Bir Amaç, Bir Hobi, Bir Pişmanlık, Bir Hayal
"Dahalar" üzerine
İnsan, hep hayatı boyunca bir şeylerin peşinde koşar. Küçükken oyun oynamanın, hayatı tanımanın, büyümenin peşinde koşarak başlar bu serüvene. Zamanla büyür, okula başlar ve bu sefer başarının peşinden koşar. Büyüdükçe yeni hedefler eklenir, yalnızca başarı yeterli olmaz, güzel olmak, zengin olmak, beğenilmek, mutlu olmak, değer görmek için sürekli çabalar. Birini elde ettiği zaman diğer elde edemediklerine odaklanmaya başlar. Çünkü peşinde koşulacak hala çok fazla sebep vardır. Sebepler azaldıkça, belirli şartlar sağlandıkça bu sefer “daha iyisi”, “daha fazlası”, “daha güzeli” istenmeye başlar. Geçmişte hayal bile edilemeyecek, azı ile yetinilecek olan bu şartlar zamanla gelişerek boyut atlar.
Bir evreden sonra her şeye sahip olunmasına rağmen her şey “yeterince iyi değilmiş” gibi hissettirmeye başlar. Peki neden hep daha iyisini istenir?
İnsanın yapısında olan bir savaşma güdüsü vardır, bunu inkar edemeyiz. Ama insan neden iyi durumlarla da savaşarak kendini geliştirmeye çalışır? Açgözlülük belki çoğunluk için temel sebep olarak ön safhada yerini alır, peki ya diğer sebepler? İlkokulda yoksulluk içinde yaşayan bir çocuğun büyüdüğünde her şeye sahip olmak istemesini ele alalım. O çocuk için hiçbir şey yeterli değildir, temel ihtiyaçlar bile lüks olarak gözükürken büyüdüğünde, kendi çabası ile bir yerlere geldiğinde hep daha iyisini ister. Eski şartlara dönmek istemez, çünkü bilir ki çaba oldukça bütün şartlar iyileşecektir. Örneğin, bu çocuk için gerçekten açgözlülük mü etkendir yoksa olumsuz koşullara geri dönmeme çabası mı?
Tam tersi, maddi durumu oldukça iyi olan ve ihtiyaçları karşılanan bir çocuğa annesi istediği kalemin farklı rengini almıyor diye çocuk sürekli ağlayarak annesini manipüle ediyorsa, bu çocuk için “gelişmeden” bahsedebilir miyiz? Koşullar, olaylara olan bakış açılarımızı etkiler, her zaman incelenmesi gereken uç örnekler ve anti-tezler vardır.
Ya kişiler hiçbir şey için uğraşmazsa, kendisini hiçbir zaman geliştiremeyecek haldeyse? Bir birey sağlıklıysa, istediği meslekte, katlanılabilir düzeyde bir iş yerinde, yalnız kalmadan, sosyalleşerek, istediği semtte yaşayarak, istediği şeyleri elde edebilecek düzeyde ve istediği gibi hayatını yaşayabilecek bir durumdaysa, o birey hiçbir zaman daha iyi bir çevre ya da daha iyi bir ev için çabalamamalı mıdır?
Belirli kesimlerin savunduğu görüşlere göre her bireyin “bir amacı, bir hobisi, bir pişmanlığı, bir de hayali” olmalıdır.
İnsanı dinç tutan şey pişmanlıklarıdır, geçmişte yaptığı hatalar sonucunda öğrendiği dersler onu daha dikkatli daha korumacı tutar. Yapılacak yeni hataların önlenmesi için mutlaka bir pişmanlığa ihtiyaç vardır.
Bir amaç gerekir, çünkü amaç olmadan yaşanmaz. Her gün insan nasıl acıkıyorsa, nasıl yoruluyorsa ve dinlenmek için uğraşıyorsa, benzer şekilde bir yerlere gelmek için de “amaç” gerekir.
Bu hayal kırıklıkları ile mücadele etmek için ve de amaç uğruna çalışırken yılmamak için bir de kafa dağıtma hobisi gerekir. Belirli zamanlarda kaçış niteliğinde, kişiyi mutlu edecek bir hobi mutlaka olmalıdır.
Son olarak da bir hayal olmalıdır hep. Ulaşılabilir şeyler için amaçlar ile ilerlenebilir, ama hayaller için çok çaba harcamak gerekir. İstikrar, umut, çaba, sabır, inanç, dayanıklılık… bunların tamamı hayal için gereklidir. Hayaller vadelere bağlı değildir, hem çok uzakta gözükür hem de insan isterse ulaşabileceğini bilir. Konu içersindeki hayaller masal kahramanı olmak, ya da Dünya’daki olasılıkların dışındaki sürreal olaylar için geçerli değildir elbette, kişinin kendi hayatı içerisinide ulaşabileceği türden ve onun hayatını etkileyen hayallerdir.
Eğer insan bütün bunlara sahipse, zaten her şey olması gerektiği gibidir. Ne açgözlülük devreye girer ne de tükenmişlik. Her şey olması gerektiği gibi ilerler, düzen olması gerektiği gibi akar. Yani bütün hayat şartları, bütün “dahalar” insanın kendisini nasıl yönettiğine bağlıdır. Kişi hiçbir şeyi hayal etmiyor, hiçbir hobiye sahip olmadan günlerini verimsiz ve amaçsız bir şekilde geçiriyorsa o zaman “dahalar” ona kolaylıkla gelmeyecektir. Kişi kendini amaç, hobi, pişmanlık, hayal dengesi ile yönlendiriyorsa işte o zaman hayatındaki her şey gelişecek, değişecek ve iyileşecektir.