:

·        Dönemler değişmez. Bir şekilde belli bir sıra ile ortaya çıkarlar. Evrelerin sırasını değiştirmek mümkün değildir.

·        Dönemler arasında hiyerarşik bir sıralama vardır. Her bir dönem kendisinden önceki evrelerin kazanımlarını da içermektedir.

·        Bireysel farklılıklar söz konusudur. Her birey kendisine göre bir gelişim gösterir.

·        Her dönem için tipik olan gelişim özellikleri vardır (Bacanlı, 2002)

Piaget bilişsel gelişimi birbirini izleyen dört dönem üzerinden ifade etmiştir. Dönemler ilerledikçe çocuklarda kavramları anlama ve problemleri çözme açısından niteliksel bir gelişme gözlemlenmektedir. Piaget’ye göre gelişim çevre ve kalıtımın etkileşiminden doğan bir üründür bilişsel gelişimi ise biyolojik ilkelerle açıklamaya çalışmıştır. Olgunlaşma, yaşantı, uyum, örgütleme, dengeleme Piaget’e göre bilişsel gelişimi etkileyen ilkeler arasında yer alır ve gelişim; olgunlaşma, deneyim, toplumsal aktarım ve dengelenme aracılığı ile gerçekleşir.

Piaget bilişsel gelişimi 4 evreye ayırmıştır; Duyusal-motor dönem, İşlem öncesi dönem, Somut işlemler dönemi ve Soyut işlemler dönemidir. Duyusal motor dönem 0-2 yaş aralığında, işlem öncesi dönem 2-7 yaş aralığında, somut işlemler dönemi 7-11 yaş aralığında, soyut işlemler dönemi ise 12 yaş ve üzerinde gerçekleşir.

Vygotsky ise çocuğun bilişsel gelişiminde sosyal çevrenin önemini vurgular; bu anlamda yetişkinin rolü de çok önemlidir çünkü yakınsak gelişim alanı ismini verdiği kavram çocuğun yetişkin rehberliğiyle çözdüğü problemin niteliği ile ilgilidir. Bu bağlamda da çocuğun gerçek gelişim düzeyi ve gizil gelişim düzeyi arasındaki ilişki ortaya çıkar.  Vygotsky’ye göre çocuğun bilişsel gelişimine etkisi olan faktörler şu şekildedir; Bilişsel gelişimde kültürün ve sosyal çevrenin önemi, çocuk-yetişkin ilişkiler, çocukların birbirleriyle işbirliği, dil öğrenme, öğretmenlerin çocuk gelişimine etkisi, nesne, materyal ve olaylara somut yaşantılar.

Jerome Bruner ise Piaget’nin bilişsel gelişim anlayışını evrensel olarak incelemeye çalışmıştır. Bruner’ e göre gelişim yaşam boyu devam eder ve üç evreden oluşur; Eylemsel, imgesel ve imgesel. Bruner’e göre dil bilişsel gelişimin anahtarıdır. Dile çok önem vermiştir (Senemoğlu, 2007).  Ona göre bir toplumun içine doğmak onu anlamak ve çözümlemek için yeterli değildir söz gelimi aile, öğretmen ve toplumun diğer üyeleri çocuğa bilgiyi öğretmelidir.

 Bilişsel gelişim kuramcıların sonuncusu olarak Robert Gagne ise ilgiyi işleme kuramcılarının öncülerinden biri olmuş, davranışçı yaklaşımın ilkeleri ile bilgi işlem süreci yaklaşımının ilkelerini birleştirmiştir. Öğrenme, hem süreç hem de üründür. Gagne’ye göre bilişsel gelişim süreci;

 • Organizma yaratılıştan öğrenmeye hazırdır, öğrenme doğumla bireye verilen doğal bir yetenektir birey bilgiyi işleyerek öğrenir.

 • Zihinde öğrenme sürecinin oluşumundan sorumlu özel alanlar bulunur ve bu alanlar da bilgi işlenerek zihne kaydedilir.

 • Organizma deneyimler geçirerek ve problem çözerek aktif bir şekilde öğrenir, zihnin doğal öğrenme işlemleri harekete geçirilerek bilişsel gelişim sağlanır (Karataş, 2008).

