Billy Elliot

İşçi sınıfı ve toplumsal cinsiyet kavramı üzerinden bir film değerlendirmesi.

Stephen Daldry'e ait olan bu film 2000 yılında yapılmıştır. A.J Cronin'in The Stars Look Down adlı romanından esinlenilmiştir. Karakterler: Billy, babası, ağabeyi ve dans öğretmenidir. Billy karakterini Jamie Bell, babasını Gary Lewis, ağabeyini Jamie Draven, dans öğretmenini ise Julie Walters canlandırmıştır.

İşçi sınıfından bir çocuğun balet olma hikayesi anlatılmaktadır. Hikaye 1980'lerin Kuzey İngiltere'sinde geçmektedir. 11 yaşındaki Billy babası, ağabeyi ve babaannesi ile birlikte yaşamaktadır. En yakın arkadaşı ise gizli bir eşcinseldir. Billy'nin babası onu zorla boksa yönlendirir. Billy ailesinden habersiz baleye gitmeye başlar. Billy'nin aşması gereken iki sorun vardır; Biri sınıfsaldır. Çünkü bale işçi sınıfına ait bir sanat değildir. Bale, opera gibi sanatlar daha çok üst sınıflara ait gibi görünmektedir. Her toplum kendi toplumsal kodlarını üretir. Bu müzik için de geçerlidir. Bu sınıfsal kodlar kırılması kolay şeyler de değildir. Diğer sorun ise kültüreldir. Billy'nin gözünden balenin daha kadınsal bir şey olarak görünmesidir. İngiltere'deki işçi sınıfı Türkiye'deki gecekonduya tekabül etmektedir. Yalnızca yaşayacak kadar alanın vardır. Boks işçi sınıfına ait bir unsur olarak durmaktadır. Dansın karşı çıkan muhalif bir yönü de bulunmaktadır. Billy'nin bir sahnede bale ayakkabılarını boynuna asması da neyi yapmak istediğini bulduğunu göstermektedir.

Baba ve ağabey, Billy'nin boks yerine baleye gittiğini öğrendiğinde kavga ederler. Billy'nin dans öğretmeni aileyi ikna etmeye çalışır. Babasının spor salonuna gelip Billy'i tutkulu bir şekilde dans ederken görmesi filmin kırılma noktasıdır. O sahneden sonra babası oğlunu gerçekten desteklemeye başlar. Billy'nin istediği manevi bir destek iken aslında maddi desteğe de çok ihtiyacı vardır. Çünkü Billy prestijli bale okuluna girmeye hak kazanır. Babası toplumun gözünde küçük düşmeyi bile göze almıştır.

Billy'nin babası kendi çıkarlarının peşinde değildir. Sadece kendi hayatını devam ettirebilecek rakamların peşindedir. Sistem ona o rakamı vermeyince greve girmek zorunda kalmaktadır. Bir yandan da baba olarak çocuğuna maddi bir sorumluluğu vardır. Diğer yandan rakamı almamanın getirdiği işçi sınıfının rahatsızlığı vardır. İşçi sınıfı duyguların en zor söylenebileceği bir yerdir. Her gün işinin peşinden koşmak zorundadır. Hayata karşı sert gözükmek zorundadır. Örnek olarak ağabeyin kardeşini özleyeceğini onu uğurlarken söylemesi verilebilir. Bunu otobüse saklar. Çünkü yüzüne söyleyemez.

Filmdeki karakterimiz Billy şanslı bir çocuktu çünkü ailesi hayalini gerçekleştirebilmesi için arkasında durdu ama ne yazık ki her çocuk bu kadar şanslı olamıyor. Keşke her yetenekli çocuğun arkasında duran böyle bir ailesi olsa o zaman belki de daha mutlu bir toplum olabiliriz.