Tüm bu birbiri arkasına gelişen ve gelişmeye, değişmeye devam eden kuramlar bizlere bilişsel gelişimin diğer alanlara etkisini göstermektedir. Söz gelimi bir bebek dünyaya geldiğinde onun için ve ailesi için her şey normal ilerlerken kritik dönemde öğrenilmesi gereken bir şeyin atlandığını düşünelim bu öğrenmeler de diğer çocuklarla oynama, diğer insanlarla sosyal iletişim kurabilme, göz teması kurarak isteklerini belirtebilme gibi kazanımlar olsun. Eğer kritik dönemde -kritik dönem belli bir gelişim dönemindeki öğrenme yaşantısını ifade eder, eğer o yaşantı tam olarak öğrenilemezse geriye kalan hayatında ya o yaşantıyı tam olarak öğrenemez ya da hiç öğrenemez- aile çocukla yeterince iletişim kurmadıysa onun içine kapanıklığını yadırgamadıysa burada ileride karşımıza çıkacak bir öğrenme güçlüğü probleminin ilk aşamasını gözlemlemiş olur. Bu örnekten şunu anlayabiliriz; sosyal- duygusal, ince motor becerileri çocukta gözlemlenmesi gereken dönemde gözlenmiyorsa çocuğun bilişsel gelişiminin seyrinde bir olumsuzluk doğrudan anlaşılır.

Bilişsel gelişim, kuramcıların da söz ettiği üzere hem çevresel hem kalıtsal bulgular üzerinden ilerler ve diğer gelişim alanlarını da etkiler. Söz gelimi her insan dil edinim aygıtı ile dünyaya gelir ve dil ile yaşadığı dünyaya katılmaya, anlamlandırmaya çalışır; İnsanların kalıtsal olarak bilişsel varlıklarında dil edinim aygıtlarını taşıyor olmaları, onları konuşabiliyor olmak yönüyle diğer canlılardan ayıran en temel özelliğini oluşturur. Sosyal- duygusal gelişimi ise insanın kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkisini işlemleyerek etkiler, örneğin kişinin çevresine uyum sağlayabilmesi ya da anlaşılabilmesi için harekete geçmeden önce zihinsel olarak kendisini konumlandırması gerekir. Son olarak bilişsel gelişim motor gelişimini de diğer gelişim alanlarını etkilediği gibi etkiler; yeni bir bilginin şemasının yeniden dengelenmesi ve uyum sürecine girmesi ince ve kaba motor becerilerinin yeniden yönlendirilmesini sağlar. Söz gelimi ilk okula yeni başlayan bir çocuk yazma çalışmalarını her defasında yeniden örgütleyerek gerçekleştirir, yırtma, sıkma hatta koparma becerilerini yerine getiren ince kaslar artık kalemi, makası doğru tutma becerilerinin şemasını yeniden düzenlemek zorundadır aksi halde öğrenme sağlanmaz ya da milli bir atlet olmak isteyen bir genç koşu şemasının nasıl gerçekleşeceğini ilerlemesine göre her defasında yeniden düzenlemek durumundadır aksi halde gelişim gösteremez.

Özetle, gelişim hem biyolojik hem de çevre ile etkileşimin ürünü olan bir kavramdır ve erken çocukluk döneminde gelişim dört alt başlığa alınarak incelenir bunlar; Dilsel gelişim alanı, motor (bedensel) gelişim alanı, sosyal- duygusal gelişim alanı ve bilişsel gelişim alanlarıdır. Gelişimin bir bütün olma ilkesinden dolayı gelişim alanları birbirlerini etkiler. Bu duruma bilişsel gelişimin diğer gelişim alanlarına etkisi açısından bakmak istediğimizde sosyal- duygusal, motor ve dil gelişim alanlarındaki yeni öğrenme yaşantıları mevcut şemada bir dengesizliğe yola açar ve bu dengesizliğin giderilmesi için bir uyum sürecine geçilir. Uyum sürecinde mevcut şema yeniden dengelenir ve yeni öğrenme yaşantısı söz konusu gelişim alanına etki eder ve onu bir sonraki aşamasına taşır. Sonuç olarak, bilişsel olarak gerçekleştirilen bu işlem diğer tüm gelişim alanlarını koordine eder ve bireyin yaşam boyu gelişimini sürdürülebilir hale getirir ve bu şekilde etkiler.